SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() CHP MYK’DAN TANRIKULU’NA “ADAY OL” BASKISI!Yaklaşan yerel seçimler nedeniyle bütün partilerde olduğu gibi CHP’de de olabildiğince hararetli tartışmalar ve sıcak günler yaşanmaktadır. Sarıgül’ün adaylık konusu yılan hikayesine dönüşürken, gariplikleriyle sürekli gündemde olan CHP Diyarbakır il teşkilatından sonra CHP MYK’sından da Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Sezgin Tanrıkulu’na adaylık baskısı yapıldığını öğrendim.
CHP’nin üst düzeyli yetkililerinden aldığım bilgiye göre; ikin gün önce yapılan CHP MYK toplantısında CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı olması için kendisine MYK tarafından baskı yapılmış ve CHP’nin Parti Sözcüsü Haluk Koç ile Tanrıkulu arasında sert tartışmalar yaşanmıştır.
MYK toplantısın da CHP Sözcüsü Haluk Koç, “Sezgin Tanrıkulu üç dönemdir partiye hizmet veriyor. Partiye gelirken de ‘arkamda 40 bin oyum ve emrimde 650 avukat var’ vermişti. Şimdi hizmet zamanıdır. Diyarbakır’da Büyükşehir adayı olarak orada partimize katkı vermesi lazımdır. Orada çok zayıfız” demesine, Sezgin Tanrıkulu kızmıştır.
Tanrıkulu, Koça’a dönerek “Siz bana takılıyor musunuz, yani dalga mı geçiyorsunuz?”diye sormuş.
Haluk Koç “Yok hayır! Gayet ciddiyim. Neden olmasın?” demiştir.
Bunun üzerine diğer CHP MYK üyelerinin de Koç’a destek vererek Tanrkulu’na Diyarbakır Büyükşehir adayı olması için telkinde bulunmuş ve baskı yapılmıştır. Diğer bir iddiaya göre de Tanrıkulu Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını kabul etmiş ve o yüzden Seçim Startını Lice ilçesinde vermiştir.
Bütün bu tartışmalar yaşanırken CHP’den ayrı bir vukuat haberi daha geldi. Yine iddiaya göre: CHP’nin Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve partinin iki numaralı adamı olan Adnan Keskin Diyarbakır’a gitmeden önce CHP Parti Meclis Üyesi Hüseyin Yaşar’ı, CHP Diyarbakır il başkanı Muzaffer Sayın’ı ve CHP Batman il Başkanını arar. Diyarbakır gideceğini bildirir.
Ancak Keskin’nin keskin ve kesin çağrısına rağmen gelin görün ki Diyarbakır havaalanında Adnan Keskin’i sadece üç kişi karşılar.
Koca partinin iki numaralı adamı Keskin, onu karşılayanın sadece 3 kişi olduğunu görünce küplere biner. Keskin Sirke’nin küpüne zarar verdiği gibi Keskin’de partililere, verir veriştirir. Keskin CHP PM üyesi Hüseyin Yaşar’a kızınca, Yaşar’da mahkemede doğru söyler, karakolda şaşmaz ama havaalanında şaşırır ve hıncını CHP Diyarbakır il başkanı Muzaffer Sayın’dan alır ve sayar Sayın’a. Orada da güzelce bir kavga ederler.
Rabbim bin bereket versin ki; Keskin’i CHP Diyarbakır İl başkanlığında 6 kişi karşılar ve sayı ikiye katlanır. Yoksa CHP Diyarbakır’ın ve Hüseyin Yaşar’ın çekeceği vardı Keskin’den. Lakin Keskin’in keskin kılıcı iki kişinin kellesini alır ve iki partiliyi görevlerinden uzaklaştırır.
Öyle ki; Adnan Keskin Diyarbakır’dan ayrıldıktan ve Muş’a geçtikten sonra CHP Diyarbakır İl Yönetiminden Mehmet Şerif Doğrul ve Sultan adındaki şahısların, Keskin tarafından görevlerinden alındıkları haberi ilden ile yayılır, dilden dile dolaşır. Ancak bu habere Keskin herhangi bir açıklama yapmazken olayın doğruluğunu öğrenmek için Mehmet Şerif Doğrul ve Sultan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’na giderler ancak net bir yanıt alamazlar.
CHP Diyarbakır il başkanı olmak için uğraşan Mehmet Şerif Doğrul’u, Keskin onu bu vukuattan sonra başkan yapar mı yapmaz mı bilinmez. Ama bildiğim bir şey daha var ki o da; mevcut CHP Diyarbakır il başkanı Muzaffer Sayın’ının bir aydan beri Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’ndan randevu istediği ancak Kılıçdaroğlu’nun kendisine randevu vermediğidir.
Yani Ahmet Kaya’nın “nerden bakarsın tutarsızım, nerden bakarsan çaresizim.”dediği gibi CHP’de Diyarbakır’da çaresiz ve tutarsız.
Seçim startını Lice’de verdiğini iddia edilen CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun 3 gün boyunca Lice ilçesinde nabız yokladığı belirtilmektedir. CHP’liler arasında dedikodusu yapılan bir anekdot ise şudur. İddiaya göre Tanrıkulu Lice ilçesinde gezerken vatandaşın birine “tuvalet nerededir?”diye sormuş. Tanrıkulu’nu tepkiyle karşılayan vatandaşta Tanrıkulu’na “sana burada tuvalet yoktur.”demiştir.
Öyle görünüyor ki; CHP’nin Sidik Savaşı da Lice’de karşılık bulamamıştır.
