SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() KÜRT ÇOCUKLARINA UYGULANAN GERİ ZEKALI TESTİ!Bir taraftan çözüm süreci yeşermiş bütün umutlarıyla devam ederken ama diğer taraftan sanki çözümü sabote etmek için yangınla körükle giden uygulamaları da duyunca insan olarak irkiliyor ve acı duyuyorsunuz.
Öyle bir uygulama ki, insanın onur ve haysiyetiyle asla bağdaşmayan ve ilkel olan bir uygulamadır.
İnsana “yuh yani!...” dedirtecek cinsten uygulama.
Düşünün araştırmacı Yazar Keje Bemal, “engelli çocuklarda ana dilde eğitim hakkı”yla ilgili bir araştırma yapmak için kenar mahallelerde bulunan rehabilitasyon merkezlerine başvurmuş.
Ancak Bemal ne görsün:
Okula başladığı zaman Türkçe’yle tanışan Kürt çocukları, bilmedikleri dile adapte olmakta güçlük çekince, zekâlarında bir sorun olup olmadığı anlaşılsın diye rehabilitasyon merkezlerine gönderiliyormuş.
Daha da vahimi, acısı ve utanç vericisi ise burada yapılan zekâ testlerinin Türkçe metinlerden oluşuyor olmasıdır.
Yani insanları bilemedikleri bir dil üzerinden test edeceksin ve o dili bilemedikleri için de o çocuklara “geri zekalı” diye rapor vereceksin.
Böyle haksızlık olur mu?
Araştırmacı Yazar Keje Bemal’in, İstanbul’da 20’den fazla rehabilitasyon merkezini gezerek yaptığı araştırma, Kürt çocuklarının anadilinden dolayı yaşadıkları sorunları, çarpıcı sonuçlarla ortaya koymuştur.
Bemal, Türkçe’yle okula başladıkları zaman tanışan Kürt çocuklara, dersleri anlamadığı gerekçesiyle “zekâ engelli” teşhisi konulduğunu tespit etmiştir.
Araştırmada; Kürtçe konuştuğu için sorun yaşayan çocukların kendi dillerinden soğuduğu, dile küstüğü de belirlenmiştir.
Bemal bu duruma en çarpıcı örnek olarak 13 yaşındaki Sibel’in anlattıklarına yer veriyor.
Sibel, “Kürtçe pis ve kötü bir dildir. Kürtçe konuştum diye ‘deli’ deyip buraya gönderdiler. Okulda arkadaşlarımız bizimle konuşmuyor. Öğretmene söylüyorlar. Herkes bizimle dalga geçiyor. Ben artık yemin ettim, asla Kürtçe konuşmak istemiyorum” diyormuş.
Bemal’in araştırmasında yer alan tespitler sonrasında İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi vermiştir.
Önergeye ne cevap verilecek bilmiyorum ama hükümet söz konusu kurumlar hakkında acilen bir soruşturma açmalı, bu rezalete son vermeli ve gerçeği kamuoyuyla paylaşmalıdır Söz konusu rehabilitasyon merkezlerine gittiğinde şüphelenen yazar Keje Bemal’in görüştüğü uzmanlar ve hukukçular da bu durumu doğrulayarak uygulamanın önümüzdeki yıllarda ciddi sorunlara neden olacağı uyarısında bulunmuştur.
Taraf gazetesine verdiği demeçte Bemal, araştırması için yola çıkma amacının “engelli çocuklarda ana dilde eğitim hakkı” olduğunu ifade etmiştir.
Bunun gibi Kürtçe’ye karşı hezeyanlarından kurtulamayanların içinde adalet dağıtanlar da olunca insan daha da inciniyor.
Eğer Devlet Hakimi “Kürtçe şarkı tahrik nedeni” sayarsa Kürt olmayanlar ne sayar acaba?
Ankara’da bir doğum günü kutlamasında Kürtçe şarkı söylediği için özel harekat polisi Serkan Akbulut tarafından öldürülen Emrah Gezer davasında çıkan kararda mahkeme heyeti Kürtçe şarkıyı “tahrik” sayarak Akbulut’a verilen müebbet cezada indirim yapmış ve cezayı 19,5 yıla düşürmüştür.
Mahkeme heyetinin uyguladığı "tahrik" indirimi ise savcının mütalaasında "Kürtçe şarkı"ya ilişkin istediği "tahrik" indirimi neden olmuştur. O zaman mahkeme kararından sonra konuşan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı:
Mahkemenin kararının kabul edilemez olduğunu belirterek, "Bu karar hukukun kabul edemeyeceği bir indirime tabi tutuldu. Bu kararın tek anlamı 'Kürtçe insanı tahrik eder' oldu. Mahkeme böyle bir ilke imza attı. Tabi ki bu kararı Yargıtay'a götüreceğiz" demişti.
Yine o dönemde karardan sonra konuşan Ankara Barosu MYK Üyesi Erol Aras;
Davanın sonucunun "kardeş kavgası"na neden olacak bir boyutta olduğunu belirtmiş ve "bu insan sadece anadilinde şarkı söyledi. Bu karar anadilde şarkı söyleyen insanlara karşı saldırıyı arttıracaktır. Bu karar hukuki ve insani olarak kabul edilemez.”demişti.
Dönemim Diyarbakır Barosu eski Başkanı Mehmet Emin Aktar ise:
Yaşanan yargısız infazın "nefret suçu" olduğunu ve verilecek cezada da nefret suçlarının endeks alınması gerektiğini vurgulamış ve "görevi güvenliği sağlamak olan bir insan, farklılıkları etkisizleştirmeye çalıştırmıştır." diye belirtmişti.
Bütün bu yaşananlardan öyle anlaşılıyor ki: Doğu ve Güneydoğu’da yaşayanların yaşadığı travmalarını bir rehabilitasyonla gidermeleri yanında Batı’da da ırkçılığın beyinler de yarattığı tahribatın, rehabilitasyon merkezlerinin de bir rehabilitasyondan geçmesi şart.
Eğer bu ülkenin insanları aynı sofralarda kardeşlik türkülerini okuyamıyorsa, yazıklar olsun demekten başka bir şey bulamıyorum.
Yükleniyor...
|