SON DAKİKA
Diyarbakır Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi’nde…
Fırat başkan ilk sözünü tuttu:…
İş İnsanı Saffet Çerçi’den Mübarek…
Diyarbakır bir değerini kaybetti! İhsan…
Şiire sığmayan şehir!DiyarbakırŞiire sığmayan şehir! Diyarbakır … Dicle'nin hamisi, Surların sahibi; Ne haşmetli duruşun; bakışın var, Dicle den bakarken sana; Senden bakarken Dicle’ye Yarım gerdanlık gibi, sarmış seni. Kavurucu sıcaklığınla, uzayan zemheri-n. Başındaki karınla, Göğsü köpüklü güvercin gibisin! Arzulu rüzgarların, göçebe bulutların, Gök kubbedeki yıldızların altında, Çağları emziren anne gibisin! Esrarengiz; bir tutkusun! Sevmemek mümkün mü seni? Surların, burçların ve sur kapıların; kalen ile iç kalen ile köşklerin; havuzların, anıt ve kitabelerin; tapınak, yatırların, kilise ve mabetlerin; türkülere şevk katan bağların, bahçelerin, Dünyanın her renk gözü, Göz bebekleri; Esfel bahçelerin*, Mesire yerlerin, boranlıkların; medrese, mescit ve, tekkelerin, müzeler, saraylar ve konakların; hanların, hamamların ve çeşmelerin; şelalelerin, sarnıçların ve mağaraların. kutsal membadan hamravat suyun… Hayvanların bile farklı; Ayı, çakal, sincap, su köpeklerin*; sansar, ceylan, dağ keçileri ile benekli parsın*; yaban domuzu,kımıl-süne, dündülün; kartal, şahin, akbaba- serçedoğan*, Atmacaların; beyaz kartal-keçelkerez*, leylek ve saksağan-akko*; baykuş, kumkumav*, kerkenez; karatavuk, yabani ördek, toy*, kılkuyruk-kıttik ve, bıldırcınlar; turna, çulluk, sarı asma ve arı kuşu*; ağaçkakan, bülbül, kaplumbağa-rek* ile akrebin; her çeşit balıkların. Yeraltı müzelerin ve de yer üstü zenginliklerin, Sana özgü meyve ve sebzelerin… Koruma altında olmayan müze, hayvanat bahçesi ve sera gibisin! Tablalarda; Buz’a dizilen ceviz ve badem içleri- çağala; kummalı şeftali. Göbekli, çavuş yağlımarul; Urumdudu, Karahübür, karahübür diye, bağıran çocuk ve genç satıcılar… Sana özgü; karpuz ile kavunun; patlıcan ve domatesin,biber ile kıtı'n. Fikir ve sanat adamların; Taşından mı, toprağından mı? Suyundan mı, havasından mı? Bilinmez! Adam gibi adamların diyarı! Gelene de yön veren, Gelirken ağlayan, giderken ağlayan! İnsanların diyarı. Diyarbakır. Kaç bin asır geçti? Yüzlerce medeniyeti beşiğinde salladın! Kaç bin asır geçti. Haberin var mı? Diktir duruşun; Tarih boyunca bütün; ilimlere, ırklara, dinlere, mezheplere sahip çıkışın; Bilim için kendini surlarla çevirdin… Barıştan yana duruşun; Zulme karşı koyuşun, dillere destandır! Ülkeler tanınmadan tanınan şehirsin sen! Damdaki loğ-u, tokacı, Çıronek’leriyle*; O sembol; anlam yüklü kapıların Ve tokmaklarınla, Mahzenli, Avlulu, Havuzlu, tulumbalı, tulumba havuzlu; tarih kokan; kântırmeli küçelerinle… Huzur veren, mutluluk aşılayan ve Komşuluklarıyla birbirlerine güven veren! Evlerinle… Nereden gelirse gelsin; Hangi dinden; hangi renkten olursa olsun Yoğrulur tarihindeki hamurunda! Yasakları yasak eden şehir! Ve herkes; Burada Diyarbakırlıdır! Tarihe bak tarihe. Sahibi yok, düşmanı çok… Diyarbakır… Yükleniyor...
|