SON DAKİKA
Diyarbakır Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi’nde…
Fırat başkan ilk sözünü tuttu:…
İş İnsanı Saffet Çerçi’den Mübarek…
Diyarbakır bir değerini kaybetti! İhsan…
Êzîdîler Ayrı Bir Halk Değil, Kürttürler…
ibrahim GÜÇLÜ ibrahimguclu21@gmail.com
Êzîdî Kürtler, Kürdistan’ın Güneyi’nin Şengal Bölgesinde, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından saldırıya uğramalarından, talan ve katliamla karşı karşı kalmalarından sonra, dünyanın dikkatini üzerine çekti. IŞİD’ın Êzîdî Kürtlere yönelik talan ve katliamı, onlara bağlı ve üzerinde araştırmaların yapılmasını, onların tanınması çabalarını gündeme getirdi ve yoğunlaştırdı. Bu çabaların bir kısmı, doğru bilgilere ve iyi niyetli çabalara dayanıyordu. Bu iyi niyetli araştırma ve tanımların geneli, Kürtlerin kendileri tarafından yapılan araştırmalar ve değerlendirmelerdi. Bunun yanında, yabancı kaynakların da iyi niyetle yaptıkları araştırmalar ve incelemeler var. Ama yabancıların iyi niyetle de olsa yaptıkları araştırma ve incelemelerin çoğu da, eksik bilgileri, yanlış tanımlamaları içeriyor. Kürtlerin düşmanı kesimler, Kürtlük adına hareket eden PKK de, bilinçli olarak Êzîdî Kürtler hakkında çarpıtmalara gittiler. Yalanlara dayalı bilgiler verdiler. Yanlış kavramlar oluşturdular. Bu çabalarını, Şengal Bölgesini Kürdistan’dan ayıran; Êzîdî Kürtleri, Kürt Milleti ve Kürtlük kavramının ötesindeki kavramlarla tanımlayan düzeylere taşıdılar. Bu yazımda, bazı temel konular ve kavramlar üzerinde duracağım. Yoksa ben Êzîdî Kürtler konusunda ve özellikle de Êzîdî Kürtlerin dini konusunda uzman biri değilim. Bu konuda uzman olan Müslüman ve Êzîdî Kürtlerin; objektif düşünen yabancıların bilimsel, gerçekçi tespit ve tanımlamalarına kendimi bağlı görüyorum. Êzîdîler, Kürttürler… IŞİD Örgütünün, Kürditan’ın Güneyinde Şengal Bölgesine saldırısından sonra, bazı kesimler bilinçsizce ve bilgisizce; bazı kesimler de bilinçli ve kasıtlı olarak, Êzîdî Kürtlerin, Kürt olmadığı düşüncesini yaygınlaştırma çabası içinde oldular. Şengal’da yaşayan halk için, “Êzîdî Kürtler” kavramı ve tanımlaması yerine, “Şengal Halkı” ya da Êzîdî Kürtler” demeden sadece “Êzîdiler” kavramını kullanarak Êzîdî dinine mensup olan topluluğun milletini gizlemeye ya da onların Kürt olmadığını anlatmaya çalıştılar. Êzîdîler, farklı dine sahip olan Kürtlerdir. Bu nedenle, Kürdistan’ın bütün parçalarında ve Kürtlerin yaşadığı bütün ülkelerde, Müslüman Kürtler ve Êzîdî Kürtler yan yana yaşarlar. Bu nedenle de, bütün Kürdistan parçalarında yaşayan Kürtler, esas kendi dilleri olan Kürtçeyi konuşuyorlarsa; yaşadıkları ülkelerde de kendi dilleri Kürtçeyi, egemen ve komşu halkların dillerini mecburiyetten öğreniyor ve konuşuyorlar. Êzîdî Kürtler de, esas olarak ana dilleri olan Kürtçeyi, sömürgeci ulusların dillerini ve yaşadığı ülkelerdeki halkların egemen ve egemen olmayan komşu halklarının dillerini konuşurlar. Êzîdî Kürtler, Kürdistan’ın Güneyinde (Irak), Doğusunda (İran), Güney Batısında (Suriye), Kuzeyinde (Türkiye) ana dilleri olan Kürtçe yanında, sömürgeci ulusların dilleri olan Türkçeyi, Arapçayı ve Farsçayı konuşurlar. Ayrıca birlikte yaşadıkları komşu azınlık halklarının da dillerini konuşurlar. Sömürgeci devletler ve uluslar, Kürtleri asmile etmek, kendi ulus bünyelerinde eritmek için, baş vurdukları yol ve tez: Kürt milletinin olmadığı, Kürtlerin Arap, Fars, Türk