Bugün: 09 Ekim 2025 Perşembe
Anasayfam Yap Favorilere Ekle Künye
Yeni Üyelik Üye Girişi
  • Ana Sayfa
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Seri İlanlar
  • Firma Rehberi
  • Tüm Yazarlar
  • İletişim
  • SON DAKİKA
    Diyarbakırlı Esnaflar Kaldırım, ve Asfalt…
    Hasan Doğan: “Ne tehdide ne…
    Hazro Belediye Başkanı Fuat Mehmetoğlu:…
    Çüngüş’te Bağ Bozumu ve Nar…

    Kürtler Neden CHP’ye Oy Vermemeli ve Vermez…

    26 Haziran 2014, 04:32
    12
    14
    16
    18
    ibrahim GÜÇLÜ ibrahimguclu21@gmail.com

    Diyarbakır’da, “Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi”, “Tigris Diyalogları” ismiyle toplantılar yapıyor.  Anlaşılan, bu toplantılara, siyasi parti liderleri, alanında uzman ve otorite olan ünlüler çağrılıyor. İkinci toplantı  kısa bir süre önce yapıldı. Bu toplantıya da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çağrılıydı.

    Kemal Kılıçdaroğlu, toplantıda, kendisini, partisini, partisinin politikalarını anlattığını basından öğrendik. Yaptığı konuşmadan, Kürtlerin, yüz yıllık tarihi olan CHP’yi tanımadıkları gibi bir sonuç çıkıyor. Doğrusu Kemal Kılıçdaroğlunun bu ilkel ve tarihi körlüğü ifade eden yaklaşımına şaşırmadım. İki anlamda şaşırmadım. Birincisi, CHP’nin, 19. Yüzyılın jakoben, otoriter, ırkçı, sömürgeci partisi olduğudur. Böyle bir partinin genel başkanının siyasi körlüğe sahip olması kadar doğal bir şey olamaz. İkincisi, bu partiyi anlamayan, destekleyen, bu partide milletvekili olan Kürtlerin olmasıdır.

    Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu en büyük gaflardan biri de, “CHP’nin Kürtler için çok iyi şeyler yaptığı, buna rağmen Kürtlerin CHP’ye oy vermediğidir.”

    Kemal Kılıçdaroğlu’na günaydın demek lazım. Bunun nedenini anlamak için uzaktan ve yakından olaylara bakmak gerekir.

    Kemal Kılıçdaroğlu, Kürt, Alevi bir Dersimli olduğu halde, Kürtlüğünü ve Aleviliğini ifade edemiyorsa, Kürtler neden bu partiye oy versinler ya da vermelidirler?

    Yine kısa bir süre önce Dersim Katliamı konusudaki tartışmalarda Kürtler, Kemal Kılıçdaroğlu’nun inkarcı ve dönek tutumunu açıkça gördüler. Bu durumda Kürtler neden CHP’ye oy versinler?

    Kürtler, Kürt partileri olmadığı ve yasaklandığı, ulusal ayaklanmalardan sonra siyaset dışına çıkarıldıkları için, devlet baskısıyla tek parti döneminde CHP’yi desteklediler.1946’da çoklu parti sitemine geçtikten sonra da, Kürtlerin solcuları ve okumuşları CHP’ye, muhafazakar, devletin Kürtlere yönelik katliamını bilen Kürt kesimleri de muhafazakar Türk siyasi partilerine oy verdiler.

    Günümüzde Kürt jakobenler, CHP benzeri, kendi idiş, kimliksiz partilerini kurdukları için oylarını o partilere (BDP/HDP) veriyorlar.

    CHP’nin de altı böylece oyuldu.

    Kürt muhafazakar demokrat kesimlerinin büyük kesimi de Türk Muhafazakar partilerine oy vermeye devam ediyorlar.

    Günün birinde Kürtlerin muhafazakar demokrat partisi ya da partileri kurulursa, muhafazakar Türk partilerine de oy verilmeyecek.

    Bu nedenle Kürtlerin neden CHP’ye oy vermemesi gerektiğini bir kez daha anlatmak gerekiyor.

