SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() AV VE AVCILIK SANATI (MİLLİ EĞİTİMDEN SEÇMELER)…"Çi hatibe serê vî welatî, ji hebûna zanayên bêpêwend û ji pêwendîdarên nezan hat."
"Bu memleketin başına ne geldiyse, bilgililerin ilgisiz, ilgililerin de bilgisiz olmasından geldi." Kâğıt üzerinde, mevzuatlarla veya yönetmeliklerle son dönemlerde kamu kurum ve kuruluşlarına yönelik yapılan düzenlemeler dışarıdan bakıldığında gerçekten de oh be dedirtiyor. Gelin görün ki uygulamada bunlar ne kadar yansıyor, ne kadar yansıtılıyor? İşte burası ‘MU AL LAK’ Birçok şeye olduğu gibi buna mutlaka bir şekilde örneklemek gerekiyor ki bende bunu yapacağım.
Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı son yıllarda eğitim müfredatı üzerinde köklü değişiklikler, güzel uygulamaları hayata geçirdiği. Bunların içinden birçoğunu da yönetmelikleri ve mevzuatları ile destekledi. Aman ha uyarısında bulundu. İllerdeki yöneticileri detaylı olarak bilgilendirdi ve hükümetin bu konularda ki hassasiyetlerinin altını kırmızı kalemle ve kalınca çizdi.
Gerçekte bunca mevzuat ve yönetmeliğe rağmen minik bir örnek vererek bu tezi de çürütelim: Bir kısım yayınevlerinin okul idarecileriyle birlikte, yardımcı kaynak kitap ve başarı değerlendirme sınavları adı altında eğitim camiası ve öğrencilerimiz üzerinden rant kapısı haline getirilen uygulamaları hayata geçirdiği görülüyor. Diyarbakır genelinde 90’a yakın okulda yılda 6 kez olmak üzere belli aralıklarla başarı değerlendirme sınavları yapılıyor. Ayrıca bazı okullarda örneğin Kayapınar Şehit Polis Mehmet Erçin İlköğretim Okulu’nda çoğu sınıflarda piyasa değerinin üzerinde yardımcı kaynak kitap aldırıldığı da aleni ortadadır. Geçen yıldan fark edildiği gibi bu uygulamaların bugüne kadar üzerine gidilmediğini görmek, maalesef eğitim camiasının üst düzey yetkililerince ve eğitim müfettişlerince mevzuata aykırı bu durumun desteklendiğini düşündürüyor.
Yönetmelikte İlkokul 3. Sınıflara kadar öğrenci başarısının notla değerlendirmesi mevzuat açısından mümkün olmadığı gibi mevzuatın ancak 6.7.8. sınıflar için belli koşullarla olabileceği açık ve aleni olarak belirtiliyor. 2.3.4.5. sınıfları da kapsayan başarı değerlendirme sınavlarının yapılması yasal dayanaktan yoksundur. Görünüşte öğrenci başarısının değerlendirilmesi kılıfı altında gerçekleştirilen ve bir kesimin ticari amaçlarına hizmet eden mevzuata aykırı bu durumun iptali ve sorumlular hakkında yasal işlem neden yapılmadı? Diye herkes bizlere soruyor, bizde yetkililere soruyoruz. Bir dizi okul yöneticisi ile bu konuyu derinlemesine irdeledim. Okul yöneticilerinin büyük bir bölümü ‘Okul aile birlikleri isterlerse bu yapılır’ gibi yanıtlar verdi. Yani okul aile birlikleri mevzuata aykırı hareket edebilecek güç ve kudrete sahip midir? Peki bu kudrete sahiplerse yönetmelikler ve mevzuatlar ne diye var?
Hırsızlığı, görevi kötüye kullanmayı ve halkın cebinden alnının teri olan rızıklarını söğüşlemenin yollarını bulma konusunda uzman olan bu sözde eğitim neferleri nasıl bu kadar rahat olabiliyorlar.
Geçtiğimiz günlerde İl Milli Eğitim Müdürümüz ile bu konu hakkında kısa bir sohbet ettik. Durumu kendilerine ilettik. ‘AMAN ALLAHIM’ bunu ilk kez duymuş olsa gerek ki hayretlerle karşıladı. Elimizde 2. Sınıfların da dâhil edildiği bu yasa dışı sınavların yapıldığı listeleri İl Milli eğitim müdürüne taktim ettik. Üzerinden ortalama 15 gün falan geçmiştir. Hala cevap bekliyoruz sanırım hala bekleyeceğiz. İşin ilginç ve bir o kadar da enteresan yanı yaklaşık olarak 10 yıl Diyarbakır’da görev yapan ve zoraki de olsa tayini çıkan İlkokullar teftiş kurulu başkanı Celalettin Aslan beyin de bu kumpası bir türlü görmek istememesidir. Celalettin Aslan beyefendi bu konulardan nasıl olurda haberdar olmaz? Nasıl olurda eğitim camiasında olmayan biz gazeteciler olaya bu kadar hakim olurken kurumun en tepesindeki şahsiyet olarak kendileri haberdar olmaz? Gibi bir düşünce bende hakim. Zira İl Milli Eğitim Müdürü Hadi Ağırbaş’ın şaşkınlıkla karşıladığı bu olay demek ki bir şekilde hasıraltı edilmiş.
slında şimdi “ayıklanmak” istenen bir çuval inciri berbat edenlerin yaptıkları gibidir benim yaptığım. Bir okul düşünün 3 Bin öğrencisi var, her öğrenciden temizlik malzemesi adı altında 45 lira toplanıyor, toplanan paranın miktarı totalde135 Bin lira yapıyor. Okulun yüzölçümüne bakıyorsunuz en kaliteli deterjanla maksimum 15-20 bin lira masraf götürüyor. Peki toplanan 135 Bin lira ve bu paralar tamamen okul yönetimi tarafından öğretmenle toplatılıyor. Üstelik makbuz, bağış fişi veya herhangi bir belge vermeden.
Şimdi en çok merak ettiğim konu şu: Bir çok insan ve bir çok yerde bu yazı paylaşılacak, paylaşım sonrasında hangi yetkili beni, şahsımı arayarak bu hangi okul? Dile soracak İşte merak etitğim en önemli hususların başında bu geliyor. Zira bir çok kez ilgisizlik ile karşılaştık.
Son sözümü iki dilde yapayım da belki ilgililer birazcık ta olsa ilgilenir:
"Me fermana tenzîmatê ragihand, çênebû. Me meşrûtiyet ragihand, çênebû. Me komar ragihand dîsa çênebû. Yawo edî em hinek jî cidîbûnîyê ragihîn in..."
“Tanzimat ilan ettik olmadı. Meşrutiyet ilan ettik olmadı. Cumhuriyet ilan ettik olmadı. Yahu biraz da ciddiyet ilan etsek...”
Yükleniyor...
|