Bugün: 20 Ağustos 2025 Çarşamba
Anasayfam Yap Favorilere Ekle Künye
Yeni Üyelik Üye Girişi
  • Ana Sayfa
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Seri İlanlar
  • Firma Rehberi
  • Tüm Yazarlar
  • İletişim
  • SON DAKİKA
    Çermikliler Büyük Konserde Buluşuyor
    Atik ve Yavuz Ailelerinin Düğünü…
    Çermik’te İstişare Toplantısı ve İnceleme…
    Dicle Üniversitesi’nden Çermik Belediyesi’ne Ziyaret

    BENİM ÜÇ DERVİŞİM VAR

    30 Eylül 2012, 22:31
    12
    14
    16
    18

    Yıllar önceydi. Yaşamın dibini gördüğüm, insanlardan sıkıldığım ve hüznün doruğunu yaşadığım günlerden bir gündü. Aliye dizisinde bir kız çocuğun; dostluk, kardeşlik ve sevgiye dair söylediği bir cümlesi, yüreğimi silindir gibi öyle bir ezip geçmişti ki, gözlerimden yanaklarıma kıvrılarak süzülen damlaları engelleyememiştim.

    Cümlesi şuydu “ağabeylik, kardeşlik dediğin, yüreğin acıdığında sırtında hissedeceğin eldir.” Kim bilir, belki de bende o gün öyle bir ele çok ihtiyaç duyduğum, yüreğim acıdığı için o cümleden o denli etkilenmiştim. Yaşamımda çok değerli dostlarım, sevdiklerim oldu. Allah onların varlığı daim etsin. İşte bunlardan bir tanesi Sosyolog Metin Murat Arslan.

    Diyarbakır Emniyet Müdür Yardımcısıyken Tanıştığımız Arslan, İstanbul’un en büyük polis okulu olacağı Esenyurt Koordinatör Müdürlüğüne atandı. Bugün bana sürpriz yaparak, istanbulburda.com’da http://istanbulburda.com/haber_author.php?id=147582  benle ilgili yazdığı makaleyi okuyunca aklıma Aliye dizisindeki o çocuğun yanık sesinden dökülen o yürek burkutan cümlesi geldi.

    “Ağabeylik, kardeşlik dediğin, yüreğin acıdığında sırtında hissedeceğin eldir.” Teşekkürler Metin abi. Yüreğim acıdığında sırtımda hissedeceğim el olduğun için. Ama benim dervişlik makamına ermem için kırk fırından ekmek yemem lazım. Yinede yüreğinin dervişi olmaktan mutluluk ve onur duyarım. Sözü uzatmadan sözü Metin Murat Arslan’a bırakalım.

    BENİM ÜÇ DERVİŞİM VAR

    Bu kelime dilimize Farsçadan geçmiştir. Lügatte kapı kapı dolaşan ve fakir manalarına gelen bu kelime Arapçaya da aynı şekliyle geçmiş ve Arap dili grameri kaidelerine göre deraviş, Farsçada dervişan şeklinde çoğulu yapılmıştır. Tasavvuf terminolojisinde ve İslam edebiyatında ise dünya sevgisini ve masivayı, yani Allahü tealadan başka her şeyi gönlünden çıkarıp, İslamiyete tam uyarak, gönlünü yalnız Allahü tealaya bağlayan güzel huylarla süslenmiş kimse manasına kullanılmıştır. 

    Derviş kelimesinin bir manası da, kapı eşiği olup, derviş olanın kapı eşiği gibi mütevazi ve her eziyete katlanıcı olması lazım geldiğini ima etmektedir. Bu sebeple dervişler kapılardan çıkarken eşiğe basmazlardı denilmiştir. Mütevazı, arif, kanaatkar, güzel ahlak edinmiş, dünyanın varına yoğuna aldırış etmeyen

    Müslümanlara da derviş meşreb denilir. Gönlünü Allah sevgisiyle dolduran ve her türlü faaliyetini, işini bu sevginin icaplarına uygun yapan, İslam büyüklerini seven, onların terbiyesini kabul eden derviş olabilir. Bu halini başkalarına bildirmesine gerek yoktur.

    Sözünde sadık doğru bir derviş, daima Allahü tealanın büyüklüğünü, O’na karşı kulluğunu, küçüklüğünü düşünür, kalbi kırık olarak hep O’na yalvarır, yalnız O’na sığınır ve O’ndan yardım bekler. 

