SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() HASTANE Mİ? KAR'HANE Mİ?Geçen gün sosyal paylaşım sitesi olan facebook sayfamda gezinirken bir yazı dikkatimi çekti, okudum ve kim bu şahıs diye düşünmeye başladım. Bir arkadaşım sayfasında paylaşıldığı için az, biraz sorgulama gereği hissettim. Sayfada aynen şu yazıyordu : “Diyarbakır aşığı Bölgenin tek kanser cerrahisi uzmanı Eğitim ve Araştırma hastanesinden neden istifa etme noktasına geldi? Diyarbakırlı her gazeteci bunu sorgulamalı diye düşünüyorum. Belki de yanılıyorum” yazıyordu. O zaman bir gazeteci olarak bunu bir sorgulayalım; nedir bunun iç yüzü, Diyarbakır aşığı bu şahsiyet kim diye başladım araştırmaya. Araştırma derinleşince ortaya çıkan resmin benim gerçekten saygı duyduğum, dik duruşu, dürüstlüğü ve iyiliksever kimliği ile ön plana çıkan Eğitim ve Araştırma Hastanesi eski Başhekimi Bahri Çakabay kardeşime ait olduğu çıktı ortaya. Belki bilmezsiniz ama ben biraz Bahri Çakabay’i size anlatayım: Cerrahi Onkoloji uzmanı, ilk mezunlardan, Diyarbakır’a gelen ilk kişi. Bahri bey, Diyarbakır’a geldiğinde Bin bir emekle servis kurdu, hemşire yetiştirdi ve servisi kıt kanat imkanlarla aktif hale getirdi. Hastaların akıbetini şu anda bilmiyorum ama korkunç bir mağduriyet yaşadıklarından eminim. Sanırım hastaların bazıları yönetime ve valiliğe dilekçe vermiş. Peki, bu konu daha önce genel sekretere ulaştırılmış mı? Bilgi almak için Dr. Bahri bey ile iletişim kurdum. Bahri bey, Genel Sekreterle daha önce konuştuğunu ve hastalara daha iyi hizmet verebilmek adına başhekimlikten ayrıldığını belirtti. Dr Bahri Çakabay, Genel sekreterin kendisine çok söz verdiğini fakat buna karşın hiçbir şeyin eyleme geçirilmediğinin de altını çiziyor. Kanser cerrahi servisi kapatılırken son evre kanser hastaları için Palyatif Bakım tamamıyla işlevsiz kılınmış durumda. Eğer hal böyle ise demek ki Genel Sekreterliğin ve Eğitim ve Araştırma Hastanesi yönetiminin tek amacı ‘KAR etmek ve İSTATİSTİKİ ayak oyunlarında görünmek’ ten başka bir şey değil. Zaten mevcuttaki genel sekreterlikte bir başıbozukluk almış başını gidiyor. İhaleler üzerine oynanan hassas oyunlar, devletin hastanelerinin birer işporta tezgahı gibi kullanılıyor. İstedikleri yere TEZGAH kurdurulmamalarılar. Dr. Bahri Çakabay gitti veya gitmeye zorlandı ama birilerinin, bazı iradelerin bunu sorgulaması gerektiğini düşünüyorum. Zira, devletin kurumu ne babanızın çiftliğidir, nede ‘HALEPLİNİN KAR’HANESİ’ değil. birileri mutlaka bunların hesabını sormalı. Devletin Valisi var, Savcısı, Hakimi, müfettişi var. Memlekete gönül vermiş, gönüllü gelmiş ve bin bir ezaya göğüs germiş kimliklerin korunması gerekirken, mesleğini yapabilecekleri tüm ortamı yok etmek insanlıktan ve vicdandan uzak bir eylemdir. Tüm doktorlar feci rahatsız, Defalarca genel sekreterliğe yapılan başvurular ve sunulan raporlar ile kanser cerrahisinin bu bölge için önemi dikkatle dillendirilirken zırnık kadar kafalarının basmaması ise ayrı bir sorun. Bence anlama yetisinden uzak kimlikler ile ilgili olarak zeka konusunda incelenmesi gereken bir hastalık bana göre. Dr. Bahri Çakabay’a bir açıklama yapması için çok ısrar ettim. Oda bana gayet nazik bir dille şunları iletti: “Kurumsallaşma adına yoğun çaba sarf etsede servisimiz zorlu objektif ve sübjektif koşulların sonucu olarak kurumsallaşmasını hala tamamlayamamıştır. Önüne koyduğu popülizmden uzak ve hastanemiz adına heyecan verici hedefleri gerçekleştirebilmesi için Cerrahi Onkoloji servisinin kurumsallaşması bir zorunluluktur. Ameliyat sürelerinin uzunluğu nedeniyle Cerrahi Onkoloji için planlama yapılması bir ihtiyaçtır. Bu kurumsallaşma multidispliner olması zorunlu kanser cerrahisi için olmazsa olmaz bir zorunluluk ve hastanemizin hastalarına rasyonel kanser hizmeti vermesi için bir gerekliliktir. Böyle bir servisin sürekliliğinin sağlanması bölgemiz sağlık hizmeti için bir kazanım olacaktır. Yeni yönetimin bu konuya duyarlılık göstermesi için yüz yüze birçok görüşme yapılmış ve bir rapor sunulmuştur. Konu ayrıca Tıbbı Hizmetler başkanıyla da ayrıntılı olarak görüşülmüş gerekli desteklerin sunulmaması halinde bu koşullarda servisin devamlılığının sağlanamayacağı belirtilmiştir. Yeni Genel Sekreterimizde ilk başladığında bir idareci olarak kendisiyle Cerrahi Onkoloji planlaması konusunda ayrıntılı görüşülmüş, üç ay sonra bitecek idari görev sonrası tamamıyla Cerrahi Onkolojinin kurumsallaşması için mesleki pratiğe döneceğim kendisiyle paylaşılmıştır. Genel Sekreterimizde bunu heyecanla karşılamış ve gerekli desteğinin verileceği sözünü vermiştir. Uzun sure geçmesine karşın herhangi bir gelişme sağlanamaması ve hastane organizasyonunun klinik ve spesifik bazlı çalışma imkanlarını bütünüyle yok eden “dinamik yatak kullanımı” diye adlandırılan bir sisteme doğru evrilmesi sonucu servisimiz kapatılmış durumda olup, bu kontrollü kaos ortamında Cerrahi Onkoloji’nin rasyonel bir kanser cerrahisi hizmeti vermesinin koşulları kalmamıştır. Şimdi, Bahri beyin yanıtını okudunuz ve soruyorum: “Bu aymazlığın nedeni, hastaneleri batırma girişiminin talimatını kimler veriyor? Burada ki amaç ne? Dr. Bahri Çakabay duygusal bir tavırla son olarak şunları söyledi: “Cerrahi Onkoloji uzmanı olarak ben ilk mezunlardanım ve Diyarbakır’a gelen ilk kişiydim. Bin bir emekle servis kurdum, hemşire yetiştirdim, üç aylık emeği bir çırpıda sıfırladılar ve bu hastaların tümü yeşil kartlı. Bütün benliğimle söylüyorum, üç ay acı çektim, uykularım kaçtı, vicdan azabı beni boğdu, kaçmaktan başka bir yol bırakmadılar. Şimdi özel bir hastanede bana özel olarak kurulan bir kanser kliniğinde çalışacağım, Diyarbakır sevdamıza da ağır bir darbe vuruldu tabi. Hazmedemediğim bu’ Diyerek birilerini belki de göreve davet etti. Saygılarımla Yükleniyor...
Yorumlar yüklenirken lütfen bekleyiniz...
|