SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() DÜNYA DİYARBAKIR'I İZLİYOR, BDP KRİZLERİ OYNUYOR
Hafta sonu Başbakan Erdoğan'la bilrikte Bölgesel Kürdistan Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Kürt sanatçı Şiwan Perver ve sanatçı İbrahim Tatlıses'in Diyarbakır'a gidecek olmalarından dolayı bütün Dünya ve dünya basını gözlerini Diyarbakır'a dikmiş ve her gelişmeyi an be an izlemektedir.
ABD, AB ve Ortadoğu'nun önde gelen basın yayın organları Mesud Barzani'nin ve Erdoğan'ın Diyarbakır gezisini değerlendirirken, Diyarbakır tüm dünyanın odak noktası ve ilgisi haline gelirken BDP ve HDP yöneticilerinin yaptıkları kıskançlık kokan açıklamarı ve sersem mayın gibi sözlerini dinledikçe bir Kürt ve Diyarbakır'lı olarak gerçekten sinirleniyor ve yapılan açıklamalara karşın 'Yok artık! Yuh yani' diyorum.
İçlerinden hemşerim olan Leyla Zana hariç. Zana sadece Silvan'lı olduğu için değil soyadı gibi Zana (bilge) biri olduğu, dünyayı okuduğu ve ülke gerçeğinin farkında olduğu ve bu farkındalıktan ötürü de daima tavrını kardeşlik ve onurlu barıştan yana koyduğu için kutluyorum.
Hani “balık baştan kokar” atasözümüz var ya, tam da BDP, PKK ve BDP'nin “irademizdir” diye dünyaya deklare ettiği çok sayın (!) Öcalan için biçilmiş kaftandır. Zaten Öcalan'ın huyudur; kıskandığı, çekemediği, yıldızını parladığını gördüğü ve onda liderlik vasfını gördüğü PKK'liyi veya Kürt siyasetçisini ya infaz ettirmiştir ya da onu diskalifiye ederek pasif hale düşürmüştür.
Tıpkı yine örgüt içinde yıldızı parlayan ve liderliğe yol alan ve yine hemşerim olan Mahsum Korkmaz'ı infaz ettiği ve bu utanç eyleminin Kürtler tarafından bilinmemesi için Bekaa'da açtığı Kampa “Mahsun Korkmaz Akademik Kampı” ismini verip işlediği infazının üstünü örtmeye çalıştığı gibi.
Şimdi BDP'li veya PKK'liler bu satırları okurken eminim yine yerlerinden hoplayıp öfkelenecek ve öfkelerinden ötürü de burunlarından öfke saçan yeller esecektir.
Ama kusura kalmayın liderinizin Kürt halkının evlatlarına yönelik işlediği cinayetleri Kürt halkının bilmesi, halkın en doğal ve en temel hakkıdır. Sadece 1992 yılında, önderlik çizgisine uymadığı gerekçesiyle mahkemelerinin kararlarıyla (güya PKK'nin kurduğu mahkeme) ve çok Sayın Öcalan'ın(!) onayıyla kurşuna dizilen PKK militanlarının sayısı 141'dir.
PKK'nin İsveç/ Stokholm sözcülüğü görevi yapan ve Öcalan tarafından Bekaa'ya çağrılıp PKK'nin kurduğu “İNFAZ MAGANSI KOMUTANLIĞI”NA getirilen Fevzi Açıkgöz infazlarla ilgili bakın ne diyor: “Kampta bulunduğum süre içerisinde 500'den fazla kişi ifaz edildi. Her ay en az 25 PKK'li, her 3 ay da bir de Konturgerilla olduklarından şüphelendiğimiz 50-60 kişi öldürülüyordu.”
Yine Hakan Kılıçarslan; Öcalan'ın talimatıyla öldürülen PKK militanı yaklaşık 300 kişi olduğunu iddia eder.
Mahsum Korkmaz Nasıl İnfaz Edildi?
Silvan'lı Mahsum Korkmaz 1979 yılında 70 kişilik bir grupla Suriye'ye geçer. 15 Ağustos 1984'teki Şemdinli baskınını gerçekleştirilen grubun liderliğini yapar. 1985'te kurulan ERNK'nin il başkanıdır.
28 Mart 1986'da Şırnak yakınlarındaki Gabar Dağın da bir gecenin karanlığın da olmayan ama olduğu iddia edilen bir çatışma da ensesinde aldığı tek kurşunla infaz edilir.
