SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() ‘Altın kafes içerisindeki aç kuşlarız’Dün MÜSİAD Diyarbakır İl Başkan Yardımcısı avukat Cevdet Nasıranlı, Doğu ve Güneydoğu’daki işsizlik probleminin bölgenin dokunulmamış maden rezervleriyle çözülebileceğini söylemişti. Son 20 yıldan bu yana bende çok sayıda siyasetçiye aynı soruyu sormuştum. Halkın oyları seçilenlerin öncelikle kendi bölgelerine hakim olmaları noktasında bir inanca sahip olduğum için maden ve minareler konusunda sürekli sorular soruyordum. Çocukluğumuzdan bu yana büyüklerimiz bu bölgenin aslında çok zengin olduğunu dile getiriyordu ki bende bu konularda biraz hassastım. Kendi arkadaş çevremdeki insanlara da bölge halkı olarak aslında ‘Altın kafes içerisindeki aç kuşlarız’ benzetmesini yaparak fikirlerimi beyan ediyordum. Zira Arap dünyasının sadece petrol rezervleri ile ne denli zengin oldukları aşikardır Bunda bir müddet önce yabancı uyruklu vatandaşların özellikle Bismil, Bismil-Batman arası Sinanlı köyü bölgelerinde büyük miktarlarda toprak alımları yaptıklarını da duymuşluğum vardı. Kafamdaki soru şu idi: ’Yabancılar neden bölgemizde bu denli yüksek miktarlarda toprak alımı gerçekleştiriyorlar?’ Aslında cevabını da tahmin ediyordum demekten öte biliyor ve inanıyordum: ‘Yer altı zenginlikleri ve su rezervleriydi’. İnancım beni bir kez daha destekledi ve MÜSİAD gibi saygın bir örgütlü dernek te dün yaptığı açıklamalar ile beni doğruladı. Gazetemizin birinci sayfasında yer alan kocaman manşet haberin fotoğraf ise 106 yıl öncesinden yabancı mühendislerin katılımı ile Petrol rezervlerinin en zengin olduğu bölgelerin haritalarını çıkartmaları, bu harita içinde, Diyarbakır başta olmak üzere Bismil, Hazro, Dicle gibi yerlerin adlarının geçmesi düşüncelerimi ve tezlerimi doğruladı. Bir müddet önce Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Süleyman Hamzaoğulları ile bir basın toplantısında bu konuyu görüşmüş, hatta soru olarak yöneltmiştim: ‘Bölgedeki yer altı madenleri neden kullanılmıyor’ diye. Bana vermiş olduğu cevap, ‘Haberim yok’ olmuştu. Gazeteci arkadaşlarımdan bazıları da sorumun üzerine beni ‘Hayalcilik’ ile suçlamıştı. Aslında öngörü ve analiz yeteneklerinin sonucu inancımken ‘hayalci’ olarak beni nitelendiren meslektaşlarıma aslında Hayalcilikten uzak Realist bir yaklaşım sergilediğimin de bir kanıtıdır bu haber. Genel olarak insanlar inandıkları kadar vardırlar, düşündükleri kadar yaratıcıdırlar ve hissettikleri kadar cesurdurlar. Hazırcılığın önümüze yorulmadığı bir atmosferde balık tutmak yerine balık verilmesi fikri toplumun bir çok kesimi tarafından kanıksanmışken, düşünce gücünü göz ardı etmemek gerekir diye düşünüyorum. Toplum olarak Düşünen ve çabalayan bir ivme kazanmak, üzerinde oturduğumuz coğrafyanın ne denli değerli olduğunu kavramak temennimle. Saygılarımla besenk@hotmail.com Yükleniyor...
|