olduğunu, ileri sürmeleriydi. Sömürgeci devletler ve uluslar, bu tezlerinde başarı sağlamadıkları zaman da, Kürtlerin farklı dinlerden, mezheplerden olan Kürdistan ve Kürt milleti bütününün organik parçalarını; Kürtçenin değişik lehçelerini kullanan yine Kürt ve Kürdistan milleti bütününün organik kesimlerini, farklılaştırmaya, farklı tanımlamaya çalıştılar. Kürdistan’ın Güneyindeki Şengal’de yaşayan Kürtleri, “Kürt halkı” yerine “Şengal Halkı” olarak tanımlamak; “Êzîdî Kürtler” kavramı yerine “Şengal Halkı” ve dinini önüne çıkararak “Êzîdîler” demek, sömürgecelerin Kürtleri bölmek politikasının, Kürtleri ayrıştırmanın bir sonucududr. Bu politikalar, sömürgeci devletler gibi, Sovyetler Bİrliği’nin dağılmasından sonra Ermenistan’da da “Êzîdî Kürtlerin” Kürt olmadıkları, ayrı millet olduklarını çok kapsamlı çalışma ve çabalarla ortaya konulmaya çalışıldı. Ermenistan’daki bu emperyal çaba, Müslüman Kürtlerle Êzîdî Kürtlerin ayrışması konusunda epeyce adımların atılmasını sağlamasına rağmen, sonuçta da bu politikanın başarısız olduğu ve gerçekleri yansıtmadığı anlaşılmaya başlandı. Şengal, Kürdistan’ın Güneyine Bağlı Bir Bölgedir… Şengal, Irak’ta Baas rejiminin bütün ayrılıkçı, yok edici politikalarına rağmen, her zaman Kürdistan’ın Güneyine bağlı bir bölge olmuştur. Kerkük ve Kerkük dışındaki bölgelerin Kürdistan’a bağlanması tartışmalarının, bunun için referandum kararının alındığı koşullarda, Şengal, Kürdistanın Güneyine bağlı ve onun organik coğrafik bir parçası olduğu için, Şengal’da yaşayan Êzîdî Kürtler, Kürdistan’a bağlanmak için açıklamalar yaptılar, kampanyalar yürüttüler. Bu nedenle bazı art niyetli ve düşman kesimlerin; bu kesimlere bağlı PKK’nın Şengal’i Kürdistan’ın dışındaki bir bölge gibi gösterme çabası: Tarihi, sosyalojik ve coğrafik gerçeklere aykırıdır. Müslüman Kürtlerle Êzîdî Kürtler, Kürdistan’ın bütün parçalarında yan yana aynı bölgelerde yaşadıkları gibi, Ermernistan başta olmak üzere Sovyetler birliğinin eski cumhuriyetlerinde de birlikte ve aynı bölgelerde yaşamlarını devam ettiriyorlar. Êzîdî Kürtlerin ve Şengal Bölgesinin Kaderi, Kürdistan’ın Güneyine Bağlıdır. Ya da Başka Bir Deyimle, Êzîdî Kürtlerle Müslüman Kürtler Kürdistan’ın Güneyinde ve Diğer parçalarında Kaderlerini Birlikte Tayin edeceklerdir… Şengal Bölgesi, Kürdistan’ın Güneyine bağlıdır. Yani bir bütünün organik parçasıdır. Bu birliktenlik ve organiklik, bütün Kürdistan parçaları için geçerlidir. Bu nedenle, Güney Kürdistan şimdilerde Federe bir yapıya sahiptir. Federe yapının devam etmesi, Irak Federal Anayasasına göre Kerkük ve diğer Kürdistan bölgeleri için yapılacak referandumla, Kürdistan Federe yönetimine bağlanacaktır. Kürdistan’ın Güneyinin bağımsız devlet yada Irak’ın konfederal devlet olması gündemde. Bu durumda da Şengal, bağımsız Kürdistan Devleti’nin bir parçası olacaktır. Kürditan’da farklı dinler, mezhepler, lehçeler arasındaki ilişkileri düzenleme, organik bir iç düzenlemedir. Bu düzenlemenin ortaya çıkaracağı idari düzenlemeler kaçınılmazdır. Kürtlerin iradesine bağlı olarak gelişecektir. PKK’nın Şengal Bölgesi ile herhangi bir talep sahibi olması söz konusu olamaz. Eğer söz konusu olursa -ki bugün söz konusu-, Şengal’e Kürdistan’dan bağımsız olarak “kanton” önermesi yapmaktadır. PKK’nın bu tutumu, düşmanın politikasının bir parçasıdır. İşgalci ve hegemonyacı bir tutumdur. Amed, 15 Eylül 2014 Yükleniyor...
|