Ayrıca CHP Bismil ilçesinde yapılan atama gereği ayın 28 inde olağanüstü kongre yapmaları gerekiyordu, yeteri kadar üye ve yönetici bulamadıkları için kongre yapamadılar, tekrar ayın 26’sında atama yapmışlar ve bununda kanunen doğru olmadığı belirtilmektedir. Yani eski ilçe başkanı mahkemeye kayyum atansın diye dava açarsa hemen kazanır.
Ülkenin çoğunda CHP bütün il, ilçe ve beldelerde kısmen adaylarını belirlenmişken Diyarbakır’da henüz tek aday dahi bulmuş değildir. Eğer doğruysa Tanrıkulu dışında tabi. Fakat buna rağmen il başkanı Muzaffer Sayın Genel Merkezde 5 merkez Belediyeyi aldıklarını, Yenişehir ilçesini şimdiden kazandıklarını ve Büyükşehir’e de ramak kaldığını söyleyip duruyormuş.
Bu CHP’lilerin hayal dünyası bayağı bir zengindir, değil mi?
Sıkı durun, bitmedi!…
Birde tarihte görülmemiş şey yapılıyor CHP tarafından. Diyarbakır’da Alternatif CHP İl Başkanlığı kuruluyor. Gerekçe de şudur: Mevcut il başkanlığı siyasetten uzak oldukları, insanların içine giremedikleri, partilileri uzaklaştırdıkları ve partililer faaliyet yürütemedikleri için CHP’nin eski ve yeni yöneticileri tarafından CHP Diyarbakır Alternatif İl Başkanlığı kurulmasına karar verilmiştir.
Vatanımıza ve milletimize şimdiden hayırlı olsun…
Sevgili okuyucularım CHP vukuat işler kabağı benim başıma patlar. Daha önce CHP il başkanlığına atanan, 4 gün sonra görevinden alınan ve 23. Dönem Diyarbakır CHP Milletvekili adayı olan Medeni Seyrek Bukarki’de oturmuş bana sitem dolu bir mektup yazmış ve beni eleştirmiştir. En başta da dedim ya benim köşem herkese ve her türlü cevap hakkına açıktır.
“Sayın Cüneyt ALPHAN’ a Elektronik Mektup:
Sayın Cüneyt ALPHAN; zaman zaman yazılarınızı okuyorum, eleştirmediğiniz hiç kimse hemen hemen yok diyebiliriz. Bu anlamda bende biraz olsun sizi eleştireyim müsaadenizle. Geçen günkü yazınızın konusu CHP’nin bir genel başkan yardımcısı idi ve benim CHP’de aktif siyaset yaptığım yıllar da il başkanı seçilmem çevremden gelen yani partililerimden gelen yoğun talep üzerine il başkanı seçildim ve 4 gün sonra görevden alındım.
Hiç bir geçerli sebep göstermeden tamamen kinsel şahsi sebepler den ötürü demokratik olmayan bir kararla alındım ama bende bu siyaseten etik olmayan bu davranışı kamuoyu vicdanına bıraktım hakkımı Allah’a havale ettim. Siz geçen yazınızda bana yapılan haksızlığı da dile getirdiğiniz için size teşekkür ederim. Kamuoyunu bilgilendirdiğiniz için. Ama bu eleştirim size, bu yeterli değil.
Çünkü siz Diyarbakır’lı ve Silvan’ın Şeyhdodan aşiretinden biri olduğunuzu biliyorum sizin de bir yanınız feodaldır. Siz bizim bölgede siyaset nasıl yapılır, nasıl başarı elde edilir benden daha iyi bilirsiniz. Bölge nezdinde marjinal partilerde nasıl siyaset yapılır benden daha iyi bilirsiniz biraz konuya değinmeliydiniz diye düşünüyorum.
Bakınız ben 1989’dan beri siyaset yapıyorum ben 2007 yılında Doğruyol ve ANAP’ın birleşmesine karşı olduğumdan o günkü CHP’nin demokratikleşme ve insan hakları ve Kürt sorunu ile ilgili programları olduğunu ve Kürt meselesinin bir Türkiye sorunu olduğunu ve geçmişte çok hata ve haksız uygulamalar olduğunu kabul ettiği için be millet vekili adayı oldum. Ve ateşten gömlek giydim ama buna rağmen ben ve beraber hareket ettiğimiz arkadaşlarımız ve yoldaşlarımız bütün zorluklara rağmen mücadele verdik ve CHP’nin imajını bölge halkının nezdinde biraz olsun değiştirebildik. Ama ne oldu büyük bir nankörlük içinde bu hizmetler bir çırpıda inkar edildi? Ben şu anda bile bölgemde CHP üyesi ve kurultay delegesi olduğum için bunun acısını çekmekteyim.
Mesela geçen gün çok önemli bir açıklamada bulundum basın-yayın da çok yer buldu tabii ki basının özgür ve tarafsızlığına inanıyorum ama bazı yerlerde kastını aşan durumlar gerçekleşti. Benim açıklamam Osmanlının çöküşü ile birlikte cumhuriyet kuruldu ve bununla birlikte çok haksızlıklar yapıldı. İdamlar, sürgünler ve katliamlar yapıldı ve bugünkü Türkiye’de ve CHP’de barış ve çözüm konuşuluyor nereden nereye bunu vurgulamak istedim.
Ak Parti ve sayın başbakanın barış konusunda desteklenmesi gerektiğini ve CHP ve sayın Kılıçdaroğlu’nun da bu süreci desteklemesi gerektiğini defalarca belirttim. Bu açıklamamdan sonrada yoğun eleştiri bombardımanına tutuldum. Olsun ben siyasetçi olduğum için bu eleştiriler yoluma ışık tutuyor saygıyla karşıladım. Hatta Sayın Alphan bana vaktinizi ayırıp benimle bir röportaj yapmanızı talep ediyorum.
Yükleniyor...
|