Çözüm süreci devam ederken, Kürt sorunun çözümünde önemli mesafeler alınırken, heykel dikmek doğrusu mantığı biraz zorluyor.
Bu gibi meselelerde aceleci davranmak itidali bozabilir idi ki bozuldu.
Bilindiği gibi, PKK'nin ilk silahlı mücadeleye başladığı tarih olan 15 Ağustos günü Diyarbakır'ın Lice İlçesi Yolçatı köyünde bulunan PKK mezarlığında bir heykel açılışı yapıldı. Bu çalışa HDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, BDP Eş Genel Başkanları Emine Ayna ile Kamuran Yüksek de katıldı.
Aradan 31 yıl geçtikten sonra terörist ilan edilen Mahsum Korkmaz'ın heykeli dikildi.
İlk tepki MHP lideri Devlet Bahçeli'den geldi.
Tepkiler artıkça arttı ve sonunda heykel yıkıldı.
Tepkilerden çok heykelin neden ve nasıl dikildiğine değinmek istiyorum.
40 yıldır verilen mücadele içerisinde karşılıklı provokasyonlar nice masum insanın ölümüne ve Anaların gözyaşı dökmesine neden olmuştur.
Heykel dikme meselesine onay verenlerin amacının da tartışılmasının bence zamanı gelmiştir. Derin yapılanmalar çözüm sürecini baltalayan faktörler olduğunu sakın ola unutmayın.
Bilindiği gibi önceki gün Diyarbakır Valiliği heykelle ilgili olarak C. Savcılığına suç duyurusunda bulundu.
Lice Sulh Ceza Mahkemesi de Mahsum Korkmaz'ın heykelinin yıkılması yönünde karar vererek, bu kararı güvenlik güçlerine tebliğ etti.
İşte ne olduysa bu karardan sonra oldu.
Heykel yıkımında insanlar direndi ve olaylar çıktı. Çıkan olaylarda 2 kişi yaşamını yitirdi.
Peki bunun hesabını kim verecek?
Heykeli dikenler ve buna onay verenler mi?
Heykel dikilmesine karşı olduğum anlamı çıkarılmasın, kimin heykeli dikiliyorsa dikilsin benim için önemli değil.
Ayrıca Dünyada heykellerin yıkıldığı gerçeğini de yadsıyamayız. İnsanlar suretle değil isimlerinin gönüllere yazılması ile anılmalıdır.
Suretlere önem vermek kişilerin savundukları davanın anlamını da bozar ve tüm dikkatler suretlere yönelmiş olur.
Heykellere karşı duruş sergileyeceğimize kalkıp heykel dikmenin peşine düşmenin mantığını gerçekten de anlamada zorlanıyor.
Gelelim şu yol kesme, kontrol ve kapatma olaylarına?
Bu eylemler de bana ters geliyor.
PKK eğer 40 yıldır Kürt halkının hakkını savunuyorsa bunun tek anlamı halkın inancıyla, kimliği ve kültürü ile huzurlu bir biçimde yaşama arzusudur.
Eğer yol keserek, yol kapatarak insanların huzurunu kaçırıyorsanız bu bir mücadele değildir. Aksine yıllardır verilen mücadelelerin önemsenmemesidir.
Eğer bir barış süreci varsa ve eğer devlet PKK'yi muhatap almışsa ki bu böyledir.
O halde bu ortamı bozmanın da bir manası yoktur!
Burnumuzun dibinde ki Suriye'yi ne çabuk unuttunuz?
Burada yaşanan iç savaş ve kargaşa ne getirdi?
Büyük katliamları, acıyı, gözyaşını ve ızdırabı getirmedi mi?
Acaba Türkiye'nin de bir Suriye olması mı isteniyor?
Sakın ola böyle bir hataya düşmeyin.
Bu halk en zor günlerde bile birlik ve beraberliğini korumasını bilmiştir.
Unutmayın ki kaybeden bizler oluruz.
Çünkü halkı arkasına almayan hiçbir güç ayakta duramaz ve durmamışta?
Kürt halkının değerlerine saygı duyulması için yıllardır demokratik platformda mücadele verdik, bunu yaparken diğer hakların da değerlerine saygı göstermek zorundayız.
Ezilen halklar bu kavramı çok daha iyi anlamalıdırlar.
Eğer biz değerlerimiz için mücadele ediyorsak, karşımızdakilerin değerlerini de saygılı olmak zorundayız.
Bunu yapamadığımız müddetçe bölgeye ne barış gelir ne de huzur?