SON DAKİKA
AK Parti Eğil Belediye Başkan…
Siirt Vakfı Diyarbakır Şubesi'nden yüzlerce…
Asena’nın Ramazan’ın bereketiyle birleşen seçim…
Bedirhan Akyol’dan Polis Emeklileri Yardımlaşma…
Bir Kentin Soyut Kalesi ve Somut İnsanlarıKültürel miras olan Diyarbakır Kalesi nice uygarlıklara ev sahipliği yapmış ve nice medeniyetlerin savunma mekanizması olmuştur. Tarihinde Kale olan bu surları inşa edenler bir gün geleceğe miras bırakacaklarını belki de bilmiyorlardı. Diyarbakır surlarının tarihsel temeli için yazmıyorum bu yazımı. Tarihsel kökenine inmek tarihçiler ile olabilecek bir durum. Ama yerli yerindeyse tarihini, sosyolojisini, felsefesini kavramak daha da insanı düşündürüyor. Düşünce mekanizmaları yazılara, şiirlere ve araştırmalara konu oluyor. Define aramak gerekiyor Diyarbakır kalesinde tabi ki de definecilere sözüm yok onlar yıllarca aradığını aradı ve belki de buldular bulduklarını. Arkeologlara bir şey bırakmadılar. Belki de tarihe ışık tutacaktı giden her şey. Bu surlar da define var bu define de insanlara ışık tutan bu kentin kadim tarihi değil midir? Hüzün Dolu Diyarbakır Kalesi Savaşlar ve Barışlar hep hüküm sürdü insanlık tarihinde. Savaşları isteyenler kaleler inşa etti. Barışı isteyenler ise kültürün dinamiklerini oluşturdu. Övünüyoruz işte bizde Dünyanın birinci kalesiyiz diye. Övündüğümüz bize kalıyor maalesef. Ah bir de bu surların her bir taşının dili olsaydı da konuşsaydı. Hesap sorardı bu kadim kentin insanlarının neler çektiğini son geçen bir yüzyılda. Kimileri gözyaşlarıyla bırakıp gitti bu kenti, kimileri ise evini ve barkını. Yıllarca ağıtlarla, türkülerle şiirlerle anıldı bu kent. Ama hep surlarıyla anıldı. Uzaktaki yaşamlar hep andı Diyar-ı Bekir’i bir özlem doldu içlerine. Ahde Vefa Diyarbakırlıyız demek acaba orada doğmak ile mi ibarettir. Yoksa bu kentin tarihe kazandırdığı kimlik ile mi? Kronikleşen yaraları ile mi? Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun gözcüsü. Varlık mücadelesi veren bir halkın sözcüsü oldu hep Diyar-ı Bekir. Toplumun kanayan yarası oldu her demde. Ahde Vefasını veremedi Diaspora bu kente. Özlemini çektiler belki de, kim bilir, resimlerine bakıp avundular çoğu zaman. Kendi kentini unutup başka bir kentin parasal ve yaşamsal insanları oldular. Bıraktıkları bu kentin tarihi acısı, onları affedebilecek mi? Bilemiyorum. Bugünlerde ise! Hak ettiği yere doğru gelmesi için çok az bir zaman kaldı belki de. Bu kent barışa hep hasret kaldı. Uzlaşmaya hasret kaldı. Kültürü’nü ve tarihsel birikimini açık tutuyordu yıllarca insanlığa. Kadim kent kültür başkenti olma yolunda hızla ilerliyor. Yarınlarda ise! Okuyan, araştıran, hep bir şeyleri var edebilme mücadelesi veren bu kent yarınların evrensel kenti olacak. Artık hiç kimse nemalanamayacak bu kentin üzerinden. Yıllarca barış güvercinleri kanat çırpacak. Herkes görecek ki bu kentin ve bu bölgenin insanı, dün Malazgirt’te, Çanakkale’de olduğu gibi hep birliğin temsilcisi olduğunu fark edecektir. Kardeşliklerimizi pekiştirmek adına Merhaba Amed… Ali Alver mediaa@hotmail.com.tr Yükleniyor...
|