HAYAT-DİN=SIFIR

İnsanın dünya mutluluğunu ve ahiret kurtuluşunu isteyen Allah, insan yaşasın diye yasalar yani şeriatı, ilahi nizam çerçevesinde çizdi. Ancak, hayattan dini soyutlamaya çalışanlar dün olduğu gibi bugün de azımsanmayacak kadar çoktur. Allah'ın koyduğu yasaların günlük yaşayışta olmasını, hayata müdahalesini istemeyenler, dini Afyon olarak kabul etmiş, dini dört duvar arasına mahkûm etmek için ellerinden geleni artlarına koymamışlardır. 

İslam’la şereflenen bu toplum,  dinin hakikatlerinden uzaklaştırılmak için türlü tuzaklarla karşı karşıya bırakılmış, bin bir badire atlamıştır, en âlim olanları bile, harf inkılabı denen suikasta maruz kalarak bir sabah cahil olarak uyanmışlardır. Kütüphaneler dolu bilgi ile toplum arasına Latin harfleri girmiştir.  Karşıtı oldukları iddiasıyla bu toplumun âlimleri, önderleri, şeyhleri darağacında sallandırılmıştır. Özelikle Kürt Müslümanlar sistem tarafından iki kat daha fazla zulme maruz bırakılmıştır. Toplum sinmiş,  değerlerinden koparılmış ve öz yurdunda garip bırakılmıştır. Âmâ şu bir hakikattir ki çağdaş medeniyet adına kendisine zorla giydirilmek istenen bu deli gömleğini  asla içine sindirememiştir.

Sistem bir yandan camileri kapatırken aynı zamanda dinin gücünü fark etmiş olmalı ki, sisteme entegreli yeni bir dini düşünce ve yaşam biçimini üretmiş ve bu resmi dini anlayış büyük oranda topluma benimsetilmiştir. Görmeyen, duymayan, konuşmayan ve müdahil olmayan bir din ortaya çıkmıştır. Suya sabuna dokunmayan bir din.

 Oysa hayatın içinden dini çekip alırsanız elde sıfır kalır. Aileden dini alırsanız, ticaretten dini çekerseniz, siyaseti dinden arındırırsanız, çocuk terbiyesinde dini ötelerseniz, eğitimde dini yozlaşma olarak kabul ederseniz, dışlarsanız sayılan tüm bu alanlarda kör düğüm olmuş sorunların ortaya çıkması mukadder olur. İşte bugün yaşadığımız ve bir türlü çözülemeyen sorunların temelinde dinin dışlanması yok mudur? Açılan yaralara yıllarca tedavi edilmesi imkânını bulamazsınız bu tedavi çok pahalıya mal olur.

Hayatın her safhasında ilahi emirler olmalı, çünkü bir bütün olarak insan fıtratı ilahi emirlere yatkın bir şekilde yaratıldı. . Ve insanın fıtratında olmazsa olmazıdır din.

Kiliseye yani dine karşı savaş açan batı kültürü, bugün, artık bunun acı sonuçlarıyla yüzleştiğinden ve büyük faturalar ödediğinden bu hatasından dönmeye başlamış, yozlaşmasının sebebinin dinden uzaklaşmak olduğunun farkına varmış, Avrupa yeniden dine yönelmeye başlamış durumda. Bizim yeni bir çıkmaza girmemiz İslam adına değil ama Müslüman toplum adına büyük bir kayıp olacaktır İslam dünyasının da, dinden uzaklaşmanın zararlarını görmesi için batının ödediği faturaları ödemesi gerekmiyor. Bu nedenle çok geç olmadan dinin hayata müdahil olduğu bir sistemin tesis edilmesi elzemdir

Bugün için en azından şunların yapılması ile işe başlanabilir:

 Aile eğitiminde dinin önemini vurgulayıcı ciddi manada eğitim seminerleri ve benzeri eğitici faaliyetler düzenlenmeli . Bu faaliyetler aynı zamanda ASPB’nin programında hak ettiği ağırlıkta yer edinmelidir.

Camilere hapsedilmiş dini, sokağa taşımak için çeşitli çalışmalar yapılmalı. Burada en büyük görev Diyanet işleri başkanlığının yanında cemaat ve İslami sivil toplum örgütlerine düşüyor

 Bunu yaparken gericilik ve yobazlık söylemlerine kulak tıkanılmalı, yaşanabilir bir dini hayatı insanlara gösterme çabası içinde olunmalıdır. Öte yandan Dini temsil noktasında olanlar, dini yozlaşmış lığa sebebiyet verecek tavır ve tutumlarından kaçmalıdırkar. bu noktada toplum bilinçlendirilmeli ve din simsarlarının dini makama, paraya, şana, şöhrete alet etmesinin önüne geçilmelidir.

      Dini, din simsarlarından kurtarmalı dindar olanlar

     Bırakın din, ülkemize, bölgemize, şehir ve mahallerimize yeniden hayat versin  Çarşı pazarımızda dinimizin hayat veren sesi ve soluğu dolaşsın

     Unutmayın hayattan dini çıkarırsanız elinizde koca bir sıfır kalır..