    CHP, İttihat-Terakkici ve Kemalist bir parti. Kemalistlerin yaptıklarına bakarsak neden CHP’ye oy verilmemesi gerektiğini, Kürtlerin neden CHP’ye oy vermediği anlaşılır.

                                              *****

    Atatürk, Osmanlı İmparatorluğunun mirasına dayalı olarak kendi iktidarını kurmak için, en büyük desteği, para ve manevi desteği, zamanın padişahından almıştır. Padişahın izniyle Anadolu’ya geçmiştir. Buna rağmen, Anadolu’ya gittikten sonra padişaha karşı bir hareket organize etmiştir. Bunu uzun zaman da gizlemiştir.

     

    İngilizlere ve Avrupalılara karşı, dini ve halifeliği kurtarmak için yola çıktığını ve mücadele ettiğini söylemiştir. Ama daha sonra Halifeliği ortadan kaldırmış; takkiye ve zaviyeleri, medreseleri yasaklamış ve kapatmış; İslamcılara düşman ilân etmiştir. İslamcıları, tarih ve siyaset sahnesinin dışına itmiştir.

     

    1917 Ekiminde Lenin ve arkadaşlarının Çar’ı iktidardan uzaklaştırmasından sonra, Sovyetler Birliği’yle ittifak etmiştir. Daha kendi devletini kurmadan İngilizlerle ilişki kurduktan sonra, Sovyetler Birliğini devre dışında bırakmış. Ya da iki yönlü oynamaya devam etmiştir. Hem İngilizlerden ver hem de Sovyetler Birliğinden destek almaya çalışmıştır. Sonunda da Batıyı tercih etmiştir.

     

    Atatürk’ün, Türkiye Komünist Partisi vasıtasıyla Sovyetler Birliği ile ilişki kurduğu güçlü bir tezdir ve akıl dışı da değildir. Çünkü Türkiye Komünist Partisi de Lenin’in teşviki ve Mustafa Kemal’i olumlamasından dolayı, Atatürk’e destek vermiş; parti liderleri onun saflarından savaşmak için Sovyetler Birliği’nden dönüşe karar vermişlerdir. Ne yazık ki, Atatürk’ün emriyle Karadeniz’de öldürülmüşler ve boğulmuşlardır.

     

    Kendisi de mandacı olmasına rağmen, iktidar olduktan sonra, iktidarını sağlamlaştırmak için mandacı arkadaşlarını tasfiye etmiştir.

     

    Ege’de Çerkez Ethem’le ittifak etmiştir. Daha sonra Çerkez Ethem’i tasfiye etmiş ve düşman ilan etmiştir.

     

    Serbest Fırka Partisinin kuruluşunu teşvik etmiştir. Partinin yerel seçimlerde halk içinde güçlü olduğu saptanınca, hareketin liderleri tutuklanmış, Kürt ayaklanmalarına destek gerekçesiyle İstiklal Mahkemelerinde yargılanmışlardır.

     

    Atatürk en büyük ve hayati ittifakı Kürtlerle yapmıştır. Kürtlerle ittifakından sonra en trajedik durum ve sonuç ortaya çıkmıştır. Atatürk, hareketini Kürdistan’da Kürtlerle ittifakla başlatmıştır. Ama Kürtlere en büyük ihaneti, ilkesizliği, riyakârlığı göstermiştir.

     

    Atatürk’ün bu mücadele ve ittifak anlayışının olumsuz örneklerini çoğaltmak mümkündür.

     

    Bütün bu önemli örnekler, Atatürk’ün mücadele anlayışında ve ittifaklarında ilkesel, daha önemlisi ahlâki olmadığını; ikiyüzlü, riyakâr ve ihanetçi olduğunu ortaya koyuyor.

     

    Özellikle iç ittifaklarında bu tehlikeli anlayışı her yanıyla ortadadır. Büyük katliamlar gibi sonuçlar doğurmuşlardır.

