MİNE KIRIKKANAT’TAN ŞAHSIMA SERT CEVAP
CÜNEYT ALPHAN (DİYARBAKIR MEKTUBU)
Sevgili okuyucularım; bir önceki yazımda Araştırmacı-Yazar Mine Kırıkkanat ve Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök’le ilgili yazımdan sonra Mine Kırıkkanat’tan çok sert ve hakaretli cevap aldım.
41 yaşında, Mine hocadan küçük ve geçmişten günümüze kadar yazılarını takip eden, onun siyasal duruş ve “Darvinci” inancını şiddetle reddetmeme rağmen kalemine saygı duyan biri olarak onun kullandığı üslubu asla kullanmayacağım. Önce onun cevabına yer verdikten sonra iddialarına tek tek cevap vereceğim.
Kırıkkanat’ın bana gönderdiği mesajlarına hiç dokunmadan aynen aktarıyorum:
“Hem ailem hakkında hiç bir şey bilmiyor, hem de yalana dayalı iftira ediyorsunuz. Sizi çok ayıpladım, son sözümdür. Benim Devlet Bahçeli’yle hiç bir akrabalığım yok, bu iddiayı resmen tekzibim de mahkeme kararıyla yayınlanmıştır.
Dediklerimden hiç bir şey anlamamışsınız son derece aptalca bir yazı üstelik dedikodu yazarlarına taş çıkarıyorsunuz:
Benim yaptığım analiz, illaki doğru diye bir şey yok. Ama doğruysa, oraları için Büyük Kürdistan ittifakı var ve duvar örsek de örmesek de oralar Türklerin elinden çıkacak. Bunu kinsiz, duygusuz söylüyorum. Doğu Roma’nın 1150 yıl dayandığı bu diyarda. Biz 600 yıl dayandık, hatta oralarda 500 yıl bile olmadı. Şimdi başkalarının egemenliğine giriyor bölge. Tarih böyle işliyor…
Kuşkusuz haklısınız, benim bilgilerim yanlış. Ancak binlerce Türk varsa orada (Diyarbakır’da), seslerini niye hiç duymadık? Evet, aynen böyle düşünüyorum, Diyarbakır’da atanan memurlardan başka Türk kaldı mı? Hayır.” diyor Mine G. Kırıkkanat.
Şimdi sıra bende: Sevgili Mine hocam; ben sizin gibi olamam; çünkü benim babam albay değildi, halkımın üzerine kurşun ve bomba yağdıran Dersim katliamına da katılmadı. Benim babam 6 yaşındayken, bu vatan ve bu topraklar için dedem Rus harbinde şehit düştü. Ama sizin babanız bu topraklar ve bu vatan için şehit düşen insanların üzerine kurşun yağdırdı.
Siz başbakana Dersim katliamı üzerinden yüklenerek “1930-35 yılları arasında yaşananlarla ‘Başbakan hangi Dersim’den özür diliyor?’ diye soruyor ve “babam ölümü yaşamın bir parçası sayar ve dinlere inançsız olmasına karşın, tanrısal bir kaderciliği vardı.”diyorsunuz.
Ama benim rahmetli babam Hafızul Kur’nadı ve Kur’an’ın 6666 ayetini ezbere biliyordu. Bu vatan da Darvinin duası ve evrim teorisiyle kurtarılmadı. Allah’u ekber sesleri, sarsılmaz Allah inancı ve yenilmez iman gücüyle kurtarıldı.
Mine hocam ben sizin gibi olamam. Çünkü benim babam, idam edilmek için yaşı küçük olan Seyit Rıza’nın oğlunun yaşını büyütüp, onu babasının gözleri önünde idam edenlerden olmadı.
Onu ve daha 17 yaşındaki evladını idam ettikten sonra onu hain, bölücü ve isyancı olarak bize tanıtmadı.
Seyit Rıza idam edilmeden önce “ben sizin oyunlarınızla baş edemedim, bu buna ders olsun, ama bende sizin önünüzde diz çökmedim bu da size ders olsun.”demişti değil mi Mine hocam?
