SON DAKİKA
Diyarbakır Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi’nde…
Fırat başkan ilk sözünü tuttu:…
İş İnsanı Saffet Çerçi’den Mübarek…
Diyarbakır bir değerini kaybetti! İhsan…
Yeni Sağlık Bilinci / Pêşawa Qazi ve Arkadaşlarının İdamı
ibrahim GÜÇLÜ ibrahimguclu21@gmail.com
İbrahim GÜÇLÜ
Geçen makalemde Kronovirüsün küresel ve görünmez bir düşman olduğunu yazdım. Her gün saniye-saniye, dakika-dakika, saat-saat, gün be gün dünya çapındaki gelişmeler bu tespiti doğrular niteliktedir. Bu nedenle kronovirüsü krizi sadece biz Kürtleri, Türkleri, diğer Türkiye vatandaşlarını ilgilendiren bir sorun değildir. Tüm dünya vatandaşlarını, tüm dünya devletlerini, hükümetlerini, devlet başkanlarını, başbakanları, devletlerin tüm kurum ve kuruluşlarını, devlet dışı sivil kuruluşları, siyasi partileri, askerleri ve sivilleri ilgilendiren bir sorun olduğu çıkarsamasına varmamız büyük bir öngörü değildir. Bu gerçeğin merkezindeyiz. Bu gerçek, küresel örgütlenmenin, yapılanmanın mevcut olmamasının insanlığa verdiği zararı bizim okumamıza yol açmaktadır. Sağlık alanında dünyada ve küresel anlamda sadece Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) var. Bu da ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte değil. Küresel koşullara uygun yapılanmış değil. Yaptıklarına bakıldığı zaman da fazla olanak sahibi olmadığı gibi, fonksiyonel de değildir. Kürt milletini temsil etmezse de, dünya çapında devletleri ve devlet sahibi milletleri temsil eden küresel anlamda Birleşmiş Milletler (BM) var. Birleşmiş Milletler, kronovirüsün Çin’de ortaya çıktığı günden beri yaptığı bir toplantı bile yok. Küresel anlamda devletlerin, milletlerin birbirine yardım etmesi için yaptığı fiili bir destek yok. Devletlere, “küresel anlamda dayanışma gösterin” deme basiretini gösterebilmiş değil. Avrupa Birliği (AB), sadece Avrupalıların değil, gelişmekte olan ülkelerin bile bel bağladığı, güya konfederal devlet yapısına evrimleşmesi hayal edilen, demokrat ve insan hakları değerlerine sahip olduğu savunulan kuruluşun, bırakalım küresel anlamda başka milletlere yardım etmesini, kendi üyeleri arasında bile dayanışma ve desteği sağlamada aciz durumda. G20 Platformu, toplantı yaptı. Oradan da küresel somut bir yapılanma çıkmadı. DAVOS denilen dünyanın ileri gelenlerinin platformu da mevcut salgın karşısında eli ayağı bağlı durumda. Bu kuruluşların tutumları, Koronavirüsün ömrünü uzattıkları gibi, ekonomik, sosyal, ruhsal çöküşe, fazla can kaybına da neden olmaktadır. Bu bağlamda da, koronavirüs salgınından sonra yeni bir dünya kurulacak, eski dünyanın çürümüş, basiretsiz, küresel özelliklerden uzak, fonksiyonsuz hale gelen tüm kurum, kuruluş, platformları yerle bir ederek, yerine yeni yapılanmaların ortaya çıkmasını zorunlu kılacaktır. Bunun için altını çizerek söylüyorum: Tüm dünya vatandaşlarının, yukarıda korona virüsünden taraf olan ve etkilenen kurumların sorumlu davranmaları, yeni bir düşünce ve davranış kalıbıyla hareket ederek, gelecekte insanlığın dünyasını aydınlatacak yapılanma için kafa yormaları, çalışmaları gerekir. Dünyanın içinde bulunduğu bu aymazlık, zaaf, öngörüsüzlük sağlık alanında da sakat, geliştirici olmayan, insanın sağlıklı olmasının önüne geçiyor. Bu alanda küresel düşünmemek, yerel düzeyde de sağlık alanından bir vizyonsuzluk getiriyor. Bu vizyonsuzluk, bireylere indirgendiği zaman daha vahim bir durum ortaya çıkıyor. Gelişmiş toplumlar, az gelişen toplumlar, gelişmekte olan toplumlar, gelişmemiş toplumlar, sömürge toplumlarda bu vizyonsuzluk farklı dramatik açılar oluşturuyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin insanlarında, biz Kürtlerde, Türklerde, Araplarda, Farslarda “bize bir şey olmaz” aymazlığı var. Bunun yanında, hurafelerle bu sorunun üstesinden gelme geriliği var. Sağlık kültürümüz, beslenme ve yaşam alışkanlıklarımızın devam ettirilmesi de koronavirüsü yenmemizi sağlama güç ve yetenekte değildir. Bu nedenle, yeni bir sağlık v düşünme ve davranış biçimini ve yapısını kazanmak için kendimizi zorlamalıyız. Bunun için de, sağlık otoritelerinin önerdikleri koruma tedbirlerine uymak ilk, mutlak ve vazgeçilmez şarttır.
