SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() 28 ŞUBAT SAVCISI GAZETECİ ALPHAN’IN MAĞDURİYETİNİ KABUL ETTİ
Nisan 2012 tarihinde Avukatı Mehmet Tahir Eminoğlu’yla birlikte Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak CMK’nın 250’nci maddesi uyarınca fişlenmesinden dolayı davaya müdahil olma talebinde bulunan Gazeteci-Yazar Cüneyt Alphan’ın mağduriyeti kabul edildi.
28 Şubat davasının ilk müdahil gazetecisi olan Cüneyt Alphan; şüphelilerin eylemleri sebebiyle, insan hakları, Anayasa ve kanunlara aykırı olarak, gerçeğe aykırı bilgi ve belgelerle fişlendiğini, fişlenme nedeniyle iş hayatına atılamadığını, resmi kurum ve kuruluşlara yapmış olduğu tüm başvurularının olumsuz sonuçlandığı belirtmişti.
Alphan; bu fişlemeden ötürü hayatının alt-üst olduğunu illeri sürmüş ve 28 Şubat süreci olarak tarihe kara bir leke olarak geçen darbe sürecinin failleri ve müsebbipleri hakkında şikayetinin sunulması, yapılan hazırlık soruşturmasına veya davaya katılmasına karar verilmesini talep etmişti.
Cüneyt Alphan’ın mağduriyetini ve talebini kabul eden 28 Şubat Savcısı, 28 Şubat iddianamesinde Cüneyt Alphan’la ilgili özetle şunları yazmaktadır.
“156–Müşteki Cüneyt ALPHAN vekili aracılığı ile verdiği 04/05/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;
Gazetecilik yaptığı dönemde Diyarbakır'da yerel yayın yapan Can Tv de 23/08/1996 tarihinde “Güneydoğu sorunu” adı altında canlı olarak yayınlanan programı sırasında televizyon stüdyosunun polis baskınına uğrayarak konukları ile birlikte gözaltına alındığını, haklarında terör örgütü propagandası yapmak suçundan kamu davası açıldığını;
Asılsız suçlama neticesinde ilgili mahkemece yargılanarak suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle oy birliği ile beraatlerine karar verildiğini, ancak bu beraat kararının dikkate alınmaksızın abisinin Sağlık Bakanlığına özürlü kadrosu için başvuruda bulunması nedeniyle yanlışlıkla gelen belgede fişlendiğinin ortaya çıktığını;
Fişlenmenin gizli yapıldığı ve hangi kurum ve kuruluşlara gönderildiğinin açıkça bilinmediğini bu nedenle zararı önleyemediğini ve ailesi ile birlikte büyük mağduriyet yaşadığını, 28 Şubat darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (108. klasör, sayfa 216-217)” denilmektedir. Sadece kendisi değil, kendisinden dolayı ağabeyleri ve kardeşlerinin de işe girmeleri ‘siyasi ve ideolojik olarak işe girmeleri sakıncalı’ görüldüğünü, yıllar sonra fişlendiğini ve bu yüzden TBMM’ye alınmadığını belirten Alphan; “Ankara 16. İdare Mahkemesinde dava açtım ancak davanın reddi yönünde karar çıkması nedeniyle Danıştay’a temyiz başvurusunda bulundum. Danıştay 10’uncu dairede karar çıktı ancak henüz gerekçeli karar yazılmadığı için kazanıp kazanmadığımı bilmiyorum. Adalete ve hukuka her zaman güvendim. Evim askerlerce yakılırken bile bu inancımı yitirmedim. Birçok iş başvurularım sonuçsuz kaldı. Sınavları kazanmama rağmen alınmadım.
En son Türkiye Büyük Millet Meclisin de Fahri Basın Danışmanlığı yaparken, TBMM Basın Bürosuna başvuru yaptım, on beş gün sonra işe alınacağım söylendi ancak alınmadım.”dedi.
Alphan’dan Başbakan ve TBMM Başkanına çağrı!
Refah-yol hükümeti döneminde yapılan 28 Şubat darbesinde Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanın da mağdur olduğunu, 28 Şubat darbecilerinden hesap sorulmasının Türkiye tarihinde önemli bir sayfa olduğunu belirten Alphan şunları söyledi.
“Bu mağduriyeti yaşayan Sayın Başbakan’dan mağduriyetimin giderilmesini ve herhangi bir devlet kurumuna yerleştirilmem konusunda yardım talep ediyorum. Gerek Ankara 16.İdare Mahkemesi ve gerekse bugün 28 Şubat Savcısının da iddianamesinde fişlenmeden ötürü mağdur olduğumu kabul etmiştir. Öyle inanıyorum ki Danıştay’dan çıkan karar da mağdur olduğuma hüküm etmiştir.
TBMM çatısı altında bu fişlemeden ötürü bana karşı açıkça ayrımcılık yapıldı ve alınacağım söylenmesine, tüm başvuru işlemlerim tamamlanmasına rağmen alınmadım. Dolaysıyla Sayın Meclis Başkanımız Cemil Çiçek’ten de yardım bekliyorum.”dedi.
Cüneyt Alphan; “Gazetecilik ve televizyonculuk hayatım boyunca savaşa ve şiddete karşı çıktım. Hiçbir zaman şiddeti ve terörü öven bir tek kelime dahi yazmadım ve televizyon programında da kullanmadım. Aynı şekilde yazdığım 5 kitap, yüzlerce makale ve binlerce haberde de daima, birliği, beraberliği ve kardeşçe yaşamayı savundum. Ancak bunun bedeli bana çok ağır oldu. Yaşadığım ekonomik nedenlerden ötürü yuvam paramparça oldu.
Ne gariptir ki, bu ülkede kardeşliği ve birliği savunanlar ya deli ya da vatan haini ilan edilirken, savaşı ve şiddeti savunanlarda kahraman ilan ediliyor.
10 yıl sonra fişlendiğimi öğrenir öğrenmez hiç zaman geçirmeden Cumhurbaşkanlık, Başbakanlık, içişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, TBMM Başkanlığı, TBMM İnsan Hakları Komisyon Başkanlığı, Adalet Bakanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığı’na birer dilekçeyle başvurdum.
İdari yönden haksızlığa uğradığımı, Diyarbakır Valiliği İnsan Hakları Kurulu Başkanlığının kararıyla ispatlamama rağmen yine mağduriyetim giderilmedi. Diyarbakır Valiliği İnsan Hakları Kurulu Komisyonu, benim için 30.09.2005 tarihinde toplandı.”dedi.
Alphan; Sayın başbakan tarafından mağduriyetinin giderilmesi halinde, yürüyen barış sürecine de olumlu bir katkı yapacağı kanaatini de taşıdığını söyledi.
Yükleniyor...
|