SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() AFFETMEKGeçen Cuma bizim bakkal amcayla Cumaya gittik. Bakkal amca deyip geçmeyin. Çağın çınarı, hayatın anlamı ve yaşamın özüdür benim bakkal amcam. Hayatında varlıktan çok yokluğu yaşamış, benim gibi hayatın dibini görmüş, yıkıla yıkıla, düşe düşe, kalka kalka geçmişini tecrübe ve deneyimlerle süslemiş ve sarsılmaz Allah inancıyla pekiştirmiştir. Mahallede en sadık ve tek dostumdur bakkal amca… Umutsuzluğa kapıldığında kızar “ohoooo Cüneyt abi, oksoruktan teyyare, selam söyle o yare, bu adamdan bir şey çıkmaz” der. Dinlemeyi kendine çok lüks sayan, sabahın ezan vaktinde dükkanını açan bakkal amca, raflarda sigara olmadığı zaman canı sıkılır, sigara soran müşteriye karşı mahcup ve utangaç bir eda takınır. Bu durumda “ah Cüneyt abi, ucu ucuna yaşıyoruz. Bir gün param olsada rafları sigaralarla doldurabilsem ama göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar be abi.”der. Bakkal amca kendinden 30 yaş küçük insanlara da abi der. Çocuklara bile abi der. “Abi buyur, hemen abi, geldim abi, tamam abi, başım üstüne abi….” Diye devam eder. Bu kış ikimizinde işi kesat, bende öğrenci onda müşteri yok. Bir sabah çok kızdı “yahu elin eşeğini türkü çağıra çağıra arıyor adam. Adam İngilizce için çocuğunu dershaneye gönderir, onca para verir gözüne gelmez, kapı önünde ders veren Cüneyt hocayı görmezden gelir” deyince gülmekten yere yığılmıştım. ‘Yahu bakkal amca boşver Allah büyük. Belki de Kürt olduğum, gazeteci olduğum ve yalnız yaşadığım için insanlar güven kaygısı duyuyor’dememe üzülen bakkal amca, insanların bana “Yahu Cüneyt kardeş bu PKK’liler niye çocuklarımızı öldürüyor, bu Kürt aydınları neden ses çıkarmıyor?”sorularına karşı duyduğum mahcubiyetin aynısını duydu bakkal amca. “Yok be abi ne alakası var... Buradakiler zaten az okumuş, lay lom havasında. Dershaneye gideyim kız arkadaş bulayım, yağız delikanlı bulayım derdinde. Öyle bir şey yok üstüne alınma. O tür şeyleride düşünme”dedi. Neyse camide yan yana saf tuttuk. Cami imamının seçtiği konu çok mükemmel ve günümüzün en çok ihtiyaç duyduğu duyguydu. Yani affetmekti. İmamın sesindeki samimiyetine, içtenliğine ve duyusallığına çok hayran kaldım. Affetmeyi anlatırken çok ustaca cümleler kurması, isim vermeden PKK’yi, ölümleri, acıları ve yaşananları canlandırarak bizlere sunma şeklide tek kelimeyle harikaydı. Hayatımda çok imamı, mollayı, şeyhi ve din alimini dinledim. Ama herkesten kolay kolay etkilenmiyorum. Mesela televizyonlarda, Yaşar Nuri Öztürk’ün ilmine diyeceğim bir şey yok ama zerre kadar etkilenmem. Zekeriye Beyazı dinlerken o kadar sinirlenirim ki onu Fiskaya’dan aşağı atasım gelir. Cübbeli Hoca’dan hiç mi hiç etkilenmem. Nihat Hatipoğlu’nun hitabeti çok akıcı olmasına rağmen nedense ondanda etkilenmem. Kanal 7’de program sunan Ömer Dögeloğlu’ndan etkilenir, içtenliğine inanırım. Anlattıklarının kendi hayatında tatbik ettiğine inanıyorum ve bana o güveni veriyor. Şahsen hayatımda hiçbir insan oğluna neden namaz kılmıyorsun demem, diyemem ve deme hakkınıda kendimde görmüyorum. Çünkü namaz konusunda çok tembelim. Deli dolu, kendime ait kronik kuralları olmayan biriyim. O cumadan bu cumaya kadar cami imamının dediklerini düşündüm. Evet gerçekten bizler birbirimizi affetmeyi, birbirimize karşı duyduğumuz, kin, nefret ve intikam duygularını kum torbası gibi sırtımızdan atmalıyız. Türkü, Kürdü, Alevisi, vs bu ülkede yaşayan bütün 80 milyon insanın birbirini affetmesi, birbirine kucak açması, kardeşliğini pekiştirmesi ve bütün dünyaya tek vucut olduğunu göstermesi gerekir. Evet affetmek duygusu çok zor bir duygudur. Hele hele asker, polis, militan, korucu ve bombalama eylemlerinde hayatını kaybedenlerin anneleri, babaları ve yakınları için affetmek hiçte kolay değildir. Zindanlarda hayatları çürüyenler, adaletsizlik, zulümle karşılaşanlar, fişlenerek yaşamı karartanlar ve her türlü işkenceyi görenler için affetmek kolay değildir. Doğu’sundan Batı’sına kadar yaşayan bütün inslar için affetmek kolay değildir. Ama zaten önemli zoru başarmak değil midir? Bizler ne zorluk ve acılarla bu Cumhuriyeti birlikte kurmadık mı? Çanakkale’de yan yana yatmadık mı? Rus harbinde omuz omuza olmadık mı? Bin yıldır birbirimizin acısını, sevincini paylaşmadık mı? Evet 10 asır ve bin yıldır beraber bunu yaptık ve başardık. Kanları birbirine karışmış, birbiri için kan, can vermiş, tasada, kıvançta bir olmuş, aynı Allah’a inanmış, aynı camide saf tutmuş ve aynı ellerini gökyüzüne açmış bu toplum bu zoru neden başarmasın? Kendimden örnek vereyim benim en gavur ve en inatçı tarafım küsüpte bir daha konuşamamaktır. Birine küstüğüm zaman asla kin taşımam, asla kötülük düşünmem, haksızlığa ve iftiraya uğramışsam Allah’a havale eder ve yoluma devam ederim. Ama içimden onunla konuşmakta gelmez. Lakin bu onu affetmediğim anlamına da gelmez. Küsmekte günah ve kötüdür onu da biliyorum. Son günlerde hükümetin çizdiği akılcı, toplumsal barışa dayalı flaş açıklamaları, tarafların sert tavırlarından vazgeçip yumuşak uslup kullanmaları, genel af tartışmaları ve bazı adımların atılması yarınlar adına bana güven veriyor. Başta Kürt sorununun çözümü için, Kürtlerin sorunu haline PKK’ye ve bütün siyasi suçlulara af çıkartılması yeni başlangıç olacağına ve 80 milyonun birbirini kucaklamasına vesile olacağına inanıyorum. Geçmişin bütün acılarına rağmen bizler kardeşiz ve kardeşliğimizi tüm dünyaya göstermek zorundayız. Ecnebilerin,emperyalist güçlerin oyuncağı olmamalıyız… Yükleniyor...
|