|
SON DAKİKA
AVŞAR.‘KADINLARIMIZA HAK ETTİĞİ DEĞERİ VERMELİYİZ’
Cantürk'den 24 Kasım Öğretmenler Günü…
AY:ÖĞRETMENLERİMİZİN ÜZERİMİZDEKİ HAKLARI YADSINAMAZ
Prof. Dr. Sacit Günbey Yeniden…
NEVZAT BİNGÖL’DEN SURİYE YORUMU!Her hafta Hilton otelinde, İstanbul Aydın Üniversitesi Uluslar arası Genç Cumhuriyetçiler İle Genç Demokratlar Derneği tarafından yapılan Siyaset Akademisi toplantılarında her hafta bir konu belirleniyor ve konu üzerinde beyin fırtınaları gerçekleştiriliyor. Geçen haftalarda işlenen konu Suriye’nin Kürtleri ve Ortadoğu’da BOP’un yeri idi. Toplantıya Diyarbakır’dan Gazeteci-Yazar dostum Nevzat Bingöl’de katılmıştı. Bingöl, aslında Diyarbakır’da birçok gazetecinin yetişmesine önayak olmuş ve gazetecilerin hayatında mihenk taşı olmuştur. Benim hayatımda çok değerli yeri olan, Can Ajans ve Can Tv’de birlikte çalıştığımız yıllarda da hep dik duruş göstermiştir. Çok uzun konuşma metninden sadece satırbaşlarıyla sizlerle önemli detayları paylaşmak istedim. İşte Bingöl’ün konuşmasından satırbaşları: Suriye’de bugün sayıları altı yüz bine dayanan bir nüfus var ki, bunlar fiilen varlar ancak hukuken yoklar. Suriye devleti bunları yok sayıyor. Fransız manda yönetiminin hüküm sürdüğü 1920-45 döneminde Fransızlar İşgal ettikleri Suriye’yi daha rahat yönetebilmek için mezhepler arasında denge unsurunu bir koz olarak kullanmıştır. Nüfus olarak azınlık durumunda kalan Nusayrileri, ülkenin çoğunluk nüfusunu oluşturan Sünnilere karşı güçlendirmiştir. Fransa sonrası Nusayrilerin yönetimi ele geçirmelerinin sebebi de, Fransızlar gitmeden önce denge unsuru kaygısıyla onları ordunun üst kademelerine yerleştirmiş olmasındandır. Suriye’de Nusayri azınlığın yükselişinin ardından,1946 yılında Fransızların çekilmesiyle birlikte bağımsızlığını ilan etti. 1946-1963 yıllarında Sünni Arapların hakimiyeti altında geçti, 1963-1970 yıllarında Nusayrilerin birleşmesi,1970 sonrası Suriye'de Nusayrilerin yönetiminde hakimiyeti olarak değerlendirmek mümkündür. Mayıs 1948 yılında kurulmuş olan İsrail'e karşı yürütülen 1'inci Arap-İsrail savaşında, Suriye Ordusu İsrail karşısında büyük bir yenilgi yaşadı.1949 Mart ayında General Hüsni Zaim darbesi, ülkede askeri darbeler dönemini de başlatmış oldu. Irak ve Mısır rekabeti arasında kalan Suriye, bu dönemde Cemal Abdulnasır'ın etkisinin en fazla hissedildiği ülke olarak, Mısır'la birlikte ortak hareket etti. 1955 yılında, Türkiye, Irak, İran, Pakistan ve İngiltere arasında imzalanan Bağdat Paktı, Suriye yöneticilerinde büyük bir hoşnutsuzluk yarattı.1956 yılında yaşanan Süveyş krizinde, Mısır'ın emperyalist ülkelerle (Fransa-İngiltere) girdiği savaştan yenilgiyle çıkmasına rağmen, Suriye'de Nasırcı Arap milliyetçiliği akımlarının güçlenmesine neden oldu. Hafız Esad Suriye için yeni bir strateji belirledi, İsrail'in Amerika ile olan ilişkilerinin karşılığında Rusya ile ilişkilerini geliştirdi. Ülkesine 