SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() SENSİZLİK ESİYOR YÜREĞİMDE/ GİZEM KAYAHAN
“Küçüldük zamanla, kaybolduk, yok olduk kapkara bir sonda… Yitip gittik.
Ne çok hata yaptık değil mi, ne çok şeyi göremedik sadece tek bir doğrultuya baktığımızdan, ne kadar çok fırsatı kaçırdık ellerimizden…
Yaşam denen hediye bize yalnız bir kez bahşedilmişken, bir daha asla sahip olamayacağımız şeyleri kaybettik…
Hiçbir şey yok şimdi ellerimde. Sadece yokluğun eşlik ediyor bana geçmek bilmeyen günlerde.
Terk edilmiş bir kasaba gibiyim; ıssız, sessiz, soğuk.
Güneş bile bir başka doğuyor artık bana.
Sokaklarımda yalnız, kurumuş yapraklar, sahipsiz gölgeler…
Rüzgarla bir o yana bir bu yana savruluyorlar.
Sensizlik esiyor Katty…
Sensizlik esiyor” diyor Türkiye’nin en genç yazarı olan Gizem Kayahan “Sensizlik Esiyor Yüreğimde” adlı ikinci romanından.
Ben küçükken genelde yazarları hep öyle kelli-felli, sakallı, yaşlı, kalın gözlüklü, assortik-sosyetik ve çok kitap okuyan olarak bilirdim. Ancak aradan yıllar geçtikten ve henüz 17 yaşındayken kitap yazan Türkiye’nin en genç yazarı olan sevgili Gizem Kayahan’la tanıştıktan sonra yanlış bildiğimi anladım.
Sevgili Gizem’in ilk romanı olan “Denizin Külleri” kitabını okurken gerçekten onur duymuştum.
Çünkü son derece akıcı, etkileyici, merak uyandırıcı ve dolu bir romandı Denizin Külleri. O zaman yine sevgili Gizem sağ olsun bana kitabını imzalayarak göndermişti.
O günden bugüne değin Gizem Kayahan neler yaptı diye sorarsanız, hemen söyleyeyim; Siyaset Bilimi ve Uluslar arası İlişkiler Bölümünü kazandı ve şuan okuyor. İkinci romanı olan “Sensizlik Esiyor Yüreğimde” adlı romanını yazdı. Ve her zamanki gibi nezaket gösterip yakışıklı imzasıyla bana kitabını gönderdi.
Gizem’in 10 parmağında on marifet var desem abartılı olmaz. Çünkü bununla birlikte Konservatuarı da okumuş. Gitar ve Piyano çalmayı öğrenmiş. Lisedeyken solistlik yapmış, dalgıç olmuş. Ama bütün bu marifetlerine rağmen o hayatını yazarlık üzerinde şekillendirmek ve sürdürmek istiyor.
Sevgili Gizem Kayahan’la nasıl tanıştığımı hatırlamıyorum ve şimdiye kadar da yüz yüze de görüşmüş değilim ama ülkenin neresinde olursa olsun böylesi yetenekli, yeteneğini ülkesi ve halkı için seferber eden biriyle gurur duymamak mümkün değildir. Ülkemizin Gizem ve Gizem gibilerine çok ihtiyaç duyduğunu da belirtmek istiyorum.
Son romanımı Gizem’e göndermiştim ancak yoğunluğundan dolayı okuyamadığı için yerine annesi okumuştu. Gizem’in çok ince ve hanımefendi bir annesi var. Bir gün annesiyle telefonla konuşurken, önce kitapla ilgili imla ve editör çalışması hakkında fikrini beyan ettikten sonra “Cüneyt bey ben şimdiye kadar sizin bölgede böylesi acıların yaşandığını bilmiyordum. Gerçekten çok üzüldüm. Keşke olmasaydı” demişti. Üzüntüsü konuşmasına da yansımıştı.
Dolaysıyla Doğu halkına sempatiyle bakan, kendini onların yerine koyarak acıyı hissetmeye çalışan ve empati yapan bir ailesi var Gizem’in. Belki de en çok ihtiyaç duyduğumuz ama bir türlü başaramadığımız şeyi başarmıştır Gizem ve ailesi.
İkisini de kutluyorum…
270 sayfalık romanın tamamını otobüste, Kızılay ve Keçiören arasında mekik dokurken okudum ve bitirdim.
Filmlere ve dizilere bile konu olabilecek aksiyonlu olan romanın konuları son derece uzmanlıkla seçilmiş ve konular hakkında çok araştırma yapılmıştır. Daha çok yabancı kültürünü sofralarımıza getiren, o kültürle bizi tanıştıran ve farklılıklarımızı ortaya koyan romanın bana gelen en ilginç tarafı, celladın kurbanına aşık olmasıydı.
İnsanlık tarihine damgasını vuran ve insanlığın belki de olmazsa olmazı öğelerden biri olan aşkın bir kez daha sınır, yasa, etnik, din ve hiçbir kuralını tanımadığını ortaya sermektedir roman ve romanın en genç yazarı Gizem Kayahan.
Gizem’in ilk romanı olan Denizin Külleri’de yabancı kültürünü bize tanıtmıştı. Belli ki sevgili Gizem Doğu ile Batı’nın buluşmasında bir mihenk taşı olmak istiyor. Bu isteği son derece uygar, yerinde ve olması gereken bir istektir.
Her roman eleştiriye açık olduğu gibi bu romanda eleştiriye açık ve eleştirilecek tarafı vardır. Ancak ben eleştirecek olsam sadece şunu söylerim. Roman’da doğanın veya coğrafyanın insan üzerinde yarattığı yaşamsal etkilerine yeterince yer verilmediğini söyleyebilirim.
Bu güzel ve verimli çalışmasından ötürü sevgili Gizem Kayahan’ı bir kez daha tüm içtenliğimle tebrike eder ve çalışmalarından üstün başarılar dilerim.
Yolun ve bahtın açık olsun sevgili Gizem…
Yükleniyor...
|