SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() Diyarbakır ve Maneviyatı![]()
YILMAZ ACU yilmazacu1@hotmail.com
Sevgili okurlarım,Yine bir yazımda daha buluşmanın heyecanını yaşıyorum. Yazdığım bir çok yazıda Diyarbakır’ın sorunlarını dile getiriyorum, Bu haftaki yazımda yine insanlık şehri Diyarbakır’ı anlatacağım.
2 Aralık 2015’ten bu yana Diyarbakır’da nelerin değiştiğini görmemek için Kur’an-ı Kerim’de A’raf suresinin 179. Ayetinde belirtildiği üzere “Andolsun, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık ki kalbleri var, fakat onlarla anlamazlar; gözleri var, fakat onlarla görmezler; kulakları var, fakat onlarla işitmezler…” hükmü ile ne kadar örtüştüğünü müşahede ediyoruz. Sur’da bir gedik açtık, Mukaddes mi mukaddes, Ey kahpe rüzgar, Artık ne yandan esersen es demiştir. Merhum Necip Fazıl Kısakürek. Zaman bendedir, Mekan bana emanet, Kim var diye soranlar, Ben burdayım ilelebet! Sözlerine mazhar olmuş nice kahramanlar sessizce geldi bihakkın vazifesini yerine getirerek geçti. Geçmişten gelen yazılı kaynaklara göre Diyarbakır şehrimizde 542 sahabe meftundur. Diyarbakır şehrimiz, Mekke ve Medine’den sonra en fazla Peygamber ve Sahabenin bulunduğu 3. Şehirdir. Biz Diyarbakır’lı olarak bu önemli ve kutsal şehri sahiplenmek zorundayız, birilerinin istememesine rağmen. Terör belasından dolayı sık sık olumsuzluklarla gündeme gelen Diyarbakır’ın bu özellikleri maalesef gölgede kalıyordu. Bizler bu kutsal şehrin emanetçileri olarak ona layıkıyla sahiplenmek zorundayız… Diyarbakır medeniyetlerin eşsiz kültürünü taşımaktadır. Diyarbakır’da şimdi neler oluyor buna bakmak lazım.
Terör örgütünün Diyarbakır’ın Sur ilçesinde başlatmış olduğu hendek-çukur siyaseti sonucu ile yapılan operasyonlarda büyük başarıların yanı sıra güvenlik nedeni ile evlerini terk ederek mağdur olan onlarca insanlar olmuştur. Devletin vatandaşına sahip çıkması ile problemlere çözüm üretilmiş, yapılan çalışmalar taktire şayan olarak görülmüştür. Bu hale neden gelindi? Batının ve terör belasının baskıcı ve yarınlara dair hayal ürünü olan vaatleri sonucu, çok sıkıntılı dönemleri yaşayan Diyarbakır halkının bir kısmı modernleşme sürecine girerek değerlerinden koparıldıkları gözle görünecek ölçüdedir. Pekala bunların dışında kalan diğer halk ne durum da idi, halen köklü manevi bağları ile Peygamber ve sahabeler şehrine layık dimdik hak ve adalet üzere yoluna devam etmiştir. Diyarbakır insanının maneviyatını bize aktaran ve sonrasında tarihin seyrini değiştiren şu hadiseyi hep beraber yeniden hatırlayalım. “ Selahaddin Eyyubi, Kudüs’ü fethetmeden beş yıl öncesinde Diyarbakır’a gelir. Diyarbakır’ın kadınları Selahaddin’e bir emanet vermek istediklerini, ancak bu emanete sahip çıkıp çıkmayacağını kendisine sorarlar.
Selahaddin de emanetlerinin ne olduğunu sorar. Diyarbakırlı kadınlar, Selahaddin’e bir yıldır Diyarbakır’daki en güzel gülleri toplayıp gül suyu yaptıklarını ve Kudüs’ü fethettiğinde Mescid-i Aksa’ya bu kokuyu sürmelerini ister. Selahaddin Eyyubi de bu kokuyu beş yıl boyunca yanında saklar ve Kudüs’ü fethettiğinde bu kokuyla Mescid-i Aksa’nın içini yıkatır ve şunları söyler; Ben Kudüs’ü fethettiğimde beni en çok etkileyen Diyarbakır’lı kadınlar olmuştur” der. Selahaddin Eyyubi’nin ordusunda Türkler, Kürtler, Çerkesler ve Araplar gibi bölge halkından insanlar bulunduğu, o gün o birliği sağlayan Selahaddin Eyyubi, Kudüs’ün kapılarını Müslümanlara açmıştır. İşte bu günlerde bizim ihtiyacımızın olduğu bu birliktir. Şehrin ve mekanların kime emanet olduğunu görelim. Şer odaklarının yurdumuz üzerinde oynadıkları oyunların farkına ve bilincine vararak Diyarbakır’da el uzatılmayan, tek bir insan kalmamalı, adalet ile muamele etmeli, adalet ile huzur tesis etmeli ki bizler bölgede ve Diyarbakır’ımızda bulunan Türk, Kürt, Zaza, Çerkes ve arabıyla bu birlikteliği sağlamış olalım ve inançlarıyla barış halinde olan bir Millet ortaya koyarak Sur’dan açılan gedik ile mekanların sabiyiz diyebilelim. Siyasal, Sosyal, Ekonomik, Kültürel ve günlük yaşamı dâhil olmak üzere, her alanda, bila istisna mağduriyetler içerisinde olan Diyarbakır’ı Refaha kavuşturmanın gayreti içerisinde bulunalım. Şimdilik bu kadar diyerek yazımızın ikinci kısmında refaha kavuşturmanın yollarına değinmek üzere Selam ve dua ile…
Yükleniyor...
|