Diyarbakır ‘ÖNCE BARIŞ’ diyor...

Son dönemlerde yaşanan gerilimli gelişmeler adeta bir korku filminden çıkmış gibi. Korku filmlerinde olduğu gibi nerde ve ne zaman bir ürkütücü olayın gerçekleşeceği bilinmiyor. Türkiye’de bu anlık gelişmeleri travma ve sendromla bekliyor.

Ülkedeki flaş gelişmeler birçok şeyi ayna gibi ortaya koyarken, peki Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Diyarbakır yaşanan şok gelişmelere nasıl bakıyor?

Şimdi sizlere sunacağım izlenimler birebir vatandaşlarla yapılan sohbetler sırasında öne çıkan konulardır ve tespitler tamamen saf bölge insanımızın temiz duygularıdır. Aktarılacak olanlara ne bir ekleme yapılmıştır, ne de çıkartılmıştır. Bu nedenle okuyacağınız yazı bu kadar nettir.

                   Yaklaşık 15 günden bu yana gazetemiz aracılığı ile ‘Seçim gündemi’ başlığı ile bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Yaptığımız bu çalışmanın adı her ne kadar ‘Seçim Gündemi’ olsa da birçok konuda vatandaş görüş belirtiyor ve hislerine tercüman olmamızı arzu ediyor.

                      Vatandaşlara yönelttiğimiz ilk sorumuz her zaman için Bölgede yaşananlara nasıl bakıyorsunuz? Sorusu olmuştur. Vatandaşlar tarafımıza akan kanın durmasından, kepenklerin kapanmamasından, ticari hacmin azda olsa hareketlenmesinden duydukları memnuniyeti aktarırken, KCK tutuklularının salıverilmemelerine de tepki ile yaklaşıyorlar ve bunu çifte standart olarak tanımlıyorlar.

                    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’a gelişinde sarf ettiği sözleri anlamlı bulduklarını da kaydeden vatandaşlar, ilk kez Kürdistan ibaresinin kullanılmasına da Devrim gözü ile bakıyorlar.

Hal böyle iken Yerel seçimlerde Ak Partiye oylarını taktim etmeyeceklerinin, kendi kimliklerinin ispatı olması adına oylarını BDP’ye vereceklerini fakat genel seçimlerde Ak Parti’yi destekleyeceklerinin de bilgisini aktarıyorlar.

                    Son dönemlerde yaşanan yolsuzluk ve rüşvet konuları mazlum halk tarafından kınanırken beklenen duygusal tepkileri ortaya koymuyor. Zira vatandaşlar, sistem içerisinde her zaman birilerinin kendi çıkarları doğrultusunda hareket edeceklerini, mevcut Diyarbakır’da ki belediyelerin de aynı tutum içinde olduğuna vurgu yapıyorlar. Yani bölge insanı iktidara gelen ve gelecek olan her kimliğin mutlaka ‘keser’i kendine doğru yontacağını bildiklerini ifade ediyorlar. Bunun bir sır olmadığını hatırlatan bölge insanı yakın geçmişi işaret ediyor ve örnekliyorlar. 1980’den sonra bölgede başlayan çok yönlü zulüm ve talan politikasının altını çizerek, süreç içerisinde hem canlarından hem de mallarından olduklarını, göçe zorlandıklarını, bununla birlikte hem değerlerini, hem de ahlaki çöküntüye uğramış yeni bir neslin türediğine işaret ediyorlar.

Son dönemlerde ülkede deprem etkisi yaratan yolsuzluk, rüşvet ve talan iddialarına çok dikkat çekmeyen bölge insanının birkaç talebi var aslında. Bu taleplerin başında ekonomik rahatlama, yatırım, Hizmet, sosyal refah gibi kendi hakları olan istemlerdir.

1990’lı yılları hatırlatan vatandaşlar, akan kanın durmasından duydukları memnuniyeti dile getirerek işin diğer taraflarının da süreç içerisinde elemine olacağına inanıyor.

Söyleşi yaptığım bir vatandaşın ifadelerini buradan aynen paylaşmak isterim. Şeyhmus adındaki vatandaş, ‘Sistemin zaafları bunlar’ diyerek sözlerine başladı ve şunları aktardı: “Sistemin zaaflarından dolayı çok ta olumsuz yorumlar yapmıyoruz. Ben bir kahvehane işletiyorum ve yüzlerce insanla da muhatap oluyorum. Hemen hemen hepimizin ortak paydası bu yönde. Hatta bunu doğal karşılayanlar bile var. Bizim çözüm sürecine desteğimiz ve barışa olan özlemimiz üç beş bakan çocuğunun hırsızlıklarının gölgesinde kalacak olan konular değil. Bölgemizde uzun yıllardan bu yana oluk, oluk kan aktı. Bunları unutmadık, unutmayız. Mesleğimden dolayı yaşamın birçok rengi ile iç içeyim. Çok sayıda BDP sempatizanı arkadaş var ki bende bir BDP’liyim. Ama BDP’li olmam demek barış sürecinden duyduğum memnuniyeti dile getirmemin önünde engel değil. Biz bölge insanları olarak fantazi yaşamaya çalışmıyoruz.

Aş, iş, haklarımız diyoruz. Kavgadan uzak, huzurlu bir yaşam arzu ediyoruz. Zaten BDP’li olmamızdır bizim bu objektif bakışa sahip olmamızın nedeni. Bireysel hataların varlığı konusunda hem fikiriz, bunlar olmamalı ama var olan başka gerçekliklerin de üstünü örtmemeli, gündemi değiştirmemeli. Bana göre yapılan eylem Başbakan’ı yıpratmaya yönelik. Son dönemlerde ‘Kürt sorunu ve Çözüm süreci’ konularında ciddi ivmeler kazanıldı. Önemli olan da aslında bu. Biz kesinlikle ve kesinlikle yerel seçimlerde BDP’yi destekleyeceğiz. Çünkü bizim kimliğimizdir fakat genel seçimlere  kadar da hükümeti takip edeceğiz. Eğer performans böyle devam eder ise elbette ki Sezar’ın hakkını da Sezar’a vereceğiz.”

            Görüyorsunuz ya, artık bölge insanı da, Diyarbakırlılar da düşünüyor ve üretiyor. Çünkü her şeyin bir zamanının olduğunu biliyorlar. Sanırım bu kez Sezar’ın hakkı Sezar’a verilecek…

Saygılarımla

besenk@hotmail.com