SON DAKİKA
Diyarbakır Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi’nde…
Fırat başkan ilk sözünü tuttu:…
İş İnsanı Saffet Çerçi’den Mübarek…
Diyarbakır bir değerini kaybetti! İhsan…
Çözüm Süreci’nin dili ve Kürd Dil Kurumu üzerine...Çözüm sözle, yasayla değil, çözüm birbirini anlamak ve birbirinin hakkını teslim etmekten, ortak bir çözüm dili bulmaktan geçiyor... Cennetimiz ve cehennemimiz dilimizin ucundadır, dilimize hakim olalım.
Çözüm Sürecinin ilerleyişi harika. Demokrasi bahçesinin sivilleşme hazırlıkları hızlandıkça yurttaşları keyifli ve iyimser görmek hoşuma gidiyor. “Bu topraklarda artık kan çiçekleri değil, demokrasi çiçekleri açsın” diyen milyonlar var. İktidarın süreci yönetme melekesi arttıkça, inatla Kürd haklarıyla PKK yi “tavuk yumurta” sendromunda tutup, ülkeyi antidemokratik U dönüşlere sürüklemek isteyen siyasetlerin hazin sonları netleştikçe, Çözüm Süreciyle demokrasinin pay ve paydasında buluşabilenlerin güç birliği yapması da o oranda netleşmeye yüz tutuyor. Artık, duyduğumuzu, söyleyebiliyoruz. Halklar barıştan yana. Sivil “63 Akil İnsan” seçkisi Çözüm Süreci olgusunu Toplumsal Barış algısına dönüşümünü pratikleştirerek “yedi iklim dört köşede” anlatmaya çalışıyor. Evet bizim buralarda; silahlısı da dâhil, silahsız hatta apolitik Kürdlerin Çözüm Süreciden beklentileri pozitif dalgalar halinde çoğalarak, Barış içinde bir arada yaşama özlemleri, ülkenin demokratik birliğiyle örtüşüyor, kucaklaşıyor. “İleri demokratik Haklar için silahsız mücadele” sürecini kabullenme aşamasına gelen yarı legal ve illegal (silahlı) Kürd gövdesinin(PKK/BDP) iç yapılanmasında kuvveden fiile evrilmesiyle ortak bir payda oluşturacağı muhakkak. Bu şu demektir; 1) PKK bu sürçte, kendi içinde stratejik bir med-cezir yaşayacak. Bu da çok normaldir. 2) Otuz yıldır Türkiye demokrasisine omuz veremeyen demokrat Kürd siyasaların, aidiyetlerin, tek tek aydınların siyasi demokrasi yaşamına yeniden omuz vermelerinin yolu açılacak. Bu da demokrasiye giden yolu ve kamuoyunu çoğaltacağı için bir zenginleşmedir.
Hangi gözlükle bakarsanız bakın; Toplumsal Barış tutkalının yurttaşlık ve insan hakları olduğunu kamuoyuna anlatan, benimseten bu iktidarın çabaları, çalışmaları inkâr edilemez. Bu iktidarın insani ve rahmani Barış yolunun boyutunu siyasetçilerden önce yurttaşların anlaması bundandır. Akil gurubunun dışında iktidarın Üç Bakan ve 45 milletvekili ile Diyarbakır-Batman ve Siirt illerinde ilçe ilçe dolaşmaları, Çözüm Sürecinde karşılıklı dil ve diyaloglardan “empatileşmeyi denemeye devam” anlaşılıyorsa, Toplumsal Barış’a giden yol kısalıyor demektir. Parlamentodaki BDP kadar, şeytanın bacağını kırarak katkı vermesi beklenen CHP’yi bu yolda görmek tüm demokrasi ve barış güçlerini sevindirir. Çünkü çözüm sözle değil, çözüm yasayla değil, çözüm bir birini anlamak ve birbirinin hakkını teslim etmekten, ortak bir çözüm dili bulmaktan geçiyor. O dil ki, sosyal ve siyasal yaşamın hem kılıcı hem kalkanı olabilmekte. Kullanılan dilin yöntemi, inceliği, zarafeti sosyopolitik sorunların çözümünde belirleyicidir. Bu süreçte de temas dili parçaları birleştiren çok değerli bir organdır. Nazik bir süreçten geçtiğimiz doğrudur. Cennetimiz ve cehennemimiz dilimizin ucundadır, dilimize sahip olalım.
Gerçi insanı günahkâr yapan da sevap sahibi yapan da dil değil, dile eylem yaptıran insanın kendisidir. Kürdler Osmanlı döneminde değil, ama ulus devletin kuruluşundan bu yana son 7-8 yıl hariç ‘var da yok’ sayıldılar. Mahkemelerin Kadı’ya, iktidarların da partilere mülk olmayacağını bilen Ak Parti iktidarı ve lideri; Açılım süreciyle önce üniversitelerde Kürd Dili Edebiyatı ve Kültürü üzerinde hassasiyetle ve cesaretle de jure (yasal durum)dan önce hak ve hukuka inanarak, de facto (fiili) bir ortamı yaratarak, seçmeli de olsa ana dilde eğitimin demokratik hak olduğunun temelini attı. Bugün gelinen kardeşleşme ve eşitleşme argümanlarının, pratikte hızlanması birer iyimser düşünce olarak kamuoyunda algısını buluyor. Kamuoyunun yüreğinde iklimini bulduğuna inanılan Çözüm Sürecinin Kürd Haklarıyla ilgili çok yönlü altyapısının unutulmayacağını biliyoruz. Bu anlamda sayın Başbakan Yardımcımız Sayın Bülent ARINÇ beyin tıpkı Türk Dil kurumu bünyesinde şu an Kürdçe-Türkçe, Türkçe-Kürdçe Sözlük için başlattırdığı çalışmanın yanına en olabilir sürede Türk Dil Kurumu (TDK) bünyesine Kürd Dil Kurumu (KDK) ünitesini ilave etme direktifini vermesinin Çözüm Sürecine güven ve demokratik haklar silsilesine katkı olacağını sanıyorum.
Son Söz: Çözüm Sürecinde Kürdlerin eşit yurttaşlık hakları ve demokratik kurumları yeni Anayasamızın demokrasi çapı kadar olacaktır. Bundan böyle bu günah ve sevap BDP ve CHP’nin omuzlarında olacaktır.
*Siyasetçi-Yazar
Ak Parti Diyarbakır İl Genel Meclis Üyesi
Kaynak: Taraf Gazetesi Yükleniyor...
|