SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() CHP “BUÇUK” KALAN KÜRD’Ü DE GÖZDEN ÇIKARDISalı günü CHP ve MHP’nin grup toplantılarını izledikten sonra artık kesin şu kanaate vardım ki, CHP kendi içinde kalan “buçuk” Kürtleri de gözden çıkartmıştır.
Barış sürecine ve çözüme karşı direndikçe çözülen CHP ve Lideri Kılıçdaroğlu’nun tüm konuşmaları ülkenin Batı kamuoyuna yönelik olması demek, yaklaşan yerel seçimlerde Doğu ve Güneydoğu’nun gözden çıkartması demektir.
Kılıçdaroğlu’nun elinde bir replik vardır:
“Masanın bir tarafında Abdullah Öcalan, diğer tarafında Recep Tayyip Erdoğan vardır. Öcalan konuşuyor ama Erdoğan konuşmuyor. Biz neyin pazarlık yaptığını bilmiyoruz o yüzden destek vermiyoruz.”gibi ipe sapa gelmeyen ve rasyonalist olmayan bir yaklaşım göstermektedir.
Neden?
Birincisi; demokratlıkta kül bırakmayan Kılıçdaroğlu eğer zahmet edip dünya tarihine bakarsa, Peygamber efendimiz(a.s)’ın; Hudeybiye anlaşmasından tutunda sonraki tarihlerde yer alan bütün kardeş kavgalarına kadar müzakerelerle barışın sağlandığını görecektir.
İkincisi; sarıldığı “pazarlık” ipi de ipe sapa gelmez bir repliktir.
Başta Öcalan, Kandil, Avrupa ve BDP camiası, hiçbir pazarlığın olmadığını yüzlerce kez söylerken, tek bayrak, tek millet ve tek vatana hiçbir itirazlarının olmadığını dünya kamuoyuna deklare ederken Kılıçdaroğlu hangi pazarlıktan söz etmektedir?
Giderek MHP’nin yerini alan, Birgül Ayman Güler’e tahammül eden ama Kürt kökenli CHP eski Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç’a tahammül edemeyen Kılıçdaroğlu bana hangi demokratlıktan, hangi barıştan ve hangi değişimden söz edebilir?
Bu tutumuyla en başta aidiyetini taşıdığı Tunceli halkına karşı ayıp etmiyor mu?
Dün Dersimde toprak altında fışkıran yüzlerce kemiğin sahibini araştırıp kendi halkına karşı işlenen insanlık suçlarını araştırması ve hesap sorması gereken Kılıçdaroğlu, kendi halkının istediği barışın dibine dinamit koymaktan hiç mi hicap duymuyor?
Hani Gülseren Onanç’ı “yenilikçi” olarak partiye davet etmiş ve katılmasını sağlamıştı.
Ne oldu yenilikçi CHP’ye?
CHP değişime “yeni” yelken açmadan Kılıçdaroğlu’nun kolu yen içinde kalmadı mı?
Ayrıca Batı illerine çalışan Kılıçdaroğlu, Kürt nüfusunun en çok Batı illerimizde yaşadığını bilmiyor mu?
Barış sürecine karşı durarak Batı’da yaşayan Kürtlerin kendisine oy vereceğini mi düşünüyor? Daha ırkçı çıkış yapan Birgül Ayman Güler’i kucaklayan ama buna karşın barışı savunan Gülseren Onanç’ı silen bir zihniyetin Türk ve Kürt halkına vereceği ne olabilir?
Gülseren Onanç’ın başına gelenlerin aynısı Kemal Derviş’in de başına gelmişti. O zamanlarda TBMM’de basın danışmanlığını yapıyordum. CHP yenilik, yenilik diye yırtınıp duruyordu.
CHP ilk defa doğru bir şey yaptı ve Derviş’i CHP’ye katılmasını sağladı. Ancak Derviş’in başına gelenler Batman’daki garibim Derviş Abdo’nun da başına gelmedi.
Amaç değişim olmadığı için partiye davet ettikleri kişileri de kendine benzetmeye çalışan ama benzetemeyince “sepeti koluna herkes yoluna” diyen CHP en sonunda Derviş’e bir madik atmayı da ihmal etmedi. Önce onu da ajanlıkla suçladılar.
Gerçi CHP’de ajandan çok başka bir şey yok ya…
O günlerde hiç unutmam; 2002 Kasım seçimlerinden sonra bir arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Tesadüfen TBMM’de milletvekillerine dağıtılan TBMM bültenini karıştırırken Kemal Derviş’in şu ifadesine rastlamıştım.
Hatta arkadaştan rica ettim ‘bu bülteni alabilir miyim?’diye izin istemiştim. O da “nasıl olsa kimse okumuyor, al götür.”demişti. Aldım ve arşivime sakladım.
CHP yönetim toplantısında Kemal Derviş:
"Ben bu yönetimden korktum. Şu sıralarda dünyada uzaya gidecek işadamları tartışılıyor. 20 milyon dolar veren uzaya gidip, aya bayrak dikebilecek. Diyelim ki bir Kürt işadamı olsa ve o parayı verip Kürt bayrağını aya dikse, CHP buna da karşı çıkar ve aya bile düşman olur. Bu zihniyetle işimiz zor."demişti.
Zaten ondan sonra Kemal Derviş “bu parti bana ajan diyorsa benim ne işim var" dedi ve istifa ederek onurlu duruş gösterdi.
Sürekli eski şarabı yeni şişeye koyan CHP Kürtlerden oy alamıyor, halk yığınlarından oy alamıyor, 30 yıldır iktidar olamıyor, çözümün parçası olmak yerine sorununun parçası oluyor ve bütün bunlara rağmen hala nasıl oluyor da bütün Türk milletinden destek isteyebiliyor. Gerçekten anlamaktan zorlanıyorum.
Öyle görünüyor ki CHP’nin toplumsal tabanı da durumdan memnun.
Halbuki taban ayağa kalkıp güçlü bir muhalefetle tavanları delen sesler çıkarabilse belki CHP, şuan içinde bulunduğu handikap ve perişan vaziyetten kurtarılır.
Aksi halde gerçekten Türkiye demokrasisi için güçlü bir muhalefete ihtiyaç duyulan bu süreçte Ana Muhalefetin cılız kalması demokrasi adına büyük bir kayıp olacaktır.
Neredeyse CHP’de Sezgin Tanrıkulu gibi “buçuk” kalan Kürt siyasetçilerde, aldığım bilgilere göre CHP tarafından gözden çıkartılmıştır. Yani yakında Sezgin Tanrıkulu’da; sepeti koluna herkes yoluna dese hiç şaşırmayın derim.
Yükleniyor...
|