     

                                                  *****

    Kürtler ve Kürdistan, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de-facto yarı-özerk ve yarı-otonom yapıya sahiptiler. En azından klasik sömürgecilik kanunlarıyla Osmanlı İmparatorluğu ile bir bağlılık içindeydiler.

     

    Kürtlerin büyük bir kesimi, tıpkı İttihat-Terakki Partisi’ni kurdukları ve destekledikleri gibi, Erzurum ve Sivas Kongresinde de Atatürk’ü destekleyerek, Osmanlı Döneminden daha fazla hak elde edeceklerini; Özerk bir statüye kavuşacaklarını düşünüyorlardı.

     

    Atatürk’ün de onlara bu yönde verdiği sözleri vardı.

     

    Koçgiri ayaklanmasını organize eden Dr. Nuri Dersimi ve arkadaşları, ayrıca Azadi örgütünün liderleri ve taraftarları, Atatürk’ü destekleyen Kürtlerin bu siyasetini desteklemiyor ve doğru bulmuyorlardı. Çünkü onlar Atatürk’ün ve arkadaşlarının amaçlarının ne oluğunu ve sonuçta ne felaketlerin doğacağını biliyorlardı.

     

    M. Kemal ve arkadaşları iktidarı ele geçirip, kendi düşünce sistemlerine uygun devlet kurduktan sonra, Kürtlerle ilgili politikalarını açığa çıkarmaya başladılar. Dr. Nuri Dersimi ve arkadaşlarının, Azadi Örgütü liderlerinin dediği sonuçlar ve felaketler ortaya çıkmaya başladı.

     

    M. Kemal ve arkadaşları, Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki Kürt örgütlerinin bile meşru olmadığını ilân ederek mesajını Kürtlere iletmişti. Ama ne yazık ki, Kürtlerin büyükleri ya bu mesajı almadılar, ya da bu mesajı almak onların işine gelmedi.

     

    Mustafa Kemal, iktidar mücadelesi döneminde Kürdistan’ın özerk olacağını ilân etmesine rağmen, bu konuda adımlar atmadı. Sevr Antlaşmasının ortadan kalkması için büyük oyunlar oynadı, dolaplar döndürdü. Lozan Antlaşması ile kendi Kemalist Devleti’ni onaylatırken, Kürtleri de temsil ediyor gibi bir sahtecilik oynadılar.

     

    Lozan Antlaşmasıyla, Kürdistan’ın bölünmesine yol açarken, Kürdistan’ın iki parçası (Güney-Batı ve Doğu Kürdistan) İngiltere’ye ve Fransa’ya rüşvet olarak sunuldu. Ya da uluslararası bir komployla Kürdistan dörde bölünmüş oldu. Kürdistan her parçası da Türkiye’ye, Irak’a ve Suriye’ye peşkeş çekildi.

     

    Lozan Antlaşmasından sonra, yeni bir ulus, “Türk ulusu yaratma” adı altında “Kürtlerin Türk olduğunu” ispatlamaya çalışan Türk Tarih Tezini ve Güneş Dil Teorisini yarattı.

     

    Kürtleri Türkleştirmek için asimilasyonu ve kültürel soy kırımı planladılar.

     

    Kürtlerin bütün ulusal haklarını gasp ettiler. Kürtçe konuşmayı, yazmayı, eğitim-öğretilmesini yasakladılar. Kürtçe konuşanları, büyük para ve hapis cezalarına çarptılar. Kürtlükten, Kürdistan’dan, Kürt ulusal haklarından bahseden aydınlar ağır cezalara maruz bırakıldılar.

     

    Atatürk, Kürdistan’ın Kuzeyinin klasik sömürgecilik statüsüne bile son verdi, Kürdistan’ı tümden ilhak etti. Yok saydı.

     

    Bu hak gaspına, Kürt milletinin ve Kürdistan’ın yok edilmesine onay vermeyen Kürtler hak talebinde bulundular. Ayaklandılar. 1919 yılında Koçgiri’de başlayan ve 1938’de Dersim’de sonuçlanan bu ayaklanmalar, katliamlarla bastırıldılar. Kürt liderleri ya doğrudan öldürüldüler, ya da İstiklal Mahkemesi gibi hukukla alakası olmayan mahkemeler tarafından idam edildiler.