Oysa Mahsum Korkmaz çatışma esnasında değil, Öcalan'ın talimatıyla ifaz edildiği, Selim Kod adlı Fevzi Aydın, Şemdin Sakık ve bir çok PKK'nin lider kadrosu tarafından dillendirilir. Ancak Öcalan bu iddiayı gündeme getirenlerin tamamı hakkında ya infaz ya da farklı yöntemle cezalandırma kararı verir. İnfazdan kurtulabilenler kendini ya askerin ya başka devletlerin kucağında bulurken kurtulamayanlar da kendini celladın bıçağının önünde uzanmış şekilde bulurlar.
Şemdin Sakık; Mahsum Korkmaz'ın ifazıyla ilgili şunları söyler:
“28 Mart 1986 tarihinde, sadece ekmek bulmak amacıyla bir gece yürüyüşü yapmak zorunda kaldığımız gecenin seher vaktinde, bulunduğumuz bölgede her gece atılan yüzlerce pusudan birisine düştük. Bu pusuda bir arkadaşımızın hafif yara alması dışında hiçbirimize zarar gelmezken, A.Öcalan kişiliğinin sağ kolu Mahsum Korkmaz alnından aldığı tek kurşunla öldü.
Mahsum Korkmaz'ın nasıl vurulduğunu kendi aramızda tartıştık. Gerekli incelemeleri yaptık. Sonuçta içimizden birisinin kurşunuyla vurulduğu kanısına vardık. Bu kişinin Fevzi Aslan (Selim) olduğu konusunda şüphemiz kalmamıştı. Zira bu kişi tabancasını olay yerinde bırakmıştı. Olay öncesinde Mahsum Korkmaz ile kavgaya varan bir tartışmaya girmişti. Fevzi Aslan hakkındaki kanaatlerimizi hem bireysel raporlarımızdan hem de grup raporunda yazıp ona (Öcalan'a) göndermiştirk.
Sunulan bu raporlar ve bütün grubun ısrarlarına rağmen bu adam hakkında soruşturma açılmadığı gibi, bizim girişimlerimizde engellendi.” diyor.
Şeyhmus Elçi kendi kitabında Mahsum Korkmaz'ın infazıyla ilgili şunları yazar:
“Mahsum Korkmaz devlet tarafından değil, APO'nun verdiği emirle öldürülmüştür. Birçok savaşçının da bildiği gibi Agit (Mahsum Korkmaz) Fevzi Aydın tarafından öldürüldü. APO, Agit'in kendisinin yerine geçebilecek vasıflara sahip olduğunu anlayınca, Fevzi'ye bir operasyon sırasında öldürülmesini emretti. Fevzi'de bunu gerçekleştirdi. Görgü şahitlerinin anlattığı gibi, pusuyu farkeden Fevzi, 'Agit ile biz sizi koruyacağız' diye geride kaldı.
Daha sonra savaşçılar bir el silah sesi duydular. Biraz sonra Fevzi tek başına geldi. Ona 'Agit nrede?' diye sordular. O da, 'Biz birbirimizi kaybettik, silah sesinin de ne olduğunu anlamadım' diyor. Sonra Agit'in öldüğü öğreniliyor. Hepimizin de bildiği gibi Agit tek tabanca mermisi ile arkadan vurulmuştur. Tabanca mermisi etki mesafesi bellidir. Eğer bu kadar yakından devlet güçleri Agit'i vurduysa Fevzi nasıl kurtuldu? Onu niye öldürmediler?” diye sormaktadır.
Ayrıca Şiwan Perver'in PKK tarafından onlarce kez tehdit edildiği, sazının sahnede kırdırıldığı ve BDP tarafından “ajan”, “işbirlikçi” gibi onur kırıcı iddialarla Şiwan'ın nasıl zor günler geçirdiğini bütün dünya bilmektedir. Yetmedi yine PKK ve BDP çevreleri Şiwan'ın kutsal özel yaşam sınırlarına fütursuzca girerek onun 13 yaşındaki kızlarla beraber olduğunu da yazıp çizdiler.
Şimdi bütün bunlar ortadayken Şiwan Perver 37 yıl sonra ve Erdoğan'ın desteğiyle kendi vatanına gelmek için sizden emir ve icazet mi alacak?
Hangi hakla ve hangi ahlakla onu eleştirebilme hakkına sahip olabiliyorsunuz ki?
Buna pişkinlik demezler mi?
İyi valla; hem adamın onuruyla, haysiyetiyle oynayın, hem sazını kırın, hem onu ölümle tehdit edin ve hem de hiçbir şey olmamış gibi onun Ak Parti hükümetinin çıkarlarına alet olduğunu söyleyin.
Çok affedersiniz ama siz Kürt halkını çok mu salak görüyorsunuz?
Öyle inanıyorum ki; Cumartesi günü Diyarbakır'da hem Erdoğan, her Barzani, hem Şiwan Perver ve hem de Diyarbakır halkı adını altınla tarih sayfalarına yazdıracaktır.
Yükleniyor...
|