Bugün: 12 Ekim 2025 Pazar
Anasayfam Yap Favorilere Ekle Künye
Yeni Üyelik Üye Girişi
  • Ana Sayfa
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Seri İlanlar
  • Firma Rehberi
  • Tüm Yazarlar
  • İletişim
  • SON DAKİKA
    Diyarbakır’da Sporun En’lerinde Yerel Basın…
    Diyarbakırlı Esnaflar Kaldırım, ve Asfalt…
    Hasan Doğan: “Ne tehdide ne…
    Hazro Belediye Başkanı Fuat Mehmetoğlu:…

    ÇÖZÜM’ÜN ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ

    15 Eylül 2013, 22:05
    12
    14
    16
    18

    Bir çözüm sürecidir tutturulmuş gidiliyor. Ancak, tozlu dumanlı ortamda kimin ne yaptığı belli değil. Her kafadan bir ses çıkıyor. Kim ne derse desin “Kart-Kurt” dayatmalarından günümüze dek bu konunun epeyce tartışıldığını ve epeyce de yol alındığını kabul etmemiz gerekir. Ama daha alınması gereken çok yol var.

    Toplumda birçok değişik perspektiften üretilen görüşler olmakla beraber taban tabana zıt gibi görünen iki değişik bakış açısını özetlemekle işe başlamakta fayda var. Birincisi sadece askeri çözümü savunan görüşlerdir. Gerçi bu görüşü savunanlar dahi artık günümüzde Kürtlerin varlığını kabul edebilmektedirler. Ancak, iş Kürtlerin varlığı noktasından çıkıp Kürtlerin hakları noktasına gelince bu isteklerin ülkeyi böleceğini, Kürtlere verilecek siyasal hakların hiç kimseye yarar sağlamayacağını, ülkenin kuruluş felsefesinin ise üniter olduğunu savunmaktadırlar. Bunlar eski Balkan ülkelerini örnek göstererek, etnik kimliklere dayalı her türlü çözüm yolunun eninde sonunda ülkeyi felakete sürükleyeceğini iddia etmektedirler. Bu nedenle siyasi çözümü çağrıştıracak her türlü çözümün şiddetle karşısında durmaktan geri kalmamaktadırlar. 

    Öte yandan da bu kesimin savunucularının ezici çoğunluğu dahi; vatansever duygularla böyle düşündüklerini, günlük hayatta ise Kürt vatandaşlara karşı herhangi bir ayrımcı tutumlarının söz konusu olmadığını, onlarla barış içinde yaşadıklarını, bundan da şikayetçi olmadıklarını iddia etmektedirler. Ancak Kürtlere verilebilecek hakların, sadece ” bireysel haklar” çerçevesinde kalmasını savunmaktadırlar. Kısacası Kürt vatandaşların ana dillerini sadece günlük hayatta, kendi aralarında “iletişim aracı” olarak kullanmaları gerektiğini savunmaktadırlar. Örneğin anadilde eğitim ya da siyasi çözüm gibi taleplerin her türlüsüne karşı olduklarını, bu isteklerin bölücü istekler olduğuna ilişkin düşüncelerini saklamamaktadırlar. 

    İkincisi irdelemek istediğim görüş ise Kürtlerin de bir ulus ya da halk olduğunu, halkların olduğu her şart ve ortamda hakların da olması gerektiği görüşüdür. Bu hakların ise doğuştan kazanılan haklardan olduğu, ayrıca bu hakların başkaları tarafından engellenmesinin evrensel hukuk kurallarının yanı sıra, ilahi nizama ve ulusların kaderlerini tayin hakkı ilkesine aykırı olduğunu savunmaktadır. Ayrıca bu hakların tanınmasının, Türkiye’yi bölmek bir yana, tam aksine birleştireceğini savunulmaktadır.

    Neticede her iki görüşün de toplumda epeyce taraftarı olmakla beraber her geçen gün her iki görüşünde birbirlerine yaklaştığı gözlemlenmektedir. (Tamamen aynı noktada buluşacaklarını kestirmek ise neredeyse imkansız gibi görünmektedir.) Ortak akıl, ortak ülke vatandaşlığı, yurtseverlik duyguları ve değişen dünya dengeleri böyle davranmayı zorunlu kılmaktadır. Aksi takdirde, bir ülkenin iç sorunu, bir süre sonra çok kolayca “uluslararası sorun” haline bile gelebilmektedir. Bu durum ise hiç kimse tarafından arzulanmamalıdır. Çünkü bu noktadan sonra emperyalizmin ‘böl, parçala ve yönet’ teorisinin devreye gireceği tabiidir. Birçok ülke etnik sorunlar yaşamış olmakla beraber, mutlu sona ulaşmak her ülkeye nasip olmamaktadır. Balkan ülkelerinin bir kısmı bu tür sorunlarını çözemeyerek paramparça olurken, daha güçlü devlet geleneği olan İngiltere ve İspanya gibi ülkeler ise diyalog ve akılcı yöntemlerle benzer sorunlarına çözüm üreten ülkelere örnektirler.

