SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() İSLAMDA PAYLAŞMA VE KUL HAKKI–1.
İslam'ın üzerine inşa edildiği en önemli temellerden biri de Hak prensibidir. Hak kavramı genellikle, bir bölüşüm ve paylaşım söz konusu olduğunda daha öne çıkar. İnsan ise, yaratılışı gereği toplu yaşamak ve ihtiyacı olan bir çok şeyi başkalarıyla paylaşmak zorundadır.
Bu paylaşım da bir takım hak ve yükümlülüklere özen göstermeyi gerekli kılar. Bunun için yüce dinimiz İslam; Allah -insan, insan-insan ve insanla-diğer varlıklar arasındaki ilişkileri hak esası üzerine inşa etmiştir. Özellikle, insan hakkını dokunulmaz kabul etmiş ve bu hakkın ihlaline karşı birçok maddi ve manevi müeyyide getirmiştir. Bu sebepledir ki, hak denilince öncelikle kul ve kamu hakları anlaşılmış ve bu haklar hak sahibiyle helalleşilmediği sürece Ahirette Allahu Tealanın affetmediği yegâne suçlar kabul edilmiştir. Kur'an-ı Kerimde bu konuya işaretle şöyle buyrulur: "Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları, hakimlere -idarecilere- (rüşvet olarak) vermeyin." "Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaretin dışında mallarınızı (haksız ve haram) yollarla aranızda (alıp vererek) yemeyin. Kendinizi helak etmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir." Bu ayetlerde özellikle "başkasının malı" ifadesi yerine "mallarınızı" denmek suretiyle, "milli servete" dikkat çekilmiştir. Bir kişiyi ilgilendiren ferdi haktan hareketle bütün toplumu ilgilendiren ve atalarımız tarafından "tüyü bitmemiş yetim hakkı" olarak ifade edilen toplumsal hakkın önemine dikkat çekilmiştir. Zira tecrübeler göstermiştir ki, mali haksızlıklardan özellikle hırsızlık,aldatma, rüşvet, adam kayırma gibi davranışların getirdiği felaketler; bütün toplumun fesadına sebep olmaktadır. Peygamber efendimiz (SAV), gerçek iflas edeni açıklamak için sahabelereden bir Yükleniyor...
|