Bugün: 23 Ağustos 2025 Cumartesi
Anasayfam Yap Favorilere Ekle Künye
Yeni Üyelik Üye Girişi
  • Ana Sayfa
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Seri İlanlar
  • Firma Rehberi
  • Tüm Yazarlar
  • İletişim
  • SON DAKİKA
    Çermik’te Melike Belkıs Şenliği Coşkuyla…
    Çermikliler Büyük Konserde Buluşuyor
    Atik ve Yavuz Ailelerinin Düğünü…
    Çermik’te İstişare Toplantısı ve İnceleme…

    KOŞUYOULU KATLİAMININ GİZLENEN YÜZÜ

    04 Eylül 2012, 21:43
    12
    14
    16
    18
       Dün 1 Eylül Dünya Barış Günüydü. Toplumun çok farklı kesim ve katmanları toplumsal barışın hakim kılınması için çeşitli basın toplantıları ve etkinlikler gerçekleştirdiler. Kardeşkanının durması 80 milyon insanın en büyük arzusudur. Ancak bu toplumun siyasi kanaat önderlerinin açıklamalarına, eylemlerine ve söylemlerine bakıldığında barışın  kanatları kırık ve yaralı duruyor.

                Başbakan Erdoğan’ın BDP’ye tüm müzakere kapılarının kapatması ayrıca yanan barış meşalelerin sönmesine de neden olmuştur. BDP Lideri Demirtaş’ın adeta PKK adına meydan okuyarak 400 km’lik alanın PKK hakimiyetinin altında olduğunu söylemesi, ardından askerin o alanda bayrak asması da ufukta görünen umutları öldürmüştür. Sertleşen tarafların acısını toplum olarak çekmeye ve çocuklarımız için acı gözyaşı dökmeye yine mahkum olacağız duygusu yüreğimi daha da yaralıyor.

                Bütün bu siyasi sertleşme ve kavgalara rağmen yine de aklı selimin galip gelmesi ve herkesin sukunet içinde düşünmesi lazımdır. Bu tavır, kibir, varlığını hissettirme ve aptalca gurur uğruna koca bir ülkeyi ve koca bir halkı felakete görtürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Toplumun da tavuk gibi sessiz kalmaması ve siyasi aktörlere karşı tavır alması gerekir. Aksi halde daha önce BDP’nin ajansında olan, eski lider Ahmet Türk tarafından da dile getirilen BM’nin müdahelesi konusu gündeme geleceğini de hesaba katmak lazım.

                PKK’ye gelince; PKK dese ki “Allah birdir” inanırım o da kendim Allah’ın varlığına ve birliğine inandığım için inanırım. Onun dışında PKK’nin hiçbir sözüne itibar etmem ve asla inanmam. Bir önceki makalemi okuyan okuyucularım hatırlayacaklardır. PKK tarafından Diyarbakır Koşuyolu semtinde gerçekleştiren  bombalı katliamı ele alacağımı söylemiştim. Çünkü o katliamı da önce PKK inkar etti ve hatta derin devlet süsünü vermeye çalıştı. Tıpkı Final Dershanesinde de vermek istediği  gibi.

                Ancak devlet PKK’nin yaptığını ispatlayınca yine çamura yattılar ve bu sefer her zaman pis işlerini havale ettikleri TAK’ın yaptığını söylediler. Aklı başında olan ve bu süreci takip eden herkes bilir ki TAK denilen örgüt PKK’nın emir ve talimatları olmadan hiçbir halt yapamaz. Yapmaya kalkanları PKK onları haşat eder. Dolaysıyla toplumun lanetleyeceği olayları yapınca hemen devreye TAK’ı sokuyorlar ama artık TAK yalanıda yama tutmuyor.

                Bu yamanın ne Kürtler ve nede Türkler tarafından tutulmadığını gören PKK kaybettiği toplumsal tabanını tekrar elde etmek için çeşitli yöntemlere başvuruyor. Bunlardan biri çarpışarak toplumu korkutmak “bak yapabiliriz” demek için güç gösterisinde bulunmak ve bir taraftanda Kürt halkınada şirin görünmeye çalışarak sempati kazanmak.

    Fakat sevelim-sevmeyelim, beğenelim- beğenmeyelim, teknolojinin gücü ve olanakları ile birlikte cuntacı, işkenceci, gözaltında kaybedici emniyetin yerine daha fazla fedakar ve karanlıkların ortaya çıkması için 24 saat çalışan emniyet görevlilerin sayesinde artık hiçbir olay karanlıkta kalmıyor.  

