Kürt Ulusallığ; Kamuoyunu, Hükümeti, BDP ve Yazılı-Görsel Basını Kuşattı…

Kürdistan Federe Devlet Başkanı Mesut Barzani’nin, Kürdistan’ın kalbi  ve başkenti sayılan Diyarbakır’a geleceği; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la görüşme yapacağı açıklandıktan sonra, yoğun tartışmalar ve yorumlar yapılmaya başlandı.

Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nın Diyarbakır ziyareti ve Başbakanla görüşmesi ilk plânda PKK/BDP yetkililerinin tepkisiyle karşılaştı. Başta Kandildekiler,  Ahmet Türk ve Nursel Aydoğan olmak üzere PKK/BDP’liler çok olumsuz değerlendirmeler yapmakla kalmadılar, Kürdistan Federe Başkanı’nın kişiliğine, büyük hedeflerine zarar verecek, onları karartacak suçlamalarda bulundular.

Ben de Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nın Diyarbakır ziyaretiyle ilgili Rizgarî sitesinde köşemde bir yazı yazdım. O yazıda, “Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nın Diyarbakır ziyaretinin ve Başbakanla görüşmesinin tarihi anlamda olduğunu ve geçmiş ziyaretlerden farklı olduğunu; görüşme nedenlerini, görüşmeye yol açan Ortadoğu’daki gelişmeleri ve konuşulacak konuları” yazdım.

Benim bu açıklamalarım, aynı zamanda kamuoyunun dikkatin çekti. Basın bu görüşlerimle ilgilendi. Basına yaptığım açıklamalar, birçok internet gazetesinde ve yazılı basında yayınlandı.

Bu görüşlerim aynı zamanda, televizyon programcılarının ve haber merkezlerinin de dikkatini çekti. Bu konuyla ilgili UZAY Televizyonunda kapsamlı bir programa katıldım. KUDÜS ve KANAL A televizyonlarında da geniş açıklamalar yaptım.

TRT 6’de cumartesi günü iki gazeteci arkadaşla yaptığımız “Bölge Gündemi” programında sadece bu konuyu konuştuk.

Böylece Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nın ziyareti, gerçekleşene kadar Türkiye’nin görsel ve yazılı basınının birinci gündemi oldu. Bu konuda yığınla makale yazıldı. Birçok televizyon programı yapıldı.

Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nın Diyarbekir’e geldiği ve Başbakanla açılış mitingine katıldığı gün, Türkiye’de tek gündem: Kürtler ve Kürdistan Federe Devlet Başkanı oldu.

Aynı gün de bütün televizyonlar canlı yayınlar yaptılar. Görüşme öncesinde ve sonrasında yığınla yorumlar sundular. Ben de Kanal A ve Kanal 24 televizyonlarında konuyla ilgili yorumlar sundum.

Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nın Diyarbekir ziyaretinin ve Başbakan Recep T. Erdoğan’la görüşmesinin sarsıntıları, etkileri, depremi halen devam ediyor. Bu konu halen kamuyounda, televizyonlarda ve gazetelerde birinci konu. Anlaşılan daha bir dönem daha, yeni temel bir gündem konusu çıkana kadar, bu konu tartışılmaya ve birinci gündem olmaya devam edecek.

                                                      *****

Kürdistan Devler Başkanı’nın karayoluyla mı, havayoluyla mı geleceği, ziyaretin bir gün öncesinden tartışılan ve kamuyoyunun önemli bir merak konusuydu. Bu konuyla ilgili farklı tezler ileri sürüldü ve görüşler sunuldu. Ziyaretten bir gün önce geç vakitlerde, Kürdistan Devlet Başkanı’ın karayoluyla Diyarbakır’a geleceği netleşti.

Kürdistan Federe Devlet Başkanı, gerçekten de 16 Kasım 2013  günü erken saatlerden Habur Kapısından Kürdistanın Kuzeyine geçerek, Diyarbekir’e doğru yola çıktı.

O basın organları arasında Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nın milli kıyafetleriyle gelip gelmeyeceği tartışılmaya başlandı. Ben, Kürt milli kıyafetiyle geleceği öngörüsünde bulundum. Bu öngörüm doğru çıktı.

Kürdistan Federe Devlet Başkanının Habur’da hareket etmesinden sonra, Kürdistan’da büyük bir hareketlilik ve Kürtlerde de büyük bir heyecan baş gösterdi. Kürdistan Federe Devlet Başkanı yol boyunca gösterilerle karşılandı. Diyarbakır’a geldiği zaman bu heyecan ve gösteri doruğa çıktı.

Şivan Perwer’in de Kürdistan Federe Devlet Başkanıyla ziyarete katılması, Kürtler de ayrı bir heyecan yarattı ve ziyarete ayrı bir renk ve anlam da kattı.

Kürdistan Federe Başkanı, Kürt Bayrağı ile karşılandı. Birkaç yıl önce Diyarbakır Can TV, Kanal Türk ve Flash televizyonlarında: “Türk Bayrağı Kürtlerin Bayrağı değildir, devletin zoruyla Türk Bayrağının da Kürtlerin bayrağı olduğu kabul ettirilmiştir” dediğim için hakkımda dava açılmıştı.

