SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() Lütuf Edilenden Değil Lütuf Edenden Beklemek
Tarihten günümüze dek insanların birçoğu indirilen dine göre değil de uydurulan dine göre yaşamlarını sürdürmüştür. Maalesef bu problem İslam dinine mensup bazı kesimlerde de görülmektedir. Yaşamlarının tamamıyla İslami ve Kuran’a dayalı olduğunu iddia edenlerin bile yaşamın birçok evresinde uydurulmuş dinle amel etiklerine kendileri bile şahit olmuşlardır. Ne hazindir ki örfler, gelenekler ve ananeleri kendisine hedef edindiğinden dolayı alışkanlıklarından ve inanç olarak yaşadıklarından vazgeçmemektedir. Nasıl vazgeçecek ki? Sonuçta bu hususlarla ilgili binlerce kitap yazılıp çizilmiş.
İnsanlar o yazılanları kendine model almış, yaşamını ona göre kurgulamış ve vazgeçememektedir. Halbuki Kuran-ı Kerimde Allah ü Teala şöyle buyurmaktadır; “Hakikaten biz bu Kuran'da insanlar için her türlü misali sayıp dökmüşüzdür. İnsanın en çok yaptığı iş ise tartışmaktır.”(Kehf-54) Yani rahman her şeyi misallerle apaçık bir şekilde bize anlatmış ama bizim yaptığımız ise tartışmak ve dışına çıkıp kabullenmektir. Siz bu konuda yanlışsınız dediğiniz zaman “efendim biz büyüklerimizden bunu gördük” derler ama Rahman’ın bu ayetini bilmemezlikten gelemezler. Onlara Allah'ın indirdiğine uyun denildiği zaman onlar “Hayır biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız dediler. Peki ya ataları bir şey anlamamış ve doğruyu da bulamamış iseler?” (Bakara-170) Bu yüzdendir ki biz bu güne dek hep yanlış yaptık. Gerek sosyal, gerek siyasal ve ekonomik hayatımızda hep birilerini aracı kıldık ve onlardan diledik. Halbuki lütuf edenden beklemek gerekirken, lütuf edilenden bekledik. Halbuki lütuf edilende lütuf edenden almıştı. Ama biz hep bazı şeyleri aracı kıldık ve başımıza türlü, türlü musibetler geldi. Hz. Yusuf o hataya düşmüştü ya hani zindandan çıkan kralın şarapçısına beni kralın huzurunda an, benim suçsuz ve iftiraya uğradığımı söyle. Hz. Yusuf bu hatasından dolayı on yıl zindan hayatı yaşamıştı. Çünkü kraldan beklemişti. Oysaki krala krallığı veren Allah’tı. İşte bizim vardığımız sonuç; paramparça olmuş bir İslam toplumu. Adam öldürmenin dini vecibe olduğunu söyleyen kesimler, her bir şeyini insanlardan umutlanan acizler, sevgi ve kardeşlik duygusundan yoksun topluluklar din adına baş kesen şizofrenler hadi bakalım çık işin içinden. Vel hasılı kelam Kuran’ın özüne dönmeden kurtuluşumuz olmaz. Allah bizlere hakkı nasip edip, sadece ondan isteyen kullardan eylesin. Yükleniyor...
|