    Dervişlerden bir çoğu kendilerinin derviş olduklarını bilmezler ve başkaları onların derviş oldukları kanaatine vararak isimleme yaparlar. Onun içindir ki, kimin derviş olacağı, akıllınınmı yoksa delininmi, fakirinmi yoksa zengininmi olacağını insanlar tam bilinemediğinden eskiler herkese derviş olabilir gözüyle bakarak muamele yapılmasından yanaymışlar. İşte bu düşünceyle herkesin hayır duası alınmaya çalışılınmıştır. 

    Benim hayatımda önemli yer teşkil eden ve dualarını aldığım ve kendilerinin derviş olduğunu bilmeyen üç dervişim var. Bunlardan birincisi; Ali Şimşek’tir. Kendisi İstanbul’da iki çocuğu ve öğretmen eşiyle bir meslek mensubu olarak mutlu bir yaşam sürdürürken nereden çıktığı belli olmayan bir kamyonun kendisine yaya yolunda çarpması sonucu fiziksel engelli olmuştur.

    Aylar boyunca kendinde olmayan kıymetli, cefakar ve vefakar öğretmen hanımı büyük bir ihtimamla kendisiyle ilgilenmiş ve şifa bulmasına ön ayak olmuştur. Hatta bir gün kendisi okulda iken Ali beyin çocuklarıyla misket oynamakta olduğunu bir çocuk tavrıyla misketleri ağzına doldurduğunu duyunca eve varmış, bir çikolata ile kendisini ikna ederek misketleri ağzından alabilmiştir.

    Meydana gelen farklı hastalıklar ve ameliyatlara rağmen öğretmen hanım yılmamış öğretmenlikten ayrılarak tamamen eşine ve çocuklarına bakar olmuştur. Bir gün farklı bir tedavi yolunu uygulayarak Ali beyin kendisine gelmesine vesile olmuş, ancak Ali beyin belden aşağı felçli olmasına tıp çare bulamamıştır.

    İşte Ali beyle 15 yılı aşan tanışıklığımızda kendisinin hayata hep pozitif bakan, Allah c.c. ismini ağzından bırakmayan, sadece ailesinin değil tüm Türkiye ve insanlığın mutluluğunu talep eden, dostluğu unutmayan yönüyle gördüm ve görmekteyim. 

    İkincisi; Hamdi Cemil Yılmaz’dır. Kendisini Denizlide simitçilik yaparken tanıdım. O “Senin anılarını kim ne yapsın simitçi?” kitabında hayatını yazarak, herhalde dünyada nadir rastlanacak bir başarıya da imza atan birisi olmuştur.

    Hamdi bey, üç çocuğu ve eşiyle maddi olarak sıfırı tüketmiş, dibe vurmuş birisi olarak hayata küsmemiş, tam aksine bir çok insanın yapamayacağı tarzda hayata katkıda bulunmuştur. Kendisine hayran olmamı ve elimden gelen destekte bulunmama bu neden olmuştur. Şimdiye kadar beş kitap yayınlamış, amatör tiyatrolarda oynamış, engellilerin başarılı haberlerini arşivleyerek Denizli Belediyesi desteği ile sergilemiş ve kitaplaştırmıştır.

    O, her şeyden önce sorumlu bir baba olmanın iyi bir örneğini sergilemiş yalnızca Denizli’ye değil tüm Türkiye’ye örnek teşkil edecek oluşumlar meydana getirmiştir. Aşırı kilo alması, başta sedef olmak üzere bir çok hastalığı, sağlık sosyal imkanının olmaması, gezmekte zorlanınca ekmek kazanma işini İstanbul’da aramayı düşününce kıymetli dostlarımın da yardımıyla İstanbul’da hayata tutunmaktadır.

     “Allah c.c vücuduma belki bakılmayacak hastalık vermiştir ama, yüzüme güzellik vererek yüzümle rızkımı kazanıyorum, rabbime şükürler olsun. En büyük emelim insanlara çok faydalı olan, büyük sevaplı işler yapmak, oda inşallah olur.” diyen birisidir.

    Yufka yürekli, iri cüssesine rağmen ruhunu görebildiğiniz, insanlar içinde bir insandır o. 

    Üçüncüsü; Cüneyt Alphan’dır. Henüz iki yılı aşkın bir dostluğumuza rağmen öz kardeş gibi yakınım olan Diyarbakır’ın yiğit insanıdır o. Hayatında mellelikten, medreseden, muhabirlik, yazarlık, siyasetçilik, ideolojik ve felsefik düşünce kulvarlarından geçerek imbiklenmiş birisidir.