     

    Kürt şehirleri, kentleri, köyleri boşaltıldı. Büyük bir sürgün hayatı başlatıldı.

     

    Atatürk’üm Meclise taşıdığı Kürtler bile daha sonra idam edildiler.

     

    Kürtler, siyaset ve tarih dışına itildiler.

     

    O günden bu yana bu devlet siyaseti devam ediyor.

     

    Bütün bunlardan sonra Kürtler, Atatürk’ü ve devleti neden sevsinler? Neden Atatürk’ten ve devletten nefret etmesinler? CHP’ye neden oy versinler?

                                               *****

    Bulunduğumuz aşamada da CHP’nin yapısında, ideolojisinde, Kürtlere, topluma ve halklara bakışında herhangi bir değişiklik yok. Eski yapısal özelliklerini aynen devam ettiriyor. Üstelik bu yapısal özellikleri daha da rafine hale getirmiş durumda.


    YORUM YAZ, SEN DE GÖRÜŞÜNÜ BİLDİR
  • Yükleniyor...
    YAZARLAR Tümü
    YILMAZ ACU BİR İNSANLIK ABİDESİNE VEDA: MERHUM FERİT BORA
    Yahya ERİKLİ 7. CÜZDEN MESAJLAR..
    MEHMET ÇET Yeni yılınız ( 2024 ) Kutlu Olsun
    ibrahim GÜÇLÜ Hikûmeta Kurdistanê divê baş bizane ku îro dereng e û lê sibê derengtir dibe…
    Abdülkadir Nur GÖRDÜK DEPREM VE MUHASEBE
    GAZETE MANŞETLERİ
    SON DAKİKA
  • Diyarbakırlı Esnaflar Kaldırım ve Asfalt
  • Hasan Doğan: “Ne tehdide ne şantaja boyun
  • Hazro Belediye Başkanı Fuat Mehmetoğlu:
  • Çüngüş’te Bağ Bozumu ve Nar Festivali
  • Soğuk algınlığı şikayetleri arttı,
  • Başkan Ali Erdem: ‘Gazze’nin
  • Diyarbakır’da Akboz Siemens Dualarla Açıldı
  • Yeniden Refah Partisi Diyarbakır İl
  • FOTO GALERİ Tümü

    • Komik Resimler

    • RASTGELE RESİMLER

    • Manzara Resimleri
    ÖZEL HABER
  • Soğuk algınlığı şikayetleri arttı, vatandaşlar şifalı
  • Bağlar’da kaçak hayvan kesimine büyük darbe: 23 iş yeri
  • Acil Tıp Uzmanı Dr. Ayhan Tabur’un Görev Aşkı Takdir Topluyor
  • CHP Silvan İlçe Kongresi 29 Eylül’de Yapılacak
  • Diyarbakırlı duyarlı iş adamı Bozkuş, öğrencileri unutmadı
  • Havalimanında Unutulan Eşyalar Diyarbakır’da Vatandaşlarla
  • Muş’tan Diyarbakır’a Uzanan Mutluluk
  • Feyza Tekidi, Yılmaz Atalay ile dünyaevine girdi
  • Diyarbakır’da Okul Kıyafeti Tartışması: “Bizi Hedef
  • Tosunlu 'dan İsrail’e Sert Tepki: “İnsanlık Suçu İşleniyor,
  • HAVA DURUMU
    VİDEO GALERİ Tümü

    • Recep Tayyip Erdogan One minute!

    • Davos'un Arka Planı

    • Günün en çok izlenen komik video
    NAMAZ VAKİTLERİ
    SÜPER LİG
    ARŞİV
    Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Künye | İletişim | Sitene Ekle | Reklam| RSS 2.0 2025 © Diyarbakır Haber Merkezi Tüm Hakları Saklıdır !

    Yazılım: Haber-Sistemi