İşte sizin babanız bu cinayetlerin tanığı ve işleyenidir. Ve başbakanı kastederek diyorsunuz ki; “Seyit Rıza Dersim’de kurunun yanında yanan yaşlardan, Aleviler ve Alevi Kürtlerden özür diliyorsa, niçin Osmanlı’nın tehcir ve katlettiği Ermenilerden dilemiyor? Dolayısıyla ne düzeltme, ne özür; zulüm devam edebilir.”diyorsunuz.
Doğrusu sizin vicdanınıza bayağı bir hayran kaldım hocam.
Mine hocam ben sizin olamam çünkü; sizin gibi benim arkamda medya holdingi ve militarizmin gücü yoktur. Sizin gibi okuma imkânımız da olmadı. Babanızın meslektaşları evimi yaktı, fişledi, hayatımı kararttı ve yuvam parçalandı.
Eğer Silvan’da Oxford olsaydı ben de okurdum. Zorla ilkokulu dışarıdan aldım, liseyi okuyana kadar öbür dünyayı gördüm. Benim arkamda sadece ve sadece önce Allah sonra rahmetli annem vardı.
Sizin sırça köşklerde tepeden, kendinizi beyaz, bizi siyah olarak görmenizden, eleştiri kültürü ve tahammülsüzlüğünüzden acaba şunu anlayabilir miyiz, kibriniz ve kendinizi ülkenin eliti olarak görmenizden dolayı nasıl oluyor da Cüneyt gibi züğürt ve lokal yazan biri beni eleştiriyor diye kızmış olabilir misiniz? O yüzden mi bana “aptal” sıfatını yakıştırdınız?
Yoksa 32.Günde söylediğiniz “Kürtler Türkiye’nin sırtında bir yüktür” ırkçı anlayışınız devam mı ediyor?
Mine hocam ben sizin gibi olamam; çünkü hayatım boyunca ne ölümden korktum, ne değerlerimden taviz verdim, ne hiç kimseye iftira attım ve ne de hiç kimseyi de belden aşağı vuracak kadar alçalmadım. Sizin MHP Lideri Bahçeliyle akraba olduğunuz dünya alem yazıp çizdi, ben söyleyince neden zorunuza gidiyor?
MHP Lideri Bahçeli, 1948 Osmaniye doğumlu. Babasının adı Salih, annesinin adıysa Samiye. Samiye hanımın kızlık soyadı ise sizin taşıdığınız Kırıkkanat’tır. Babası Ökkeş Kırıkkakanat, annesi ise Melek Kırıkkanat’tır. Melek Kırkkanat sizin baba tarafınızdan akraba olduğu yazılmıştır.
Ayrıca MHP’nin Osmaniye eski Belediye Başkanı Memili Kırıkkanat da aynı aileden. Yine eski Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Tufan Algan da Devlet Bahçeli’yle ve Kırıkkanat ailesiyle akraba. Kendisi de Osmaniye Düziçi Nüfus Müdürlüğü’ne kayıtlıdır.
Bütün bunlar ortadayken neden size iftira atıyım? Ayrıca MHP’li olmak bir suç değil ki. MHP’li olabildiğiniz gibi BDP’li de olabilirsiniz ama önemli olan bu ülkenin geldiği binlerce yıllık kültürün, değerlerin, inancın ve kardeşliğin güçlendirilmesi için mücadele etmektir.
Mine hocam; ben sizin gibi olamam; çünkü sizin neredeyse “yosma” diye hakaret ettiğiniz örtülü insanlardan biri de benim annemdi. Eğer bütün savaşlarda peçeli, örtülü ve sarsılmaz Allah inancını taşıyan annelerimiz ve ablalarımız olmasaydı siz bugün sahip olduğunuz konuma sahip olamazdınız.
Ayrıca Diyarbakır’da ve bölgede yaşamadan masa başında oturup ahkam kesmekle bilim insanı ve entelektüel olunamayacağını da belirtmek isterim.
Size son hatırlatmamda Kafirun süresinde yer alan “sizin dininiz size, benim dinim banadır.” Ayetinde belirtildiği gibi sizin inancınıza saygı duyuyor ve sizden de saygı bekliyorum.
İletişim: cuneytalphan@mynet.com