SON DAKİKA
Diyarbakır Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi’nde…
Fırat başkan ilk sözünü tuttu:…
İş İnsanı Saffet Çerçi’den Mübarek…
Diyarbakır bir değerini kaybetti! İhsan…
Kürt Devletinin Kuruluşunu Engelleme Planı Başarısızlığa Uğradı ve Şoreş Baliç’in Öldürülmesi…
ibrahim GÜÇLÜ ibrahimguclu21@gmail.com
Anayasa referandumu ile 2005 yılında Irak’ta federal devletin kurulmasına karara verildi. Federal devlet, bir ulusa ait olmayan, Irak’ta yaşayan tüm ulusların ve etnik grupların devleti anlamına geliyordu.
Ama ne yazık ki, Maliki’nin başbakan olmasından sonra, devleti, federal bir devlet gibi yönetmedi. Devleti, bir “Arap Ulus Devleti” gibi yönetmeye başladı. Bu nedenle, Maliki yönetimi, belirli bir aşamadan sonra, Kürt yöneticileri ve özellikle de Kürdistan Devlet Başkanı Mesut Barzani tarafından Baascı ve faşist olarak nitelendirildi.
Gelişmeler de, Kürdistan Başkanı ve Kürt yöneticilerinin görüşlerini doğruladı. Maliki, devleti bir “Arap ulus devleti” olarak yönetmeye çalıştıysa da, Devleti, “Şii Arap Devleti” haline getirdi. Suni Araplarla yönetimi paylaşmadı, onların haklarını gasp etmeye, liderlerine karşı savaş açtı. Cumhurbaşkanı yardımcısı Suni lider Haşim Haşimi terörist olarak nitelendirilerek yargılandı ve idama mahkum oldu.
Maliki aynı şekilde Kürtlerle de yönetimi paylaşmamak için otoriter ve faşist yöntemler kullanmaya başladı. Kerkük ve diğer Kürt bölgelerinin kaderini tayin edecek referandumun yapılmaması için engellemeler yaptı.
Kürtler üzerinde ekonomik ambargo uygulayarak, Kürdistan yönetimini yıkmaya çalıştı. Buna rağmen Kürtler üzerinde etkili olamadı. Sadece zorluklar yarattı.
Bu köklü ve temel gelişmelerden sonra, Kürdistan Yönetimi, Irak’ta federal devletin ihtiyaçlara cevap veremeyeceğine karar verdiler. Buna karşılık “Konfederal Devlet” yapısını önerdiler. “Konfederal Devlet” üzerinde anlaşmanın sağlanmaması halinde Kürt Devleti’nin tam anlamıyla bağımsız bir devlet olacağı açıkça Irak, Kürt ve Dünya kamuoyuna duyuruldu.
Maliki yönetimi, bu önerinin ve özellikle de hayati gelişmelerin önemini kavramadı. Buna karşılık, Kürtler ve Kürdistan devlet Başkanı önerisine uygun olarak çalışmalarını ulusal ve uluslararası planda yapmaya başladılar. Bu çalışmalarında da önemli mevziler kazandılar.
Bu aşamada Kürdistan’da başarılı ve demokratik bir genel seçim yapıldı. Kürtler, Irak genel seçimlerinde de demokratik başarılar elde ettiler. Irak genel seçiminden sonra da, taleplerinden vazgeçmediler, Maliki’nin dışında biri tarafından hükümetin kurulmasında ısrarlı oldular. Ama Maliki kendi otoriter ve faşizan yapısından vazgeçmeyerek, hükümet kurma konusundaki inadını sürdürdü.
Kürtlerin “konfederal devlet” ve “bağımsız devlet” çalışmaları devam ederken, “Şam ve Irak İslam Devleti (IŞİD)”, Musul’a saldırdı. Merkezi Hükümet silahlı güçleri direnmeden, Musul’u IŞİD’e terk etti. O noktadan sonra da IŞİD, işgal alanını genişletmeye başladı.
Kürdistan Hükümeti ve Kürdistan Devlet Başkanı, IŞİD’in bu saldırı ve işgal eylemine karşı, Kerkük başta olmak üzere Kürt yönetimi altında olmayan Kürt bölgelerine Kürt silahlı güçlerinin girmesine karar verdiler, o alanları koruma altına aldılar.
Kürt yönetimi, bu noktadan sonra, saldırı değil, meşru müdaafa stratejisini benimsediğini dünyaya açıkladı.
O tarihten sonra, IŞİD Hareketi’nin bir Suni Arap Hareketi olduğu netleşmeye başladı. Bu da, Suni Arapların Şii Araplarla aynı devlette birlikte yaşamak istemedikleri gözler önüne serilmiş oldu. O zaman, Kürtlerin kendi bağımsız devletlerini kurması daha stratejik ve güncel bir olgu oldu.