    Her zaman doğrudan yana olan, nalınada mıhınada vurmaktan çekinmeyen, hayatının bir çok yerinde ölümler, faili meçhuller, öldürmelerle ruhunda derin izler bırakmış birisi. İlk önce yazılarından tanıdım onu, akıcı bir Türkçesi ve dürüst bir yazarlığıyla. Beşten fazla eser yayınlamış, bunlardan bir şey kazanmayı bırakın borçlanmıştırda.

    Hayata ve insanlara adeta meccanen bilgilerini dağıtmakta ve katkıda bulunmaktadır. Her zaman bilgilerinden istifade ettiğim Cüneyt bey, doğruculuğu ile bir çok köyden kovulmasına da neden olmuş, maddi anlamda gariban ancak gönül insanlığı açısından zirvelerde yaşayan bir insandır. Türkiye’nin birlik beraberliği, kardeşliğin pekiştirilmesi adına ölümü hafife almış ve doğru yazarlığının dayanılmaz sancısını yaşamaktadır. 

    İşte hayatıma renk ve mana katan,kendilerinin dahi dervişliklerini bilmeyen, yukarıda bahsi geçen derviş tanımlamasına uyan bu dervişler benim için dualarıyla her zaman destekçim olmuşlar ve bana sevgilerini şelaleler gibi sunmuşlardır.

    Hayatta bir dosttan beklenecek başka ne vardır ki? İşte benim üç dervişim var, ya sizin? 

    Metin Murat ARSLAN 
    Sosyolog


    YORUM YAZ, SEN DE GÖRÜŞÜNÜ BİLDİR
  • Yükleniyor...
    YAZARLAR Tümü
    YILMAZ ACU BİR İNSANLIK ABİDESİNE VEDA: MERHUM FERİT BORA
    Yahya ERİKLİ 7. CÜZDEN MESAJLAR..
    MEHMET ÇET Yeni yılınız ( 2024 ) Kutlu Olsun
    ibrahim GÜÇLÜ Hikûmeta Kurdistanê divê baş bizane ku îro dereng e û lê sibê derengtir dibe…
    Abdülkadir Nur GÖRDÜK DEPREM VE MUHASEBE
    GAZETE MANŞETLERİ
    SON DAKİKA
  • Çermikliler Büyük Konserde Buluşuyor
  • Atik ve Yavuz Ailelerinin Düğünü Görkemli
  • Çermik’te İstişare Toplantısı ve İnceleme
  • Dicle Üniversitesi’nden Çermik
  • Diyarbakır’da yaz tatiline spor desteği
  • SİİRT VALİSİ'NDEN SİİRT VAKFINA ZİYARET
  • Sağlık-Sen’den Kamu İşverenine Tepki:
  • Çermik Devlet Hastanesi’nde İnceleme ve
  • FOTO GALERİ Tümü

    • RASTGELE RESİMLER

    • Manzara Resimleri

    • Komik Resimler
    ÖZEL HABER
  • Çermikliler Büyük Konserde Buluşuyor
  • Atik ve Yavuz Ailelerinin Düğünü Görkemli Bir Şölene
  • Ergani’de Unutulmaz Nişan Töreni: Uzan ve Eryiğit Aileleri Bir
  • Başkan Erdem 'den İsrail’e Sert Tepki: “İnsanlık Suçu
  • Parklara ayaklı çöp kovaları montajlanıyor
  • 15 Temmuz şehidinin eşi: "Onun eşi olduğum için çok gururluyum"
  • Eşbaşkanlardan Katılımcı Bütçe Paydaş ziyaretleri
  • Eşbaşkanlardan Temizlik Müdürlüğü emekçisine teşekkür
  • Çermik Belediye Başkanı Şehmus Karamehmetoğlu: “Aşure,
  • Çüngüş Belediye Başkanı Ali Suat Akmeşe: “Bu Gün, Hem
  • HAVA DURUMU
    VİDEO GALERİ Tümü

    • Davos'un Arka Planı

    • Recep Tayyip Erdogan One minute!

    • Günün en çok izlenen komik video
    NAMAZ VAKİTLERİ
    SÜPER LİG
    ARŞİV
    Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Künye | İletişim | Sitene Ekle | Reklam| RSS 2.0 2025 © Diyarbakır Haber Merkezi Tüm Hakları Saklıdır !

    Yazılım: Haber-Sistemi