15 Temmuz darbesinden sonra Türkiye’de bazı şeylerin değişmesi zamanının geldiğine inandıkları için düğmeye bastılar. AKP Hükümeti kayyum ve buna benzer KHK’ları çıkarmak için Türkiye Geneli Olağanüstü Hal’i üç aylığına ilan etti. Bu yetmezse bir üç ay daha uzatılabilir. Bence hükümet kendi önündeki tüm engelleri temizlemek için bu olağanüstü hali 2017’de olması planlanan erken seçime kadar devam edecek veya seçime 3 ay kala Olağanüstü Hali sona erdirecekler. AKP olağanüstü hal ile seçime girmeyi göze almaz.
Eğer bu olağan üstü hal ilan edilmemiş olsaydı, hükümetin yapmak istediği bazı şeyleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden geçirmesi gerekirdi. Bu da zaman alır ve destek bulmayabilirdi. Tabi bunu da zaman içinde göreceğiz.
Örneğin; Belediyelere kayyum atanması ile ilgili Kanun Hükmünde Kararnameyi meclise getirerek son anda mecliste bulunan partilerle anlaşmış, tasarıyı geri çekmişti. Mecliste bulunan partilere bir çalım atarak bir sıfır öne geçmiş gözüküyor ise de ilerde ne olacağını şimdiden kestirmek kolay değil. Türkiye’de her gün bir şeyler değişiyor. Hükümet kısa yol varken neden uzun yola ihtiyaç duyayım dedi. Adeta mecliste bulunan siyasi partilere KHK kararnameler varken niye zamanımı sizlerle harcayacağım. Zaten sizler muhalefette bulunduğunuz sürece ben iktidarda kalacağımı garantilemişim. Sizlerden de muhalefet olmaz dedi. Eğer muhalefet muhalefetliğini yapmış olsaydı başımıza bunlar gelmezdi.
Hükümet Türkiye’de yapılmak istenen 15 Temmuz darbe girişimini kendine koz olarak kullanarak bazı yetkilerini OHAL’i fırsat bilerek KHK’lerle Türkiye’yi yönetmek ve düzlüğe çıkarmak amacındadır. Bununla meclisi by pas ederek kendi iktidarını devam ettirmek istiyor. Demek ki bizler buna layığız ki Allah bu hükümeti başımıza getirmiş. Eğer layık olmasaydık başka hükümet gelirdi. Oysa hükümetin yapmak istediği şeyleri 15 Temmuz darbesinden önceden de yapabilirdi. Kendileri iktidarda olduğuna göre bütün mekanizmalar ellerinin altında olduğuna göre bu mekanizmaları çalıştırmış olsalardı 15 Temmuz darbesini beklemesine gerek kalmazdı. Kendileri hükümet olmuşlar, fakat iktidar olmamışlar. Hükümet olmak başka bir şey, iktidar olmak başka bir şey. Buradan bunu görmek gerekir.
Bu kayyum atanan belediyeler kaç yıldan beri seçim ile iş başa geldiğine göre bu halk onları seçmiş. Kötü olsalar da hizmet etmeseler de bu halk onları seçmiş. Peki kayyum ataması yapılan belediyelere bu zamanın içinde yapılmış yanlış bir işin olduğunu inanıyorsanız neden şimdiye kadar beklediniz? İllaki 15 Temmuz darbesi gibi darbeler gelecek ve siz ondan sonra mı gereğini yapacaksınız? Burada bir yanlışlık yok mu? Yoksa yapmak istediniz de elinizden tutan mı vardı?
Adalet bakanlığı sizin elinizin altında, İçişleri bakanlığı oda aynı şekil hükümetinizin bir ferdi olduğuna göre bu belediyeler teröre destek verdiğini bildiğiniz halde bunca yıl niye gereğini yerine getirmediniz. Hiçbir kayyum atamasına gerek kalmadan Adalet Bakanlığı kendi mekanizmasını devreye sokardı. Savcılara talimatlar verirdi, gereğini yapardı. Oysa bu belediye başkanları seçimle iş başına gelmişler seçimle gitmeleri gerekmez mi? Eğer böyle düşünmüyorsanız sizin diğerlerinden ne farkınız kaldı? Seçilen belediye başkanları suç işlemişlerse adalet çerçevesinde gereğini yapardınız. Bazı belediye başkanlarına yaptığınız gibi hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapabilirdiniz.
Bu seçilen belediye başkanları yıllardır halkın çoğunluk oylarını alarak iş başına gelmişler. Bulundukları makamdan bunca yıl hükümetin deyimi ile PKK’ya lojistik destek sağlıyorlardı. Peki hükümetiniz neyi bekliyordu, neden gerekeni yapmadınız? Yoksa bahçelerden armut toplamakla mı meşguldünüz? Bu belediyelere hükümetiniz İller Bankası kanalı ile para gönderilmiyor muydu? Belediye bütçesi adı altında para gönderen siz olduğuna göre, bu paraları belediyelerin nerde harcandığını niye bulamadınız? Elinizin altında Sayıştay ve denetleme müfettişleriniz varken, her sene bunlar gelip belediyeleri kontrol ediyorlardı. Yanlış işleri varsa niye bulamadılar? Bunların da sorulması gerekmez mi? DEVAM EDECEK