Kürtlerin bu isteği ve devlet olma somut planı, sömürgeci devletleri, onların işbirlikçileri olan ve onlar adına hareket eden Kürt güçlerini de endişelendirdi, yeni planların yapılmasına yöneltti.
Şengal’e yönelik saldırı, Kürt Devleti’nin kuruluşunu engelleme planıdır. Kürtlerin dar görüşlüleri ve düşmanları, bu gerçeği, bu büyük yıkım planını görmeyerek, Kürtleri eleştirmeye, detay sorunlarla ilgilenmeye, gerçekleri çarpıtmaya ve manipülasyon yapmaya devam ettiler.
Şengal Saldırısının, Kürdistan’daki mevcut kurumlaşmayı, federe devleti yıkacağı, Kürt Devleti’nin kuruluşunu engelleyeceği planlandı.
Sömürgeci devletleri ve onların yerli işbirlikçilerinin planlarının, kısa bir zaman sonra, gerçekleşemeyeceği anlaşıldı.
Kürtler, sahip oldukları demokrasi, insan hak ve özgürlüklerine saygı, dini ve ulusal azınlıklarını haklarına duydukları saygı ve onlarla eşitlikçi ve adalet ilkeleriyle birlikte yaşama sistemi nedeniyle, dünya özgür ve demokratik dünyanın koruması altına alındı. Kürdistan’ın, IŞİD ve Arap şovenistlerine yem edilmeyeceği karar altına alındı.
ABD, Fransa, Vatikan, İngiltere, Almanya, İtalya ve diğer birçok Batı Avrupa Ülkesi fiilen Kürdistan’a silah desteği yapmaya başlamış durumda. ABD uçakları, Kürditan pêşmergeleriyle birlikte IŞİD’e karşı operasyon yapıyor.
Bu desteğin devam edeceği de verili bir durum. Bu da, Kürt Devleti’nin kuruluşunu engellemek isteyenlerin isteğini kursaklarında bırakmakla kalmamış, aynı zamanda Kürt Devleti’nin kuruluşunu daha yakın, güncel ve stratejik hale getirdi.
Êzidi kardeşlerimizin katledilmesi, bütün Kürt katliamları ve Halepçe Katliamı gibi içimizi yaktı. Bizi derinden yaraladı.
Halepçe, Saddam yönetiminin yıkılmasını ve Kürdistan’da federe yapının oluşmasını sağladı. Şengal’deki katliam da, Bağımsız Kürdistan Devletine yol açacağının güçlü verilerini sunuyor.
Bu da derin üzüntümüzle birlikte sevincimize vesile olacak bir olgu.
Yeni Kürt Devleti, Kürtlere ve dünyaya hayırlı olsun.
Süleyman (Şoreş) Baliç ve 3 Yaşındaki Kızının Öldürülmesi…
Kürdistan’a karşı Şengal’da büyük yıkım planının hayata geçirildiği günlerde, PKK, Zaxo’da yıllar öncesi kendisinden ayrılan Süleyman (Şoreş) Baliç ve 3 yaşındaki kızını, evine yaptığı hunharca baskında katletti.
Kürdistan’ın bu olağanüstü koşullarında böyle bir eylemin yapılmasının, tekil bir olay olmayacağı, yürürlükte olan büyük planın bir parçası olduğunu ortaya koyuyor.
Bu planın amacı, PKK’nin geçmişte yaptığı gibi Kürdistan kurumlaşmasını ve hukuki yapısını yıkmayı amaçlıyor.
Şoreş Baliç’in öldürülmesi Kürdistan’daki demokratik sisteme ve hukuk yapısına da yönelik bir eylem olduğu tartışmasız.
PKK’nın, aylar öncesinden, Şengal’i İkinci Kandil yapacakları hakkındaki açıklaması, bu olayın büyüklüğünü ve stratejik önemini ortaya koyuyor.
Şoreş Baliç, Baliç ailesinin PKK tarafından katledilen ilk ferdi değil. Daha önce de Şoreş’in ağabeyi Şahin Baliç PKK tarafından katledildi.
Ayrıca, Baliç ailesinin PKK ve devlet tarafından öldürülenlerin sayısı en azından 12’yi buluyor.
Baliç ailesi bir katliamla karşı karşıya.
PKK’nın bu karmaşadan yararlanarak böyle bir katliama yönelmesine karşı, sesiz kalınmamalı.
PKK’nın bu eylemi, yeni saldırıların da ayak sesleri anlamına geliyor. Bu da olağanüstü bir durum değil. PKK, bir devlet projesi olarak stratejik anlamda Kürlerin devlet olmasını, bir millet olarak kendi kaderini tayin etmesini engellemenin yanında, kendi içindeki ve dışındaki yurtseverleri katletme misyonuna sahiptir. Bu misyonunun bir gereği olarak, Kürdistan’ın bütün parçalarında on binlerce Kürt Yurtseverini katletmiştir.
Amed, 22 Ağustos 2014 (ibrahimguclu21@gmail.com) Yükleniyor...
|