60 binden fazla Rus askeri ve personelini konuşlandırdı. Avrupa’da eğitim almış oğul Esad’ın iktidara gelmesiyle, başta Kürtler olmak üzere tüm Suriye halklarında bir reform beklentisi oluştu. Ancak bu beklentiler Baaasçı grup tarafından engellenerek beklentileri boşa çıkarttılar. Suriye devleti ile Kürtler arasında günümüze kadar demokratik, siyasal, kültürel ve ekonomik haklarla ilgili sorunlar yaşanıyor, ancak asıl sorunu, Kürtlerin vatandaşlık hakkı oluşturuyor. Zira Suriye hükümeti ülkedeki en kalabalık etnik unsur olan Kürt nüfusunu azaltmak için, sadece Kürtlerin yaşadığı Haseki ili ve bağlı yerleşim bölgelerinde, 1962 yılında olağanüstü bir nüfus sayımı yaparak o dönemde en az 150 bin kişiyi vatandaşlıktan çıkarttı. Hükümet ile Kürtler arasındaki temel çelişki de işte bu soruna kilitlenmiş durumda. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad 2002 yılında yaptığı bir televizyon konuşmasında, vatandaşlık haklarının iade edileceğini bu amaçla ilk etapta 25 bin kişinin vatandaşlığa alınacağını söylüyordu. Haseki'deki İstisnai sayıma göre vatandaşlık problemi yaşayan Kürtlerin Hak Kayıpları hiç de azımsanacak gibi değildir. Kürtler ülkedeki sosyo-ekonomik reformlardan da yararlanamazlar. Bu bağlamda toprak reformu çerçevesinde çiftçilere verilen toprak, Kürtlere verilmemektedir. Suriye Kürtleri tamamen keyfî ve üzerinde anlaşma sağlanan Uluslararası sözleşmelerin ölçütleriyle birlikte, yerel kanunlara da aykırı olarak vatandaşlıktan çıkarılıyorlar. Kamışlı olayları buradaki Kürtlerin gördüğü haksızlıkların dışarıya vurmasıydı bu olaylarda yer alanların büyük çoğunluğu mektum ya da ecnebilerdi çünkü artık kaybedecek bir şeyleri kalmamıştı. Büyük Ortadoğu projesi güvenilir enerji yolları yaratarak, Batı’nın enerji ihtiyacını karşılamaya yöneliktir. Suriye Kürtleri Sünni Araplara güvenmiyor. Bu nedenle Suriye’de iktidara gelecek çoğunluk Sünni iktidarında, Saddam’dan daha kötü bir yönetim olabileceği ve kendilerinin de Irak’ta olduğu gibi katliama tabi tutulacaklarından korkuyorlar. Nusayri Esad’ların PKK aracılığıyla Kürtleri kontrol etmesi de eklenince ki, bu durum PKK’nin de işine yarıyor. Bugün Suriye’de tek silahlı güç PKK’nin Suriye versiyonu olan PYD’nin YPG güçleridir. Son dönemde bunu kırmak için, Kürdistan’da eğitilip Kamışlıya gönderilen, PKK dışındaki ve Esad’a karşı Kürt partilerinin iki bin kişilik bir “Kamışlı Peşmergesi” gücü eklendi. Suriye’de PYD dahil olmak üzere 18 Kürt partisi vardır. İki ayrı blokta olan partilerden PYD, diğer 17 partiden ayrı blokta yer almaktadır. Suriye’de bir rejim değişikliği sonrasında, bu kez de Türkiye’nin müdahalesi ya da Sünni Araplarla Kürtler arasında bir çatışmanın başlayabileceğini düşünüyorum. Bazı silahlı gruplar Türkiye üzerinden sınır kapısından Resulayn’a geçerek PYD güçleriyle çatıştıklar ve PYD’nin sert direnişi karşısında ateşkes istedi. Yükleniyor...
|