SON DAKİKA
Diyarbakır Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi’nde…
Fırat başkan ilk sözünü tuttu:…
İş İnsanı Saffet Çerçi’den Mübarek…
Diyarbakır bir değerini kaybetti! İhsan…
FAİLİ FARKLI BİR HESAP...Kanlı eller hedef gözetmeksizin, Avukatına, Gazetecisine, Polisine, Siviline, her önüne gelene vurdu da vurdu Balıkçılar başında. Kanlı hesap, kirli tezgâh, faili farklı bir olay yaşandı Diyarbakır’ın tarihi Dörtayaklı minaresinin gölgesinde.
Ölen ve yaralanan şablonuna baktığınızda her kesimden insan var bu olayda hesap veren. Birileri, birileri ile çatışırken yaşanacak tarzdan bir olay değil bu bana göre. İşin içinde karanlık bir şeyler var mutlaka hem de zifiri, katran karası bir gölge. Durduk yere Polis’te Tahir Elçi’de neden ölsün, gazetecisi, vatandaşı niye yaralansın? Ben şahsen bu olayda karanlık ellerin faal bir şekilde mesai sarf ettiği kanaatindeyim.
Olayın yaşandığı bölge çok kritik ve bir o kadar da tehlikeli, tarihe kast edilmiş, tarih suikasta uğramış bu alanda daha önce. Tam da bu yaşanılmaması gerekenlerin yaşandığı bir zaman diliminde yaşanıyor bu saldırı. Tesadüf mü? Plansız mı? Hesapsız mı? Diye sormak gerekmez mi?
Olayın yaşandığı bölgede kolluk kuvvetlerinin olması belki de büyük bir kıyımı engelledi, belki de ölü sayısı çok daha fazla olacaktı. Verilmiş sadaka, edilmiş dualar varmış demek.
Her gün Diyarbakır’ın bir sokağında, belli, belirsiz karanlıklarında, kuytularında hiç tasvip etmediğimiz olaylar yaşanıyor. Yine bilinmedik adreslerde analar kanlı gözyaşı döküyor.
Artık insanlar eşlerini, çocuklarını sokaklara salarken yine elleri yüreklerinde, zulalarında sakladıkları mendilleri ile uğurluyorlar civanlarını. Gelir mi, gelmez mi sorusu tüm gün bozuk bir plak gibi zihinlerinde gelgitler yaratıyor. Nereye kadar sürecek bu travma hali bir bilebilsek? Bitecek mi veya ne zaman! Gibi, dolu, dolu zamansız sorular var hepimizin aklında. Kimdi o ateş edenler zihnen gerçek manada, nerden geldiler ve nereye götürmek istiyorlar saf, temiz ruhları? Kendi Araflarına mı? … Soru, soru, soru, daha çok soru, her gün türüyor kafamızda. Şimdi Tüm ülke bu soruların cevabını, cevaplarını, ya da neden cevaplanmadığını bekliyor, tabi bizde. Sahi normalin ne olduğunu öğrenebilecek miyiz bunca kaybın ardından? Nede olsa uzunca, upuzunca bir zamandır bedel ödüyoruz bilinmezliğe. Bilinmezlik bir cevap borçlu değil mi bize sizce? Bir insan, "çatışma istemiyoruz, silah istemiyoruz, operasyon istemiyoruz " dedi ve öldü… Bir mesaj daha ne kadar açık ve net olabilir ki!... Yükleniyor...
|