Sayın cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan resmi ziyaret gerçekleştirdiği Fildişi Sahili'ne hareketi öncesi Atatürk Havalimanı'nda yaptığı basın toplantısında Anayasa Mahkemesi kararının hak ihlali olduğunu gerekçe göstererek serbest bırakılan gazetecilerle ilgili kendi görüşünü beyan etmişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan beyanında, Anayasa Mahkemesi'nin tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için verdiği tahliye kararı ile ilgili "Ben Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu karara sadece sessiz kalırım. Onu kabul etmek durumunda değilim. Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum" demişti.
Sayın Cumhurbaşkanı kendi görüşünü açık bir şekilde dile getirdi. Ben bu kararı beğenmiyorum diyerek verilen bu karardan rahatsızlığını dile getirmişti. Buna benzer kararlar Avrupa ülkeleri, Birleşmiş Miletlerin, ABD ve Avrupa insan hakları mahkemesi aldığı kararların karşısında olmuş ve bu gibi çıkışları eleştirmişti.
Siyasi parti liderleri çıkmışlar Sayın Erdoğan’ın açıklamış olduğu görüşünü eleştiriyorlar ilk önce sizlerde Sayın Erdoğan gibi Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu yüzlerce yanlış kararlarının bir tanesini eleştirme cesaretinde bulunun, ondan sonra gelin Erdoğan’ı eleştirin.
Anayasa mahkemesi bölgede devam eden sokağa çıkma yasağını kaldırması için başvuruyu ret ettiği zaman neden sizlerden ses çıkmadı. Neden bizler bu kararı kabul etmiyoruz ve karara uymuyoruz, saygı duymuyoruz demediniz. Geçmiş dönemlerde Anayasa Mahkemesi başörtü ile ilgili kararı verdiği zaman sizler nerdeydiniz? Bir de Anayasa Mahkemesi parti kapatma ile ilgili verdiği kararlara, niye karşı gelmediniz. Demek oluyor ki siz sırf Sayın Erdoğan bu sözleri sarf etti diye kalkmışsınız Anayasa Mahkemesi’nin savunuculuğunu yapıyorsunuz.
Anayasa mahkemesi hepimizin mahkemesi olduğunu hiçbir kesimin mahkemesi olmadığını hatırlatırım. Mahkemenin vermiş olduğu kararlara karşı görüşünü beyan etmek suç değil. Bu ben Anayasa Mahkemesini kabul etmiyor, tanımıyorum demek olmuyor. Bir de bunlar insan oldukları için yanlış karar verebilirler, olabilir. Bazen mahkemenin verdiği kararları bizlerin hoşuna gitmeyebilir. Bu verilen kararları beğenmek mecburiyetinde değiliz. Bir de Sayın Erdoğan sözlerini basın özgürlüğüne getirdi. Sözlerinin devamında şunları söyledi. Bu konu ile ilgili Anayasa Mahkemesi Başkanı da görüşünü belli etti onun da hakkı var.
"Bana göre medyanın sınırsız özgürlüğü olamaz. Dünyanın hiçbir yerinde de medyaya sınırsız özgürlük yoktur. Bu haberlerde, bu ülkenin Başbakanına, Cumhurbaşkanına bugünkü göreviyle, her türlü saldırı vardır. Yani basın mensubu, yazılı-görsel kalkacak, Cumhurbaşkanına, Başbakana istediği gibi saldıracak istediği gibi onunla ilgili iftira oyunlarının içerisine girecek ve biz buna seyirci kalacağız. Böyle bir şey söz konusu olamaz."
Sayın Erdoğan’a bu konuda hak veriyorum. Bazı kesimler basını ellerine alarak şantaj aracı olarak kullanıyor, devleti ele geçirme gayesi taşıyorlar. Medeni dediğimiz ülkelerde bile basına sınırsız özgürlük tanınmamıştır. Bu ülkelerde haber yapma özgürlüğü bir yere kadardır. Devletini ve milletinin âli menfaattarı kurması geldiği zaman orda basın özgürlüğü yok.
İnsanlar çıkıp cumhurbaşkanı, başbakanı, bakanları ve diğer yetkileri eleştirecek yerin dibine sokacak, ama bu şahıslardan hiçbir ses çıkarmayacaklar öyle mi? Bu durumda “Ey halk bunlar haklı bizler haksızız. O zaman basın gelsin bu ülkeyi yönetsin bunlar gitsin.”
Birde son söz dikkat çekiciydi. Ben çıkıyorum arkamda kıyamet kopacak dedi. Şimdiye kadar hep kendisi gündemi belli ettiği için bu sözleri söylemiş olabilir. Çünkü diğer siyasi parti liderlerinden böyle bir cevher yok eğer olmuş olsaydı bir gün onlarda Sayın Erdoğan gibi gündemi belli edecekti. Bizler de bu belli ettiği gündemi tartışacaktı. Keşke sizlerde sayın cumhurbaşkanı gibi kendi ülkenizin çıkarları savunsaydınız. O zaman halk sizleri de desteklerdi.