SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() KUTLU DOĞUM VE HUDEYBİYE ANLAŞMASI (1)
Öncellikle kainatın en şerefli varlığı olan Peygamber(a.s) efendimizin doğum gününü günahkar yüreğimin en yakıcı özlemiyle; DOĞUM GÜNÜN MÜBAREK OLSUN YA RESÜLÜLLAH! diyorum.
Yaşadığımız şu günler her yönüyle kutlu, mübarek ve huzur dolu günlerdir. Dağlardan dalga dalga cenazeler gelmiyor, insanların yüreğinde yumuşama, sevgi ve aşk tomurcukları yeşeriyor ve cıvıl cıvıl hareketlilik var.
İstediği kadar Bahçeli bağırıp dursun, istediği kadar Kılıçdaroğlu ipe un sersin, oryantal zikzaklar çizsin.
Benim için Türk parasıyla beş kuruş etmez.
Benim için önemli olan bugün kanın akmaması ve barış havasının hakim olmasıdır.
Belki de bu kutlu günlerde, toplumsal barış sürecinde kuru kalabalık laflar, içi boş siyasi nutuk ve hamasetleri dinleyip beynimizi boş sözcüklerle dolduracağımıza Peygamber(a.s) efendimizin yapmış olduğu Hudeybiye anlaşmasını tatbik etmemiz daha faydalı olacaktır.
Alemlerin varlık sebebi, insanlıkta zahir ve batının doruk noktası, tüm kavimleri kuşatıcı ve topyekun kurtarıcı bir müjdeyle gelen Allah (c.c.)'ın Habibi, Resulullah (s.a.v.) Efendimizin önderliğinde, o yüce Peygamberin zahirî nazarlarına muhatap olup, bu şerefli günde şerefli ümmetin seçilmişleri arasına girmiş yaklaşık 1400 kişilik sahabe topluluğu Resulüllah (s.a.v.)'in gördüğü bir rüya üzerine umre yapmak için Medine'den Mekke'ye doğru yola çıktı.
Olayı haber alan Mekke müşrikleri kesin tavır koyarak Müslümanları Mekke'ye sokmamak kararı aldı.
Müslümanlar Hudeybiye'de konaklama kararı aldıktan sonra elçiler aracılığıyla görüşmeler başladı. Elçi olarak gönderilen Hz. Osman (r.a.)'ın öldürüldüğü haberi gelince Resulullah (s.a.v.) Allah (C.C.)'ın emri üzerine orada bulunan sahabenin kendisine biat etmelerini istedi. Bu haber Kureyşlileri korkuttu.
Üç gün aradan sonra Hz. Osman (r.a.)'ın geri dönmesiyle tekrar anlaşma için görüşmeler başladı.
Nihayet müşrikler Süheyl bin Amr başkanlığında anlaşma heyetini gönderdiler.
Uzun görüşmeler sonunda genelde hükümleri Müslümanların aleyhinde gibi görünen anlaşma maddeleri üzerinde görüş birliğine varıldı.
O anda müşrik heyetinin başkanı Süheyl'in oğlu Ebu Cendel (r.a.) Müslüman olduğu için zincirlere vurulmuş olduğu halde kaçarak Müslümanlara sığındı.
Süheyl anlaşma maddeleri gereğince oğlunun tekrar iade edilmesini istedi. Resulüllah (s.a.v.) anlaşmanın henüz imzalanmadığını söyledi ise de Süheyl aksi halde anlaşmayı imzalamayacağını ve geri döneceğini söyledi.
Hikmet ve feraset kaynağı Resulüllah (s.a.v.) bu anlaşmanın mutlaka imzalanmasından yanaydı. Neticede sahabenin itirazları, Resulüllah (s.a.v.)'ın kendisine sabır tavsiyesi ile Ebu Cendel (r.a.) müşriklere geri teslim edildi.
Sahabeler bu anlaşma ile çok istedikleri halde umre yapamamış, Kabe'yi tavaf edememiş, görünüşte aleyhlerine gibi olan bir takım ağır hükümleri kabullenmiş olmanın sıkıntısı içinde rahatsızlıklarını gizleyemiyorlardı
Resulullah'ın (s.a.v.) emri üzerine kurbanlık develer kesilip, saçlar tıraş edilerek dönme hazırlıklarına başlandı. Mekke ile Medine arasında Kürâü'l-Gamim mevkiinde Müslümanlara yakında büyük fetih ve zafer kapılarının açılacağını bildiren "El-Fetih sûresi nazil oldu.
Sûrenin ilk ayetinde Cenab-ı Hak "Ey Resulüm! (Mekke'nin ve diğer memleketlerin fethine sebep olacak Hudeybiye sulhu ile) biz sana gerçekten apaçık bir zafer verdik!" ve yirmi yedinci ayetinde ise;
"Andolsun ki! Allah, gerçekten peygamberine o rüyayı hak olarak, doğru gösterdi. Yine andolsun ki, inşaallah emniyet içinde bulunan kimseler olarak başlarını tıraş etmiş, kısaltmış olduğunuz halde korkmaksızın mutlaka Mescid-i Haram'a gireceksiniz.
Fakat Allah, sizin bilmediğiniz şeyleri bildi ve Mekke fethinden önce yakın bir fetih (Hayber'in fethini) yaptı." buyurarak Resulünü tasdik edip Müslümanları müjdeliyordu.
Çok kısa bir zaman içinde bu anlaşmanın müsbet sonuçları tek tek görülmeye başlandı. Her şeyden önce Kureyş müşrikleri bu anlaşma ile Müslümanları bir güç olarak kabul edip İslâm Devletini resmen tanımış oldular.
Müşriklerle devamlı harp halinde olmaları Müslümanları bu ilahi müjdeyi diğer insanlara ulaştıracak manevî tebliğ görevini yapmalarına engel oluyordu.
Anlaşma gereği Müslümanlarla serbestçe görüşme imkanı bulan müşrikler, Resulullah (s.a.v.) önderliğinde her biri Kur'ân ahlâkının numunesi olan sahabenin yaşantısı, ticaret anlayışı ve dürüstlüğü karşısında eski taassuplarını kaybederek, İslâm dininin kalp ve akılları fetheden manevî cazibesine kapılmaya başladılar.
Mekke'nin fethine kadar geçen iki yıl gibi kısa bir sürede, Resulullah (s.a.v.)'in peygamberliğinden Hudeybiye anlaşmasına kadar geçen yaklaşık yirmi yıllık süre içinde Müslüman olanlardan çok daha fazla sayıda kişi Müslüman olma şerefine nail oldu.
Umre yapmak için sahabelerin sayısı bin dört yüz civarında iken iki yıl sonra Mekke'nin fethine gidildiğinde bu sayı on bini buluyordu.
Devam edecek….
Yükleniyor...
|