    Günümüz Türkiye’sinde Kürt sorununu çözmek isteyen siyaset erkinin şansı, her zamankinden daha fazladır. TBMM’de gurubu bulunan partilerin de bu konudaki tutumları geçmişe nazaran nispeten olumludur. Son olarak eski siyasi iktidarların sığındıkları “asker çözüme engel oluyor” mazeretinin de hiçbir geçerliliği kalmamıştır. Çünkü askerlerde bu sorumluluğu tek başlarına sırtlanmak istemediklerinden olsa gerek ”Biz elimizden geleni yaptık sıra sizde” dercesine topu hükümetlerin önüne atmaktadır.

    Elbette seksen yıldır süregelen bir sorunu çözmek sabırlı ve cesaretli olmayı gerektirir. Kolay iş olmasa gerek. Buna rağmen, aşağıda sıraladığım genel parametrelerden dolayı çözüm süreci zemininin günümüzde geçmişe nazaran çok daha uygun olduğu açıktır.

    1-) Ülkemiz, gerek Cumhuriyet Türkiye’si dönemi, gerekse de mirasçısı olduğu 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu (son 50 yıllık dönem hariç) dönemi irdelendiğinde güçlü devlet geleneklerine sahiptir. Ayrıca, biri diğerinin devamı sayılan her iki devlet yönetiminin de Kürtlerle ortak yaşama geleneği epeyce göçlüdür ki bu çözüm yolunda en önemli parametrelerden biri, hatta en önemlisidir. Bu nedenle Kürtlerin varlığı tartışıldığında aklı başında olan hiç kimse ”bunlarda nereden çıktı” iddiasın da olmamıştır.

    2-) Toplumsal bilinçaltı; Toplumların ayrılma veya beraber yaşama niyetlerinin ne yönde eğilim gösterdiği, ekonomik ve sosyal hareketleri dikkate alınarak analiz yapılabilir. Bu analizler de tıpkı doğa olaylarındakine benzerler. Nasıl ki deprem faylarının durumu, gelecek hakkında fikir verebiliyorsa, aynı şekilde toplumsal trendlerden ileriye doğru projeksiyon yapan sosyologlar da Kürtlerin toplumsal hafızalarını analiz ederek, onların da ağırlıklı olarak geleceklerini Türklerle paralel planladıklarını söylemektedirler. O kadar ki; Türklerin yaşamadığı hiçbir yerde, Kürtler’ in de kitlesel olarak yaşamadığını söylemektedirler. Gerçekten de, Kürtlerin yaşadığı gerek Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasındaki Türkiye, Irak ve Suriye ‘yede olsun, gerekse de İran yönetimindeki Muhabat, Kirmanşah ve Kürdistan bölgelerinde olsun(orada da Azeri Türkleriyle) beraber yaşamış ve yaşamaya da devam etmektedirler. Başka dillerdeki isimleri de iki kardeşi çağrıştırırcasına kafiyeli ve benzerdirler. Örneğin: Kürt-Türk/Ekrad-Etrak/ Kurdish-Turkish gibi. Bütün bunlar tesadüf eseri midir? Bilinmez. Ancak kesin bilinen bir şey vardır ki o da; Kürtlerin toplumsal bellek ve hafızalarında Türkiye’den ayrılmak gibi bir fikirlerinin olmadığı gerçeğidir.

    3-) Orta Doğuda Kürt varlığı; İlkokullarda bize ülkemizin komşuları öğretilirken, doğuda İran, güneydoğuda Suriye ve Irak diye öğretildi yıllarca. Oysa resmi söylem gereği bunlar doğru olsa da gerçekten, ülkemizin hem doğu komşuları, hem de güney doğu komşularının tamamı Kürt’lerden oluşmaktadır. Bu bölgenin petrol ve doğalgaz rezervleri açısından oldukça zengin olduğu da ayrı bir gerçektir. Bu zenginlik bölge ülkelerinin ve insanının çıkarınadır. Yıllar yılı bu petrol zenginliği ceberut yönetimlerce Kürtlere karşı bomba olarak kullanılmış olsa da, artık barış ve refahın korunması için kullanılmalıdır. 