    Eğer OHAL dönemi olsaydı, Kontur-gerillanın, JİTEM’in işkenceci polislerin döneminde bu olay yaşansaydı, katliam karanlıkta kalmaya mahkum olacaktı.

    Emniyet camiasının tamamının değiştiğini söyleyemeyiz ama gösterilen fedakarlığıda görmezlikten gelemeyiz.

    Öyle olmasaydı Gazi Antep katlimaı 48 içinde çözülürmüydü?

    Hani önce KCK olayı kınayıp biz yapmadık dediler ya, sonra katliamı yapan kişinin KCK Konsey Başkanı Murat Karayılan’ın eski koruması çıkınca, artık biz yapmadık demiyorlar.

    Her bir sanığın 3-5 Avukatı vardır. Basın açıklaması yapma ve itiraz etme hakları vardır. –Ki şimdiye kadar çok da yapmışlardır.

    Ama şimdiye kadar hiçbir sanık Avukatı bu katliamı bu şahıslar yapmamıştır diye bir açıklamaları olmamıştır. Devlet onların yaptığını ıspat etti, onlarda yapmadıklarını ıspat etsinler. Ama edemezler. Çünkü Gazi Antep’i unutturmak için Uludere’ye sarılıyorlar. Elbette ki Uludere’de yaşanan bir katliam ve bir insanlık suçudur. Failleri ortaya çıkarmak devletin namus borcudur. Ancak Uludere kadar Antep’de yaşananda bir katliam ve işlenen bir insanlık suçudur. Unutturmaya kalkmak, kendini temize çıkarmak ahlaki değildir.

    Nasıl ki biz Uludere için devletten özür bekliyorsak Antep içinde PKK’ninde özür dilemesi gerekir.

    Gerek Koşyolu’nda yapılan katliam ve gerekse Çınar civarında yakalanan bomba yüklü aracın hikayesini bilgilerine çok güvendiğim, her zaman bilgilerini ıspatylayabilecek durumda olan bir dostumdan dinleyince dehşete kapıldım. Emniyet’e  bomba yüklü bir aracın ihbarı gidiyor ancak ne aracın plakası, ne şahsılar hakkında herhangi bir bilgi ve nede en ufak bir emare yok. Eğer yakalanmazsada o bombalar bölgenin herhangi bir yerinde patlayabilir ve belki yüzlerce masum insanın ölümüne sebep olabilir.

    Emniyet alarma geçiyor, izinleri kaldırıyor ve aracın yakalanması için seferber oluyor. Bütün gücünü kullanarak o bomba yüklü aracı Çınar ilçesine yakın yerde 24 saat içinde yakalıyor. Düşünün eğer araç yakalanmazsa kim bilir daha kaç masum insan ölecekti. Bombalama eylemini engelleyip hayatları kurtaran herkesi ayrı ayrı kutluyorum. Şimdi Koşuyolu olayına gelelim. Bildiğiniz gibi 12 Eylül 2006 tarihinde Koşuyolu parkın girişinde patlayan bomba sonucunda 7’si çocuk olmak üzere 10 kişi öldü. 67 kişi yaralandı.

    Ben olayı Antalya’da iken duydum ve duyar duymaz ne yalan söyleyeyim kendime ‘kesin bu derin devletin işidir’ dedim. –Ki PKK’de önce olaya derin devlet süsünü vermişti. Aradan 3 yıl geçtikten sonra katliamı gerçekleştirenin, 4 yıl boyunca dağda bomba eğitimi alan bir PKK’li olduğu ortaya çıktı. Bütün bombalama eylemlerinde hedefin polis ve asker olduğu biliniyor.

    Sanık önce bombayı termosun içine koyuyor. Parkın kapısının önünde bırakıyor ve kendisi parkın karşısındaki caddede bekliyor. Caddeden otobüs geçiyor ve sanık biranda termosun kaybolduğunu farkediyor. Oradan aile geçiyor. Geçen ailenin çocuklarından biri termosu boş ve sahipsiz olduğunu sanıp alıp götürüyor. Bombacı, termoslu bombanın ele geçmemesi için uzaktan kumandayla patlatıyor.

    Zaten ifadesinden de  “bombanın ele geçmemesi için patlattım” diyor. Sonra savcı onu mahalleye tatbikat amacıyla götürürkende “benim mahallem biran önce gidelim, tanıyan olur” diyor.

