SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() Batman Valisine Kulak VerelimNAMIK DURUKAN PKK’nın eylemsizlik pozisyonu alması ile birlikte (Bu yönlü iddia bölgede birçok kesim tarafından seslendirildi) Doğu ve Güneydoğu ’da yüzyılların kanayan yarası adeta yeniden hortlayıp can almaya başladı; hem de katliam boyutunda. Kan davalarından söz ediyorum! Silahların susması tüm Türkiye’ye rahat bir nefes aldırmışken, anaların gözyaşları dinmişken, yerini umutlu bekleyişe bırakırken ve çözüm dili konuşulurken ilkel öfke ve kinin toprağa sahiplenme hırsı ile harekete geçmesi, deyim yerindeyse, ailelerin ocağına incir ağacı dikiyor. Arazide, köyde, şehirde ve sokakta öç alma mantığı bu kez ne yazık ki katliam derecesine varmış durumda. “Kurşun adres sormaz” özdeyişinde olduğu gibi hedef gözetilmeden ateş açılıyor ve bunun sonucunda kadın, çocuk demeden insanlar öldürülüyor. Son aylarda yaşananların örneğine ancak kuralsız savaşlarında rastlanır. Çünkü 10-15 insanın ölümü ile sonuçlanan aile çatışmalarına bu süreçte tanıklık ediyoruz. Öyle ki birkaç ay içinde arazi anlaşmazlığı, kan davası ve incir çekirdeğini doldurmayan nedenlerden kaynaklı kavgalar sonucunda 50’ye yakın kişi hayatını kaybetti. “Nasıl önleriz”i sesli tartışalım Elbette bu durum bölgede büyük tepki çekiyor, halkı huzursuz ediyor ve vicdanları yaralıyor. Burada kimin haklı kimin haksız olduğu meselesine girmeden yaşanan bu türden olayların nasıl önlenebileceğini tartışmamız gerekir. Devletin alacağı tedbirler, bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının yapacağı çalışmalar, kanaat önderlerinin katkıları ve özellikle bölgenin ileri gelen şahsiyetlerinin sonuca gitmede oynayacağı roller konusunu öne çıkarmak gerekir. Ek tedbirler alınmalı Özellikle bölgede aşiretler, kabileler ve aileler arsında çatışma nedeni olan sorunların tespit edilip ortadan kaldırılması birinci derecede devletin görevidir. Kavga ve çatışmaların en büyük nedeni olarak gösterilen toprak paylaşımı, köy arazisi, mera, otlak ya da buna benzer sorunların çözümüne yönelik acil çözüm projeleri ortaya konulmalı ve uygulamaya geçirilmeli. Elbette bu anlamda bazı çalışmalar vardır; ama çözüm sağlayıp sağlamadığı tartışmalıdır. Kanı durduracak tek güç Can alan bu sorunun giderilmesinde sivil toplum örgütleri, kanaat önderlerinden de yararlanılabilir. Etkili, yetkili kişi ve kurumların hakemliğinde sorunları çözecek bir yapılanmaya gidilebilir. Burada niyetim ahkam kesmek değil elbet. ‘Çözümün yolu budur ’ gibi iddialı laflar etme hatasına da girmek istemem; ama bu kanı durduracak tek güç var, o da devlet ve devletin bölgedeki etkili ve yetkili temsilcileridir. Bu anlamda Batman Postası gazetesinin geçen haftaki manşet haberinde, bölgede süren kan davasına dikkat çekilmiş. Akan kanın öne geçilmesi için umut veren mesajları sayfalarına taşımış. Haberin manşeti ise bir hayli dikkat çekici: “Gelin bölgeyi sulh ve çiçek bahçesine dönüştürelim…” Haberde kan davalı iki ailenin barışması, “Batman’ın Sason ilçesine bağlı Yücebağ beldesinde 1994 yılında 6 kişinin ölümü ve 20 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan kan davası, barışla sonuçlandı. Batman Valisi Yılmaz Arslan, AK Parti eski Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan, Batman eski Milletvekili Ahmet İnal, Şanlıurfa eski Milletvekili Faruk Bayrak, il yöneticileri ile kanaat önderlerinin katıldığı törende bir araya gelen taraflar, Kuran-i Kerim önünde el sıkıştı, tokalaştı” bilgisi ile veriliyor. Dikkat çeken mesaj Kan davasının sona ermesi için kentin valisinin harekete geçmesi ve tarafları bir araya getirmek için çaba göstermesi elbette takdire şayandır. Bölgedeki valilerin Batman valisinin izinden gitmesi ve enerjilerinin çok azını dahi bu sorunun çözümü yönünde kullanmaları sonuç almada önemli bir aşama olabilir. Vali Yılmaz Arslan’ın barış töreninde yaptığı konuşmasının satır aralarında önemli bir ayrıntı dikkat çekiyor: “Ülkemiz, bölgemiz ve ilimizin sulha ihtiyacı var. Hükümetimiz, 30 yıldır süren çatışmalı süreci sulhla çözmeyi tercih etti. Allah’a şükür, 10 aydır bölgemizde güzel şeyler oluyor. Artık zamanımı güvenlik meselesi yerine daha çok eğitim ve diğer önemli işlere ayırıyorum. Bazı meseleleri de çözmemiz gerekiyor. Gelin hep birlikte bölgemizi sulh ile çiçek bahçesine dönüştürelim. Bu bir adımdır.” Neler yapılabilir? Sayın Vali Yılmaz’ın deyimiyle bölgenin sulh ve çiçek bahçesine dönüşmesi hepimizin arzusu. Bu dileğin yerine gelmesi için Sayın Vali’nin özellikle bu tür organizasyonlarda daha kapsayıcı düşünmesi gerektiği kanısındayım. Sınırlı bir çalışmanın başarılı olamayacağı gerçeğinden hareketle siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, kentin yetkili ve etkili isimlerden oluşan bir grup oluşturulması için harekete geçilmesi ancak Sayın Vali’nin girişimi ile vücut bulabilir. Bir grup valinin başkanlığında başta kan davaları olmak üzere yaşanan ve yaşanması ihtimal olayların önüne geçilebilir ve barışla sonuçlanan girişimlerinde etkili rol oynanabilir . Valiler başarabilir mi? Amacımız üzüm yemek , bağcıyı dövme gibi bir niyetimiz olamaz zaten. Bazı eski politikacılar ve kanat önderlerinin kan davalı aileleri barıştırmadaki çabalarını da vurgulamadan geçmeyelim. Ama bu ve buna benzer sorunların çözümü konusunda örgütlü bir yapıya ihtiyaç olduğu da bir gerçek. Böyle bir yapı oluşturmada en etkili güç hiç şüphesiz valilerdir. Kısacası bölgeyi “Sulh ve çiçek bahçesi” yapmak için valilere çok iş düşüyor. Yükleniyor...
|