NACAR “TUNCAY GÜNEY MOSSAD AJANIDIR”

Önceki gece televizyon kanalları zampiklerken SKY Televizyonunun SKP’yle bağlandığı Tuncay Güney’i ekranda gördüm. İslamcı Yazar İsmail Nacar’ın 1993 yılında başlattığı ve benimde üyesi olduğum Barış ve Kardeşlik Dayanışma Komitesinin barış girişimlerini baltalayan Tuncay Güney’dir.

Güney’in o dönemde Akşam gazetesinde yaptığı haberleri bir sonraki makalemde sizinle paylaşacağım. İsmail Nacar’la yaptığım son görüşmede Nacar, 1993 yılında Barış Girişimlerini baltalayan Güney’in olduğunu ifade ederek “Tuncay Güney MOSSAD adına çalışan bir MOSSAD ajanıdır” dedi.

            Güney’in; “Arap Baharının bir halk hareketi değil, ABD desteğidir.”tespiti kısmen doğrudur. Ancak bu bahar hareketinde sadece ABD’nin değil İngilizlerin, İsrail’lilerin ve diğer ülkelerinde parmağı vardır. Çünkü hepsinin de amacı; kolonyalist emellerini gerçekleştirmek ve kompradorluklarını Ortadoğu’da sürdürmektir.

            Güney’in “2001 yılına kadar Türkiye’de vesayet askerin elindeydi, askerde ABD’nin elindeydi. Ondan sonra asker vesayeti siyasetin vesayetine girdi. Peki siyaset kimin vesayetinde?”sorusu da çok manidardı.

            Güney’in televizyonda anlattığı kaçış hikayesine kargalar bile güler. Arkanda hiçbir güç olmadan kendi imkan ve kabiliyetleriyle binlerce gizli belgeyi elde etmek, servis etmek, sonra ABD’ye kaçmak, Kanada’ya yerleşmek, din değiştirmek ve her gün televizyonlarda boy göstermek, bir gazetecinin harcı değildir.

            “ABD bir kurtuluştur. Dünyanın kurtuluşu ABD’de dir.”gibi ifadeleri bana birçok şeyi hatırlattı. Örneğin John Winthrop’un daha 1639’da söylediği, “Tepenin üstündeki bir kent gibi olacağız; herkesin gözü üzerimizde olacak.” Sözünü hatırladım.

Güney “ABD’nin sömürdüğü hiç kimse yok.”demesi beni hem güldürdü, hem de ‘valla helal olsun MOSSAD seni çok iyi yetiştirmiştir.’dedirtti.  

Güney tam Başkan William gibi konuştu. 1898’de Başkan William MCKinley “ada halkını uygarlaştırmanın ve Hıristiyanlaştırmanın, Birleşik Devletlerin görevi” olduğunu söylemiş, tabii bu uygarlaştırma görevi sırasında en az yarım milyon Filipinli yaşamını yitirmişti. Yani William gık demiş burnundan Güney çıkmış.

            Başkan George W. Bush onu izleyen insanlara, “Amerikan, Filipin halkının görkemli öyküsünde üstlendiği rolden gurur duymaktadır. Bizim askerimiz Filipin halkını sömürge yönetiminden kurtarmıştır.”demişti. Tıpkı Irak halkını kurtardıkları gibi…

            Haşa! ABD hiç kimseyi sömürmemiştir. Bütün dünya ABD’ye iftira atıyor, değil mi Güney?

            “Bugün dünyanın en büyük şiddet göstericisi benim hükümetimdir.”diyen Martin Lurther King Jr.’de ABD’ye iftira atıyor. Ah be Martin! Adam Güney’i dinleyip ilim, irfan edinmez mi yahu…

            On yıllardır Amerikan şirketleri insanlara zarar verdiği kanıtlanmış olan kimyasalları ve diğer atıkları üçüncü dünya ülkelerine ihraç etmektedir. ABD’de kullanımı yasaklanmış ilaçları üretici şirketler başka ülkelere satıyor. İlaç endüstrisi her yıl 30 milyar dolar tutarında zehir üretmekte ve bilinçsizce bu maddelere maruz kalanlar arasında yüz binlerce ölüm vakası yaşanmaktadır.

1900’lerin başında Meksika’ya ve yüz yıl boyunca Orta Amerika ülkelerinin çoğuna müdahaleler; 1970’lerde Angola ve Şili’de gizli girişimler. 1950’lerde İran, Irak’a yüz yüze tehditler; 1905’de Filipinler, 1950’lerden 1970’lere kadar Güneydoğu Asya ülkelerine, 1980’lerden sonra Libya, Fas, Tunuz, Cezayir, Afganistan, Pakistan’a yönelik yaşananların tümü doğal kaynak zenginliğiyle bağlantılı olduğu artık sağır sultanların bile bildiği bir vakıadır.

1945’te Horişima ve Nagasaki kentlerine atılan atom bombası sonucunda 120 bin, Irak’ta 1 milyon insanın öldüğünü de unutan Güney. “Bir bireyin ölümü trajedi ama bir milyon kişinin ölümü bir istatistiktir.”diyenlerdendir galiba.

Sadece Amerika kıtasına yerleşen Siyah kabilelerin yüzde 85’i yani 10 milyon insan öldürülmüştür.

Ya Endonezya’da öldürülen beş yüz bin insan için ne diyeceğiz Güney efendi?

ABD’nin en fazla silah ihraç ettiği bölge Ortadoğu’dur.

Tuncay Güney’in İslamiyete yaklaşımı ve “Filistinlileri desteklemiyorum” ifadesi bana biraz Evangelistlerin yaklaşımı gibi geldi. Malum Evangelistlerin çoğu Ortadoğu’yu hem kutsal Topraklar hem de kötü Müslümanları arı kovanı olarak görüyorlar ve eşikten içeri girebilmek için hızla kiliseler açıp üye toplamaya başlıyorlar. En sadık üyeleri tabii ki Türk halkının medaiftiharıdır(!) Güney’dir.

            Bugün Amerikan’daki onlarca komitenin ortak görüşü şudur:

            “Amerika tehlike altında ve bizler tüm zamanların en üstün gücü olarak hakkımız olan rolü öne çıkarmalıyız. İslami teröristlere, omurgasız para birimi euro’ya ve küreselleşme karşıtı aptallara karşı sert davranmalıyız. Bu bizim zorunluluğumuz, bizim kaderimizdir…”diyorlar.

            Kürt sorununa da el atan Tuncay Güney “Kürt sorununun çözümünü destekliyorum. Türkiye 30 yıldır zatüre olmuş. Artık tedavi olma zamanı. Diyarbakır’da Belediye başkanları BM’ye başvurursa ve iki terörist arasında kaldık, bize yardım edin derse BM müdahale eder, bu kanun on yıl önce geçti.”dedi.

Yani sağ olsun Güney; ABD ve BM adına bize aba altında sopa göstermeyi de ihmal etmedi.

            Bir soru üzerine Güney “devlet beni kullandı, bende devleti kullandım.”dedi. “Kullanıldım” ifadesi doğru ama “devleti kullandım” ifadesi doğru mu?

Devamı sonraki yazımda…