    4-) Kültürel benzerlik; Her ne kadar din ya da mezheplerin toplumlar için tek birleştirici etken olduğu iddiası doğru olmasa da, aynı değerleri paylaşan toplumların beraber yaşama isteklerinin farklı değerleri yaşayanlara göre daha göçlü olduğu bir realitedir. Buradan hareketle Sünni olan Kürtlerin-Sünni Türklerle, Alevi olan Kürtlerin ise, Alevi Türklerle daha az sorun yaşadığı söylenebilir. Genel olarak alevi toplumuna yönelik çözüm önerilerinin tartışıldığı günümüzde herkes için din ve inanç özgürlüğünün sağlanması ortak kültür zeminini daha da geliştirecektir. 



    5-) AB yerel özerklik şartı; Kürt sorununu çözmek isteyen hükümetlerin elinde Avrupa Birliği’ne üyelik süreci gibi çok güçlü bir koz vardır. Bu nedenle hiç kimse hükümetleri tamamen günah keçisi ilan edemez, çünkü elli yıldır devam eden AB tam üyelik süreci sadece hükümetlerin değil, aynı zamanda devletin de bir projesidir. Kaldı ki, Türkiye’nin çekince koymuş olduğu “AB yerel özerklik şartı” da üye ülkelerin tamamı için geçerli bir şart olup bu sorunun çözümün de önemli parametrelerden biridir.

    Sözün kısası artık siyasi iktidarın, oynamak istemeyen gelin misali ”yerim dardır” demesi gibi bahanelerinin inandırıcılığı kalmamıştır. Ülkemizde huzur, refah ve barış dolu ortamın bir an önce sağlanabilmesi için sorumluluğu bulunan herkesin elini taşın altına koyup üzerine düşeni sonuna kadar yapması gerekmektedir.Saygılarımla
                                                                                                                                     

     

     


    YORUM YAZ, SEN DE GÖRÜŞÜNÜ BİLDİR
  • Yükleniyor...
    Yorumlar (7) Tıklayarak Yorumları Okuyabilirsiniz
    Yorumlar yüklenirken lütfen bekleyiniz...
    YAZARLAR Tümü
    YILMAZ ACU BİR İNSANLIK ABİDESİNE VEDA: MERHUM FERİT BORA
    Yahya ERİKLİ 7. CÜZDEN MESAJLAR..
    MEHMET ÇET Yeni yılınız ( 2024 ) Kutlu Olsun
    ibrahim GÜÇLÜ Hikûmeta Kurdistanê divê baş bizane ku îro dereng e û lê sibê derengtir dibe…
    Abdülkadir Nur GÖRDÜK DEPREM VE MUHASEBE
    GAZETE MANŞETLERİ
    SON DAKİKA
  • Diyarbakır’da Sporun En’lerinde Yerel Basın
  • Diyarbakırlı Esnaflar Kaldırım ve Asfalt
  • Hasan Doğan: “Ne tehdide ne şantaja boyun
  • Hazro Belediye Başkanı Fuat Mehmetoğlu:
  • Çüngüş’te Bağ Bozumu ve Nar Festivali
  • Soğuk algınlığı şikayetleri arttı,
  • Başkan Ali Erdem: ‘Gazze’nin
  • Diyarbakır’da Akboz Siemens Dualarla Açıldı
  • FOTO GALERİ Tümü

    • Komik Resimler

    • Manzara Resimleri

    • RASTGELE RESİMLER
    ÖZEL HABER
  • Soğuk algınlığı şikayetleri arttı, vatandaşlar şifalı
  • Bağlar’da kaçak hayvan kesimine büyük darbe: 23 iş yeri
  • Acil Tıp Uzmanı Dr. Ayhan Tabur’un Görev Aşkı Takdir Topluyor
  • CHP Silvan İlçe Kongresi 29 Eylül’de Yapılacak
  • Diyarbakırlı duyarlı iş adamı Bozkuş, öğrencileri unutmadı
  • Havalimanında Unutulan Eşyalar Diyarbakır’da Vatandaşlarla
  • Muş’tan Diyarbakır’a Uzanan Mutluluk
  • Feyza Tekidi, Yılmaz Atalay ile dünyaevine girdi
  • Diyarbakır’da Okul Kıyafeti Tartışması: “Bizi Hedef
  • Tosunlu 'dan İsrail’e Sert Tepki: “İnsanlık Suçu İşleniyor,
  • HAVA DURUMU
    VİDEO GALERİ Tümü

    • Davos'un Arka Planı

    • Recep Tayyip Erdogan One minute!

    • Günün en çok izlenen komik video
    NAMAZ VAKİTLERİ
    SÜPER LİG
    ARŞİV
    Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Künye | İletişim | Sitene Ekle | Reklam| RSS 2.0 2025 © Diyarbakır Haber Merkezi Tüm Hakları Saklıdır !

    Yazılım: Haber-Sistemi