SON DAKİKA
Diyarbakır Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi’nde…
Fırat başkan ilk sözünü tuttu:…
İş İnsanı Saffet Çerçi’den Mübarek…
Diyarbakır bir değerini kaybetti! İhsan…
KAYNAYAN VOLKAN MİSALİ DİYARBAKIR
Arap baharının patlak vermesiyle Ortadoğu tam bir kan çanağına dönüştü. Yıllarca süren belirsizlik demokrasi yerine iç savaşı getirmiş ve başta kadın ve çocuk olmak üzere yüz binlerce masum insanın ölümüne sebep olmuştur. Bu iç savaşların oluşturduğu göç dalgasından başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelerin bir çoğu bundan nasibini almış ve ekonomik olarak ağır bedeller ödemiş ve ödemeye devam edeceğe benziyor. Dünya kamuoyunun bu zulüm ve göçe sesiz kalması tarihin her deminde hatırlanacaktır. Göç alan ülkemiz komşu ülke insanına her zor zamanda kapısını açmış Devleti ve Milleti'yle adeta ensar görevini onurluca yerine getirmiştir. Yememiş muhacire yedirmiş giymemiş giydirmiş inanç ve tarihi bağların vermiş olduğu bütün sorumluluğu yerine getirmiştir. Bu ülke Afganlara, Kürt Peşmergelere kucak açmış ve burada kaldıkları süre zarfında hiç bir ahlaksızlık hırsızlık ve dilencilik vakası hiç gerçekleşmemişti. Yapılan yardımları bile utanarak alan onurunu kişiliğini ve en önemlisi ahlakını muhafaza eden Afgan ve Kürt Peşmergeler halen hafızamızda çok hoş izler bırakmışlardır. Suriye'den göç etmiş muhacir kardeşlerimiz kahır ekseriyeti yerleşik düzene ayak uydurmuş onuruyla hamallık başta olmak üzere çalışıp kimseye dilenmeden ailesini geçindirme mücadelesini vermekte. Büyük bir bölümü de devletin kurmuş olduğu kamplarda yaşayıp iç savaşın bitmesini ve tekrar ülkelerine geri dönmenin hayalini kurup dua etmekteler.
Peki bu ortalığa yayılmış adeta kene misali milletin can ve mal güvenliğini tehlikeye atan her marketin önünde beş çocukla oturan çarşıda pazarda milleti taciz eden kırmızı ışıklarda dilenen fuhuş ve uyuşturucu pazarında cirit atanlar kim? Gerçekten kim bunlar üzerine giydikleri Arap giysileriyle kocaman adamlar her sokak başını mesken edinmiş, kadınlar kırmızı ışıklarda yer kavgası veren bu insanlar gerçekten Suriyeli mi? Kimilerine göre Antep, Kırıkhan, Osmaniye yada Suriye sınırında yaşayan göçebeler. İnanın birilerinin bunların kim olduğunu bu insanlara anlatma sorumluluğu ve borcu var. Başta Bağlar ve Sur ilçemizde olmak üzere giderek çeteleşen bu insanlar mahallelerde tehlike oluşturan bu insanların kim olduklarını bizlere açıklamak zorundalar. Eğer Suriyeliler ise neden kampta değiller y ada yerleşik olup adam gibi çalışıp evlerine ekmek götürmüyorlar. Arkadaşlar maalesef durum çok vahim. Körpecik çocukları kızgın güneşin altında yatırıp dilenen akşam para götürmediği için koca müsvettesinden şiddet gördüğü para götürdüğünde ise içki içip sokaklarımızda nara atıp terör estirenlere birileri dur demek zorunda.
Bu yazdıklarımın hepsi her gün bu kentte yani Diyarbakır'ımızda yaşanmaktadır. Ne kadar duyarsız kalacağız nereye kadar kafamızı kuma gömüp sessiz kalacağız yoksa bu Volkan'ın patlamasını mı bekleyeceğiz? Bu şehrin valisi , Belediye Başkan'ları ve yerel yöneticileri neden bir araya gelip bu işe ivedilikle çözüm aramıyorlar. Yoksa Bağlar'ın Kaynartepe'sinde, Fatih mahallesinde, göçmenlerinde, Sur'un Alipaşa ve Hasırlısında, Cemal Yılmaz mahallesinde o patlamayı mı beklemekteler? Allah korusun ama bu işin sonu çok kötü olur galiba? Bu aşamaya gelmeden yetkililerin derhal önlem alması lazım. Başta Valiliğimiz, Büyükşehir Belediyemiz, İlçe Belediyelerimiz ve kentin STK'ları bu işe çözüm olma noktasında bir araya gelip kamp sistemi yada benzeri bir çözümlemeyle bu sorunu artık ortadan kaldırmalılar. Hem o masum çocuklara yazık değil mi? O bayan kardeşlerimize hiç mi acımıyoruz. Yoksa bu Ortadoğudaki kan ve göz yaşı bizi duyarsızlaştırdı mı? İnanın içim acıyor bunları yazarken ama bunların çok acil dile getirilip çözüm bulunması lazım. Allah bizi bu meseleyle sınamaktadır. Gelin bu sınavı hep birlikte dayanışma ruhuyla verip bu problemi ortadan kaldırıp birlikte başarmanın keyfini çıkaralım.
Kalın sağlıkla
Ahmed Mikdat GÜNEŞ
medgunes21@gmail.com
www.ahmedgunes.com
Yükleniyor...
|