    Bu şahıs yakalandıktan sonra asıl şahsın acımasız, sadist, kandan, revandan ve acıdan sonsuz haz alan kişiliği ortaya çıkıyor. Bu kişiliğe hiçbir literatür ve hiçbir lugat ne isim, ne sıfat ve ne de tanım koyabilir. Kuşların ve balıkların bombayla öldürülmesinden zevk alan bu şahsın video görüntülerini izleyince inanın dehşete kapıldım. Gül’e bomba atarken balıklar havada paramparça oluyor. Kahkalar  eşliğinde arkadaşına “ben bu sesi bir yerden tanıyorum” diyor.

    “Bu ses” ve “bu çırpınma” dan kastettiği şey ne biliyor musunuz?

    Koşuyolu’nda hunharca katlettiği çocukların, anaların, babaların ve masum insanların can çekişen sesleri ve  çırpnışlarıdır. Tarihte birçok hunhar, gaddar, acımasız ve katil hakkında çok şey okudum ama inanın ilk kez böyle bir kansevici ve acımasız insanla karşılaştım.

    Bununlar birlikte elde edilen yan delillerden biride söz konusu sanığın bir homoseksüel olduğuna dair görnütülerle ispatlanmasıdır. Buda mahkeme de delil oluyor.  

    Eğer Kürt halkının temel hak ve özgürlükler talebinin karşılanması böylesi bir kişilik sayesinde karşılanacaksa, intihar ederim daha iyi.
    YORUM YAZ, SEN DE GÖRÜŞÜNÜ BİLDİR
  • Yükleniyor...
    Yorumlar (1) Tıklayarak Yorumları Okuyabilirsiniz
    Yorumlar yüklenirken lütfen bekleyiniz...
    YAZARLAR Tümü
    YILMAZ ACU BİR İNSANLIK ABİDESİNE VEDA: MERHUM FERİT BORA
    Yahya ERİKLİ 7. CÜZDEN MESAJLAR..
    MEHMET ÇET Yeni yılınız ( 2024 ) Kutlu Olsun
    ibrahim GÜÇLÜ Hikûmeta Kurdistanê divê baş bizane ku îro dereng e û lê sibê derengtir dibe…
    Abdülkadir Nur GÖRDÜK DEPREM VE MUHASEBE
    GAZETE MANŞETLERİ
    SON DAKİKA
  • Çermik’te Melike Belkıs Şenliği Coşkuyla
  • Çermikliler Büyük Konserde Buluşuyor
  • Atik ve Yavuz Ailelerinin Düğünü Görkemli
  • Çermik’te İstişare Toplantısı ve İnceleme
  • Dicle Üniversitesi’nden Çermik
  • Diyarbakır’da yaz tatiline spor desteği
  • SİİRT VALİSİ'NDEN SİİRT VAKFINA ZİYARET
  • Sağlık-Sen’den Kamu İşverenine Tepki:
  • FOTO GALERİ Tümü

    • RASTGELE RESİMLER

    • Manzara Resimleri

    • Komik Resimler
    ÖZEL HABER
  • Çermikliler Büyük Konserde Buluşuyor
  • Atik ve Yavuz Ailelerinin Düğünü Görkemli Bir Şölene
  • Ergani’de Unutulmaz Nişan Töreni: Uzan ve Eryiğit Aileleri Bir
  • Başkan Erdem 'den İsrail’e Sert Tepki: “İnsanlık Suçu
  • Parklara ayaklı çöp kovaları montajlanıyor
  • 15 Temmuz şehidinin eşi: "Onun eşi olduğum için çok gururluyum"
  • Eşbaşkanlardan Katılımcı Bütçe Paydaş ziyaretleri
  • Eşbaşkanlardan Temizlik Müdürlüğü emekçisine teşekkür
  • Çermik Belediye Başkanı Şehmus Karamehmetoğlu: “Aşure,
  • Çüngüş Belediye Başkanı Ali Suat Akmeşe: “Bu Gün, Hem
  • HAVA DURUMU
    VİDEO GALERİ Tümü

    • Davos'un Arka Planı

    • Günün en çok izlenen komik video

    • Recep Tayyip Erdogan One minute!
    NAMAZ VAKİTLERİ
    SÜPER LİG
    ARŞİV
    Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Künye | İletişim | Sitene Ekle | Reklam| RSS 2.0 2025 © Diyarbakır Haber Merkezi Tüm Hakları Saklıdır !

    Yazılım: Haber-Sistemi