Bugün: 19 Ağustos 2025 Salı
Anasayfam Yap Favorilere Ekle Künye
Yeni Üyelik Üye Girişi
  • Ana Sayfa
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Seri İlanlar
  • Firma Rehberi
  • Tüm Yazarlar
  • İletişim
  • SON DAKİKA
    Dicle Üniversitesi’nden Çermik Belediyesi’ne Ziyaret
    Diyarbakır’da yaz tatiline spor desteği
    SİİRT VALİSİ'NDEN SİİRT VAKFINA ZİYARET
    Sağlık-Sen’den Kamu İşverenine Tepki: Yetersiz…

    DAĞDAKİNİN GÖZÜYLE DAĞ’A BAKMAK

    24 Aralık 2012, 21:14
    12
    14
    16
    18

    Malum ülkemiz polemik konusunda ustalığını, Demirel’in “binaelaleyh Gap’ı gaptırmam” dediği gibi bizde kimseye kaptırmayız. Bir polemik haftalarca masalarımızda mezeye olmaya devam etmektedir.

    En son başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın, BDP Eş Başkan’ı kastederek “yerinde olsaydım belki bende dağa çıkardım” demesi ve empati kurması herkesin ağzında sakız gibi çiğneniyor ve tarbiri caizse ağzı olan konşuyor.

    Hatırlıyorum Diyarbakır’da, Kürtçe’nin radyo ve televizyonlarda yasak olduğu OHAİL’ın acımasız sürecinde, radyolarda “başına bir hal gelirse canım, dağlara gel dağalara” türküsü çalındığı zaman hemen ona karşı, JİTEM’in güdümünde yayın yaptığı iddia edilen Diclenin sesi radyosuda “dağlar seni delik deşik ederim” adlı türüküyü çalıyordu.

                    Akıl tutulması yaşayan devlet aygıtının kendi içinde barındırdığı canavar ruhlu ve timsah gözyaşlı varlıkların kendi öz halkına karşı acımasızca davranmasına ve bu aygıta karşı yıllardır yabancı olan halk arasında yaşanan diyalogsuzluğa baktığımızda, bugünün tablosu yüzümüze bir Osmanlı tokadı gibi çarpıyor.

                    Fiilen 7-8 yıldır Ankara’dayım ve hemen hemen birçok Türk dost ve arkadaşımın bana sorduğu soruların başında gelen “yahu Cüneyt kardeş Anadolu’nun pek çok yerinde açlık, yoksulluk ve sefalet vardır. Orada insanlar neden dağa çıkmıyor da sizinkiler neden dağa çıkıyor? Her yoksul olan dağa mı çıkması gerekiyor?...” gibi soruları sormaktadır.

    Bununla birlikte yazılarımdan dolayı ne Türk kardeşlerimi memnun edebiliyorum ve nede Kürt kardeşlerimi.  İki tarafıda memnun etmek deveye hendek attırmaktan daha beterdir.

                    Birçok Türk kardeşim bazen beni BDP’nin ağzıyla konuştuğumu iddia eder, tepki gösterirken, beri taraftan BDP tabanından tepki ve PKK’den ölüm tehdidi dahi aldığım olmuştur. Oysaki biz “nedenleri” yok sayıp “nasıllarla” durumu kurtarmaya çalıştığımız, dünyanın konjöktürü ve ülkemizin sosyolojik ve tarihsel gerçeğini yok saydığımız zaman, istediğimiz medeni alemin fotoğrafına yeralmamızın şansı olmayacaktır.

                    Şimdi önce ben önce Türk kardeşlerime sonrada Kürt kardeşlerime bir soru soracağım, bir empati yapmalarını, kin, nefret ve intikam duygusu gütmeden bir dakikalığına bile olsa olaya biraz sevgiyle bakmalarını rica edeceğim. O günün koşullarında insanların neden dağa çıktığını daha net bir tabloyla az, öz ve kısaca önce kendimden başlayarak anlatmata çalışacağım.

    Sonrada sizleri vicdanınız ve Allah’a olan sarsılmaz inancınızla başbaşa bırakacağım. Allah’a inanmayanları da inandıkları bütün kutsal değerleri adına, onları da vicdanları ve inandıkları değerlerle başbaşa bırakacağım.

    Çünkü bende yaşadığım ve karşılaştığım zulüm, adaletsiz ve hukuksuzluk karşısında dağa çıkmayı çok ama çok düşünmüşümdür. Ancak önce Allah’a olan inancım, aldığım kültür ve yüreğimde taşıdığım kardeşlik sevgisinden dolayı kendimi hep frenlemişimdir. Gerçkekten Batı’da yaşayan insanlarımızın büyük çoğunluğu OHAL sürecinde yaşanan olayların birçoğundan haberdar değildir.

    Türk basını susturulmuş, paşaların talimatlarıyla ancak manşet atabiliyor ve haber yapabiliyorlardı.

    Neden?

    Köyümüzde ikokul olmadığı için okuyamadım. Dışarıdan alana kadar öbür dünyayı gördüm. Babasız olduğumiçin rahmetle annemle Silvan Asliye Hukuk Mahkemesine giderek yaşımı büyüttüm ve ancak dışarıdan ilkokul diploması sınavına girebildim. Hayatımdaki tek idealim hakim olmaktı ve bunun için çalıştım ama olmadı.

    16 Haziran 1991’de(ben lise2’de okuyordum) bizim köyde (Diyarbakır ili Silvan ilçesi Sabe köyünde) askerlerle militanlar arasında çatışma çıktı. 5 saat süren çatışmada militanların yakalanması çok mümkünken, binlerce asker köyü kuşatmış ve kaçmaları asla mümkün değilken komşunun evine lav bombastı atıldı.

