SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() AYDIN/MÜNEVVER KİM ACABA?İnsanlık tarihi boyunca farklı kategorilerde yer alan kimseler olmuştur. Zalim/Cabir, riyakar/ münafık, yalancı/müfteri; sadık/mert, cümert/Salih, mümin/münevver. Bu günlerde bir açıdan, münevver anlamına yakın bir anlam içeren ‘aydın’ kavramı daha çok olumlu bir vasıf olarak kullanılıyor. Keşke münevver kavramını da konuşma dilimizde muhafaza etseydik çünkü bu kelimede nur var, iman var, feraset(İhaz etme yeteneği) var. Peki aydın kimdir? Vasıfları nedir? Öncelikle okuyan yazan, yakın tarihi bilen, toplumun kültür ve değerlerine yabancı olmayan, gerektiğinde yazılı ya da sözlü olarak düşüncesini dile getiren, toplum yapısıyla ilgili olup bitenleri değerlendirirken tarafsız bir yorumla katkı yapmayı beceren, geçmişi temiz, parası az toplunun tabanı ile tavanı arasın da bir halka görevini üstlenebilen kimsedir, şeklinde bir tanımlama yapılabilir kanaatimce. Mesela “akil insanlar” çoğu birer aydındır denilebilir, neden mi? 1-Temiz bir mesleği geçmişleri var, sahip oldukları işin hakkını veriyorlar. *Çünkü bir insanı etki alanı var ilgi alanı var, etki alanında başarılı olmayan bir kimse ilgi alanında pek değeri olmaz, kale alınmaz. 2-Kazandıklarını paylaşmayı bilmişler ki abartılı bir servete sahip kimseler değiller. *Kazanmasını paylaşmayı bilmeyen kimseler paranın esiri olurlar öyle ki fakirlerin duasını alamadıkları gibi o değer verdikleri paralar da bir gün onları yarı yolda bırakır. 3-Halkın sevgisini kahir ekseriyetle kazanmış, edep ve idrak sahibi kimselerdir. *Böyle bir değer parayla alınmaz, kazanımı için 20-30 yıl ister, sabır ve fedakarlık gerektirir. Dikkat ederseniz bu üç değer biri diğerinden pahallı, bu değerleri kazanabilmek için ilim lazım, amel lazım, sabır lazım. Yani bir insan, ha diye aydın/münevver olamaz, tersini iddia eden varsa söylesin ben bunu idrak ediyorum. Ancak ilginçtir, aydın kavramını dahi birileri herkese yakıştırmıyor. Ya birilerinin aydını olacaksınız, ya arkanızda bir medya gücü olacak y da kendiniz çok güçlü olacaksınız. Bakınız, ben Molla’yım(8 yıl Arapça tahsili gördüm), Eğitim Fakültesi mezunuyum, başarılı bir eğitimciyim, sivil toplumcuyum, ulusal düzeyde ve uluslar arası bir çok kongreye, seminer ve konferansa katılmış, müzakereci olarak katkı yapmışım. Bir çok mesleki kurs ve seminere katıldım, üç yılda üç yüz yazı kaleme aldım, yorum ve değerlendirmelerim halk tarafından önemsendiği halde hala ‘aydın’ olarak bir yerlere çağırılmadığım gibi, bu vasfı da kendime fazla görüyorum. Ayrıca aydın ile münevver arasında bir nüans var, münevver nikahsız ilişkiyi hoş görmez, ortama göre gönül hatır için alkol almaz, yorum yaklaşımlarında dinden lakayt kalamaz. Ama aydın bu durumları hoş görebilir. Toplum olarak; hayata emek veren, toplumun gizli kahramanı durumunda olan insanlarımıza sahip çıkmamız gerekir diye düşünüyorum. Bu münasebetle örgütlenme aşamasında olan Hüda-Par yöneticilerine kamuoyu nezdinde teşekkürlerimi sunuyorum. Partinin Yüksek İstişare Kurulunda yer almam için teklifte bulundular, ancak devlet memuru olmam böyle bir sorumluluğu üstlenmeme engel olduğu için olumlu cevap veremedim. Fakat hayata katkı veren, toplumun huzur ve zenginliği için çaba harcayan, maddi ve manevi değerleriyle birlikte yaşaması için emek sarf eden bir insanı fark etmeleri takdire değer doğrusu. Umut ediyorum ki en kısa zamanda memurlara da siyasi partilere üye olma imkanı verilir ve bilinçli, becerikli, vizyon sahibi kimi devlet memurları 25 yıl boyunca kendi kabuğuna çekilmektense bilgi ve tecrübelerini farklı farklı legal yöntemlerle halkın hizmetine sunarlar. İnsan bir kere dünyaya geliyor, kolay yetişmiyor. Dolayısıyla bir çok örgüt çatısı altında hayata katkı verme imkanını insanımıza vermeliyiz ki, rahat bir şekilde özgür düşüncesiyle oluşumlara rehberlik etsinler, aklını, tecrübelerini, kabiliyetlerini paylaşsınlar, toplum bu pahallı değerlerden faydalansın. Esas olan insanlığa yararlı olmak olmalı, hep beraber doğruyu en doğruyu yakalamaya çalışmalıyız. Onun dışında, ‘o yasak, bu yasak’ diyerek kabuğumuza çekilemeyiz. Bir zamanlar Kürtçe yasağı vardı, ben Kürtçe vaaz ediyordum, sevenlerim bana yasağı hatırlatıyordu, ben de diyordum ki, “o kadar önemli değil, o dediğiniz yasa bu gün var, yarın yok. çünkü anlamsız bir yasaktır.” Baksanıza bu gün hangi aşamaya gelindi. O gün konuşmak yasaktır diyerek konuşmasaydım daha mı iyi olurdu? Elbette ki hayır!...Anlayana…. Selam ve sevgilerimle.
Yükleniyor...
|