CEVDET YILMAZ’I ANLAMAK VE ŞEHRİN MERKEZİ!...

2015 genel seçimlerine 27 gün kaldı ve sokaklarda hala hareket yok. Ne bir seçim atmosferi, nede seçmende iradesini seçme heyecanı, hiçbir belirti yok. Yaprak bile kıpırdamıyor. Yaşamın birçok rengi donuk ve soluk yaşanan bu günler tıpkı son baharın son günleri gibi. Bir türlü anlam veremiyor: Şehrin merkezi neden sessiz?

Yoğunluklu olarak şehrin hakim bölgelerinde HDP’nin flamaları asılmışken Bazı bazı bölgelerde de cılız bir şekilde AK Parti ve CHP’nin flamaları yer alıyor. Birkaç minibüsün üzerine atılan derme çatma hoparlör ile tınılar yükseliyor. Ortada ne bir ses var, nede bir yorum. İnsanların ağzını bıçak açmıyor, ağzı açılanlarda ise ya beddua ya da küfür. Öte yandan her iki partinin de listelerine yönelik düzeyli veya düzeysiz eleştiriler var. Ortada hiçbir ses yok, in, cin top oynarken sessizliğin kıyısında sadece listeler üzerinden yapılan yorumlar dahi aslında büyük bir çığlık. Korkunun ya da suratlardaki tebessümsüzlüğün oluşturduğu manasız bakışlar 2015 seçimlerine az da olsa ayna tutuyor.

Şahsım olarak ben bu tabloyu çok ta umutlu okumuyorum. HDP Diyarbakır cenahında Altan Tan üzerinden hamle yaparken, AK Parti cenahı ise Ekonomi Bakanı Cevdet Yılmaz üzerinden trend oluşturmaya gayret sarf ediyor.

Peki, tıpkı bir satranç oyunu gibi partiler ağırlıklı olarak neden ilçeler üzerinden hareket ediyor? Aynı ilgi ve alaka il merkezinde neden yaşam bulmuyor? Soruları bu kez vatandaşın kafasında soru işareti olarak beliriyor.

Kesintisiz olarak hemen hemen her gün çok sayıda Diyarbakır merkezde yaşayan vatandaş tarafıma bu soruyu yöneltiyor: “Milletvekili adayları neden tanınmış simaların peşine takılıyor? Bazı adaylar diğer seçim bürolarının açılışına iştirak ettikleri halde açılışlar sönük geçerken, hangi maksatla başka vekil adaylarının seçim bürolarının açılışı miting haline getiriliyor? Burada güç ispatı ve ezme politikası mı güdülüyor? Birlik ve beraberlik mesajları her platformda verilmeliyken niye böylesi 'Ben buyum' mesajları vermeye çalışılıyor?” yorumlarında bulunuyorlar.

Dikkatimi çeken bir diğer bir husus ise AK Parti Diyarbakır 6. Sıra milletvekili adayı olan Durdane Yalar hanımefendinin ve Cevdet Yılymaz beyefendinin canla, başla çabasına şahitlik ediyorum. Tabi bu da bana göre önemli bir ayrıntı.

Yani kısadan hisse, kent merkezi aslında ciddi anlamda ilgi beklediğinin mesajlarını gizliden de olsa vermeyi ihmal etmiyor.

Öte yandan geçtiğimiz Günlerde AK Parti Diyarbakır Milletvekili adayı ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz beyin seçim bürosu açılışına gittim. Her zaman olduğu gibi Sayın Yılmaz, bölgenin ekonomik yapısına katkı sunmak ve çözüm süreci ağırlıklı konuşmalar yaptı. Ben işin konuşma kısmından çok eylemsellik Kısımına takıldım. Seçim bürosunun duvarları dikkatimi çekti. 
Duvarda Netice Aslan, Abbas Barış, salim Ensarioğlu, Durdane Yalar ve diğer tüm vekil adaylarının resimleri ve propagandaları hakimdi. Bu manzara karşısında Sayın Cevdet Yılmaz’ın aslında Diyarbakır için çok büyük bir şans olduğuna kanat getirdim. Zira, birlik ve beraberliğin önemini seçim bürosunun duvarında oldukça nazik bir biçimde paylaşmış ve bu dayanışmayı bir bütüne yayma çabası içinde olduğunu bana hissettirmişti.

Uzun yıllardan bu yana bir siyasetçi bana bunu hissettirmemişti. Sayın Cevdet Yılmaz’a ayrı bir sempati duymaya başladım, sebebi ise dayanışma ruhunu taşıyan bir lider olmasından kaynaklı. Şimdilerde gittiği tüm yerlerde verdiği mesajları takip eder oldum. Yılmaz’ın mesajlarından anladığım ise ‘Biz kardeşiz, bizim bizden başka dostumuz yok’ mesajlarıdır.

Sanırım Cevdet Yılmaz Diyarbakır için çok büyük bir şans ama elbette ki kamu kurum ve kuruluşlarını da pas geçmeyerek koruma altına alması gerekiyor. Zira, siyasi gücü elinde bulunduran bazı kimliklerin kötü hamleleri, baskıları ve saldırıları geçtiğimiz yıllardan kalan kötü bir miras olarak bizlere ders olarak kaldı diye düşünüyorum.

Bir de Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın konuşmalarını yakından takip ediyorum da bir gün çok pis patlayacak eski birilerine.

Neden mi: "Buraya geldikçe Diyarbakır’ın kıymetini daha iyi görüyorum, Diyarbakır hem maddi hem de manevi anlamda bir zenginliğin üzerinde oturuyor. Diyarbakır zenginlik içinde yoksulluk çekiyor. Bu zenginlikler yeterince harekete geçirilememiş, bizim bunu görmemiz lazım." sözlerinden. Arif olan anlıyor zaten inceden verilen mesajı.

Saygılarımla
besenk@hotmail.com