KÜRDİSTAN DEVLET BAŞKANI QAZİ MIHEMED’İN VE ARKADAŞLARININ İDAMI UNUTULAMAZ…
2. Dünya Savaşından sonra İran büyük emperyalist sol ve sağ güçler tarafından işgal edildi. Bu durum İran’da önemli gelişmelere yol açtı. En önemli gelişmelerden biri 1946 yılında Kürdistan Mehabad Devleti’nin kuruluşudur. Kürdistan Devleti, bütün Kürdistan parçalarının temsilcilerinin huzurunda Çarçıra Meydanında ilan edildi. Bu nedenle, bütün Kürdistan parçalarındaki ve dünyadaki Kürtleri sevindiren bir gelişme oldu. Ama ne yazık ki Kürdistan Devleti’nin ömrü uzun olmadı. Emperyalist devletlerin çıkar paylaşımından sonra, Kürdistan Devleti Sovyetler Birliği tarafından desteksiz kaldı. Bunu fırsat bilen sömürgeci İran Merkezi Hükümeti Kürdistan Devleti’ni yıkmak için harekete geçti. Buna karşılık Kürdistan Cumhurbaşkanı ve Kürdistan Hükümeti Kürtlerin zarar görmemesi ve katliama tabi tutulmaması için direnişe geçmediler. Buna rağmen İran Devlet Güçleri, Kürdistan Devletinin kuruluşuyla sömürgesini kaybetmenin hırsı ve çıkar hesaplarıyla saldırganlaştı. Kürdistan’ı yakıp yıktı. Kürdistan Cumhurbaşkanı ve Kürdistan Hükümet üyelerini tutukladı. Kürdistan Cumhurbaşkanı Pêşawa Qazi Mihemed ve Kürdistan Hükümet üyeleri askeri ve olağanüstü bir mahkemede hukuk dışı bir yargılanmaya tabi tutuldular. Bu yargılama sırasında, Kürdistan Başkanı ve Hükümet üyeleri devletlerinin kuruluşunu yiğitçe, doğal hukuku da arkalarına alarak mahkemeyi şaşırtan tarihi savunmalar yaptılar. Kürdistan Cumhurbaşkanı Pêşawa Qazi Mıhemed, Kürdistan’ın Efsanevi Milli Lideri Mustafa Barzani’yi açıkça savunarak Kürdistan’ın tümünü de temsil ettiklerini İran kamuoyuna ve dünyaya ilan ettiler. Ne yazık ki onların yiğitçe savunmaları sonucu değiştirmedi Kürdistan Cumhurbaşkanı ve Hükümet üyeleri idam cezasını çarptırıldılar. İdam cezaları, bundan 73 yıl önce, 31 Mart 1947 yılında infaz edildi. Kürt milletinin başı sağ olsun. İran Hükümetinin de bu barbarlığının cezasını çekmesinin günlerinin geleceğini bilmesi gerekir.
Diyarbakır, 31 Mart 2020
Yükleniyor...
|