    Evin içinde bulunan 3 militan cesetleri korlara dönüşmüştü. 3 cesette de sadece kemikten başka bir şey kalmamıştı. Tabii o arada yangın bizim evede sıçradı ve yeni yaptığım evde yakıldı. Daha çocuk yaşlarında aile sorumluluğunu yüklemiştim. Diyarbakır’dan köye vardığımda annem yere düşen insan beynini ve insan dişlerini topluyordu. O an hayatımın en dehşet ve korkunç anıydı. Evim yakıldıktan sonra hakim olma hayalimde suya düştü.

    1993’te gazeteciliğe başladım. Her gün onlarca cinayet haberini yaptım. Öyle ki bazen cinayet haberlerini yetiştiremiyorduk. Her gün onlarca köy yakılıyordu. Binlerce insan yazın cehennem sıcağında, kışın zemheririnde şehre göç ediyordu. Köyü yakılan kimi vatandaşlarda can havliyle ancak evden tek bir eşya almadan kendini Diyarbakır’ın karataşlı sokaklarına atabiliyordu.

    Cumhuriyet gözaltılarında hergün insanlar kayboluyor, cesetleri Dicle nehri kenarında bulunuyordu. Devletin himayesinde Diyarbakır cezaevine 1995 yılında baskın yapıldı ve onlarca insan katledildi. Kısacası yüzlerce kitap yazılabilir bu konuda ama o dönemde devlet insanları zorla dağa gönderiyordu. Dağa gitmekten başka hiçbir yaşam hakkı tanımıyordu.

    1996 yılında canlı yayın programıma baskın yapıldı. DGM’de yargılandım ama beraat olmama rağmen fişlendim ve ideolojik olarak devlet memuru veya işçi olmam sakıncalı görüldü. Yuvam paramparça oldu. Oğlum daha dört yaşındayken ayrılmak zorunda kaldım. Hayatın dibini gördüğüm, annemin “bugün evde ekmek yok” dediği anlarda dağa gitmeyi çok düşündüm. Beni fişleyen Karakol komutanı Nedim Yerli aklıma geldikçe öfkeleniyor ve onu beddua ediyordum.

    Suçum neydi?

    Savaş olmasın, insanlar ölmesin, kardeşlik ve barış ülkeye hakim olsun idi.

    Türk kardeşlerime soruyorum, siz olsaydınız ne yapardınız?

    Kürt kardeşlerime soruyorum. O acımasız ve kalleş dönem geride kaldı. Türk halkıda artık ergenekonları, gerçeği  gördü. Her türlü ret ve inkar politikası tarihin çöplüğüne atıldı. Türk halkı bütün acılara rağmen yaraları sarmak istiyor ve sarıyor da. Ancak buna BDP ve PKK mani olmamalı.

    Artık bu saatten sonra dağa çıkmanın hiçbir gereği kaldı mı?

     


    YORUM YAZ, SEN DE GÖRÜŞÜNÜ BİLDİR
  • Yükleniyor...
    YAZARLAR Tümü
    YILMAZ ACU BİR İNSANLIK ABİDESİNE VEDA: MERHUM FERİT BORA
    Yahya ERİKLİ 7. CÜZDEN MESAJLAR..
    MEHMET ÇET Yeni yılınız ( 2024 ) Kutlu Olsun
    ibrahim GÜÇLÜ Hikûmeta Kurdistanê divê baş bizane ku îro dereng e û lê sibê derengtir dibe…
    Abdülkadir Nur GÖRDÜK DEPREM VE MUHASEBE
    GAZETE MANŞETLERİ
    SON DAKİKA
  • Dicle Üniversitesi’nden Çermik
  • Diyarbakır’da yaz tatiline spor desteği
  • SİİRT VALİSİ'NDEN SİİRT VAKFINA ZİYARET
  • Sağlık-Sen’den Kamu İşverenine Tepki:
  • Çermik Devlet Hastanesi’nde İnceleme ve
  • Ergani’de Unutulmaz Nişan Töreni: Uzan ve
  • Başkan Erdem’den orman yangınlarına destek
  • Çocuklar yıldızlar altında Kürtçe film
  • FOTO GALERİ Tümü

    • RASTGELE RESİMLER

    • Komik Resimler

    • Manzara Resimleri
    ÖZEL HABER
  • Ergani’de Unutulmaz Nişan Töreni: Uzan ve Eryiğit Aileleri Bir
  • Başkan Erdem 'den İsrail’e Sert Tepki: “İnsanlık Suçu
  • Parklara ayaklı çöp kovaları montajlanıyor
  • 15 Temmuz şehidinin eşi: "Onun eşi olduğum için çok gururluyum"
  • Eşbaşkanlardan Katılımcı Bütçe Paydaş ziyaretleri
  • Eşbaşkanlardan Temizlik Müdürlüğü emekçisine teşekkür
  • Çermik Belediye Başkanı Şehmus Karamehmetoğlu: “Aşure,
  • Çüngüş Belediye Başkanı Ali Suat Akmeşe: “Bu Gün, Hem
  • Taksi içinde işlenen gasp suçuna emsal karar
  • Kardelen Hareketi'nden "İklim Kanunu" Eleştirisi: "Yeni Bir Dini
  • HAVA DURUMU
    VİDEO GALERİ Tümü

    • Davos'un Arka Planı

    • Recep Tayyip Erdogan One minute!

    • Günün en çok izlenen komik video
    NAMAZ VAKİTLERİ
    SÜPER LİG
    ARŞİV
    Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Künye | İletişim | Sitene Ekle | Reklam| RSS 2.0 2025 © Diyarbakır Haber Merkezi Tüm Hakları Saklıdır !

    Yazılım: Haber-Sistemi