Kürdistan Devlet Başkanı Diyarbakır Büyük Şehir Belediye Başkanı’nın ziyaretinde de, Kürt Bayrağı asıldı. Böylece de PKK’nın kendi bayrağı kabul etmediği Kürt bayrağını onlar da kabullenmek zorunda kaldılar.

Kürdistan Federe Devlert Başkanı, mitinge ve açılışa da kendi milli kıyafetiyle katıldı. Kürtçe konuştu. Bir devlet başkanının kapasitesi içinde önemli bir konuşma yaptı. Kürdistan Devlet Başkanı olmasından ve Kürtlüğünden hiçbir taviz vermedi.

Şivan Perwer ve İbrahim Tatlıses mitingte hem Kürtçe konuşma yaptılar ve hem de düet yaptılar.

Şivan da Kürt kiyafetiyle mitinge katıldı.

                                            *****

Başbakan Erdoğan da tavır ve davranışlarıyla Kürdistan Federe Devlet Başkanı’na ve diğer konuklarına karşı çok samimi ve çok saygılı davrandı. “Irak Kürdistan’ı Bölgesel Yönetimi Başkanı” diye Kürdistan Federe devlet Başkanı’na hitap etmesi, tam analamıyla yeni bir açlıım ve ezber bozan bir konu oldu. Çevresindekilerini bile şaşırttı. Kendi dışındaki parti liderlerini, kanaat önderlerini de şaşırttı. Kürdistan Federe Devlet Başkanı ile kendisini eşit düzeyde değerlendirdi ve Kürdistan Federe Devlet Başkanına, devlet başkanı muamelesi yaptı ve tanımlarını ve davranışlarını buna göre ayarladı.

Geçmişte Hewlêr’de yapılan bir Abant Toplantısında, Başbakanın danışmanlarıyla, başka birçok Türk aydınları ve akademisyenlerle Kürdistan’ın sıfatı konusunda sert tartışmalarımız olmuştu. Bunlardan biri de İbrahim Kalın’dı. Aynı şahıs miting günü Kürdistan Federe devleti’nden gelen konuklara protokol yerini gösteriyordu.

Ziyaret öncesinden  UZAY Televizyonunda da bu konu üzerine aramızda tartışma oldu. Ak Parti Diyarbakır milletvekili İçten Kürt olmasına rağmebn, “Kuzey Irak” demekte ısrarlı oldu.

                                                 *****

BDP yöneticileri, Kürdistan Federe Başkanı ziyareti konusunda kendi içlerinde bölündüler. BDP içinde üç tutum ortaya çıktı. Bir tutum, Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nı düşman gibi nitelendirdi. Kürtleri satan olarak sıfatlandırdı. Bunun için BDP önünde kitlesel basın açıklaması yaptılar. BDP’nin bu kesiminin bu tutumu Kandil’deki PKK merkeziyle örtüşüyordu. Bu kesim, Kürdistan Federe Devlet Başkanı’nın ziyaretini ve onun kişiliğini itibarsızlaştırmak için olağanüstü çaba gösterdiler. Buna karşılık, BDP eşbaşkanları ve çevresindekiler orta ve nötr bir tutum takındılar. Leyla Zana ve etrafındakiler, Kürdistan Federe Devlet Başkanının ziyaretini önemli, tarihi olarak nitelendirdiler. Selama durdular.

BDP’yi Kürt ulusal dalgası sardığı için, eski klasik, bütünlüklü otoriter ve totaliter zihniyetini sürdüretmedi. Diz çökmek zorunda kaldılar.

                                                  *****

Türkiye yazılı ve görsel basınının bu olgu ile ilgili tutumu, yaklaşımı, yorumu, manşetleri değişti.

                                                   *****

Türkiye Hükümetiyle Kürdistan Federe Devlet arasında yeni stratejik bir anlaşma şekillendi.

Bu yeni bir adımdır.

Ortaoğu’yu ve Kürdistan Sorununu şekillendirmede birbirini hesaba katan bir ilişki muhtevası ve biçimi ortaya çıktı.

Kürdistan Federe Devleti tanındı. Mesut Barzani’nin Kürt Devlet Başkanı ve liderliği kabul görmüş oldu.

Kürdistan Federe Devlet Başkanı ve Türkiye, önemli siyasi ve ekonomik anlaşmalar yaptılar. Önümüzdeki günlerde de bu anlaşmaların yansımalarına ve projelendirmlerine şahit olacağız.

                                             *****

Kürt ulussallığı böylece tüm kamuoyunu, hükümeti, BDP’yi, basını kuşattı. Hükümetin ve BDP’nin de, diğer siyasi partilerin de Kürtler ve Kürdistan konusunda eskisi gibi davranamayacaklarını belirleyen bir özne oldu.

Kürdistan Federe Devlet Başkanı, geleneksel, ağırbaşlı, güvenilir, tarihi, muahafazkar demokrat, katılımcı bi lider kişiliğine sahip olduğunu bir kez daha ispatladı.