Başbakan Ahmet Davutoğlu'na…
Çok güzel bir söylemde bulunuyorsunuz.
Hepimiz 'Selamlaşalım' diyorsunuz…
Aleykümselâm ve alâ ibâdullahi's-salihin.
Ve sallalâhu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed…
Sayın Başbakan'ım, evvela bizi tanıyın…
Biz, soy üstünlüğünü yaktık.
Zira dinimiz, soy üstünlüğünü kaldırmıştır.
Kürt'ün de Türk'ün de etnik milliyetçilik kavgacılarının dışındayız…
İki gözün aynı ışığı ve biriz.
Çiçeğin farklı yaprakları isek de, kokumuz birdir.
Hepimiz bu toprakların çocuklarıyız...
Üstelik Peygamberimiz, kitabımız, kıblemiz de birdir.
Bizlere düşen, inancımızın gereğini yerine getirmektir.
Gelecek kuşakların mahsulünün 'sevgi' olması için bugünden gönüllere muhabbet ekmektir…
Her işimizde 'nefs-û kıyas' yaparsak, İlahi adaleti yakalarız.
Türk neyse Kürt de odur.
Birbirimizi Rabbimizin emrettiği şekilde tanımalı, haklar konusunda Hakk'a tabi olmalıyız…
Kuvvetli bir imana sahip olduğunuzu düşünüyorum.
Siz de kendinizi yanlış yapabilir kullardan saymalısınız.
Mamafih hiçbirimiz ismet sıfatına sahip değiliz.
'Hata yapmayız' demek, hâşâ, peygamberlik iddiasında bulunmak demektir.
Maalesef bazıları farkında olmadan kendilerini masum sayabilmektedir…
Bütün vatandaşlarına şefkatle yaklaşması gereken devlet adamlarına, “Şu kadar terörist öldürdük” demek yakışmıyor.
Kardeş kavgasında vefat eden her can bizimdir.
Onların da anne, baba, kardeş ve akrabaları bu topraklarda yaşıyor.
Acılar arasına fark koymamalıyız.
Söylemlerimizle ötekileştirmemeliyiz…
Özetle, hep beraber zihinsel altyapımızı kavgacı fikirlerden temizlemeliyiz.
Kardeşlik sınırlarının dışına çıkanları da 'affedici' Muhammedî (sav) bir anlayışla kazanmalıyız.
Bugüne kadar söylediğimiz hakikatleri muhataplarının okumasını iktidarın siyasi ve ekonomik kaymağını yiyen unsurlar hep engellemiştir.
İnşallah bu mektubumu okursunuz.
Saygılarımla,
Mücahit Can