SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() NİL’DEN FIRAT’A KADAR BÜYÜK İSRAİLBugün İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırıların, katliamların ve cinayetlerin nedenlerini bir önceki yazımda geniş bir şekilde anlatmış ve tarihsel süreci ortaya koymaya çalışmıştım. Yapılan saldırılar ve katliamlar karşısında ABD Başkanı Obama’nın “İsrail kendi savunma hakkını kullanıyor” cümlesinin altında yüz yıllık bir geçmişi vardır.
ABD, İngiltere ve bilumum Batı, Ortadoğu’da gerçekleştirmek istedikleri projelerini teker teker hayata geçiriyor. Gazze’ye yapılan saldırılar dursa da, ABD ve İsrail hayallerini gerçekleştirmek için yarın da katliamlar yine devam edecektir.
Çünkü asıl hedef Nil’den Fırat’a kadar AB ve ABD’nin büyük karakolu olan İsrail’in büyük bir İsrail İmparatorluğuna dönüştürmektir.
Bir başka amaçta bu coğrafyada yaşayan Kürtleri de yanına çekmek ve kendi hegemonyaları altında güçlerine güç katmaktır. Irak’ta Kürt-Arap çatışması, Türkiye’de Kürt-Türk çatışmasını, Iran’da Fars-Kürt çatışmasını yaratmak ve Suriye’deki çatışmaları körüklendirerek adım adım ilerlemektir.
Burada başbakanın “Maliki çatışmaları körüklemek istiyor” açıklamasının tarihsel bir karşılığı yoktur, çünkü Maliki’de diğer Arap şeyhleri gibi ABD ve AB’nin bir kuklasıdır.
Bakınız size tarihten ibretlik bir mektup sunacağım. Bu mektubun içeriği günümüze değin nasıl işlediğini göreceksiniz.
1489 senesine ait İstanbul’daki bir cemaat liderinin Fransa’daki Yahudilere hitap eden mektubu:
a) Mecbur kaldıkça Yahudiler, Hıristiyan olabilirler ancak Musa’nın kanunu ruhen muhafaza etmek kaydıyla.
b) Servetleri yağma edilirse, Yahudiler çocuklarını tüccar yapmalı ki Hıristiyanları soysunlar.
c) Yahudi’nin hayatına kastedilirse, doktor, eczacı olmaya gayret sarfedilmeli ki bu şekilde Hıristiyanları dikkati çekmeyecek şekilde öldürme fırsatı bulabilsinler.
d) Sinagogları tahrip edilirse çocuklar rahip ve memur yapılmalı ki, Hıristiyan Kiliseleri tahrip etsinler.
e) Yahudi çocukları avukat ve noter yapılmalı ki, devletin işlerine iştirak edip Hıristiyanları tahakküm altına alabilsinler, dünyanın sahipleri olsunlar.
Yine Tensiye 23:20 maddesindeki şu ifade çok önemli:
“Yabancıya faizle ödünç verebilirsin, fakat kardeşine faizle ödünç vermeyeceksin”
Bir başka çarpıcı tarihsel anekdotu da sunayım size:
12 Kasım 1914 tarihinde A.H. Grant (Hindistan’daki İngiliz Hükümet Yetkilisi) şunları söylemektedir.
“Bizim istediğimiz birleşik bir Arabistan değil, fakat alabildiğince bizim denetimimiz altında küçük prensliklere bölünmüş, aralarında işbirliğine gidemeyen, dolaysıyla Batılı güçlere zorluk çıkarabilecek bir güce sahip olmayan zayıf ve dağınık bir Arabistan’dır” der.
13 Kasım 1914 tarihinde İstanbul’a gelen Rus Büyükelçisi Sazanova, İngiltere Kralı V. George’a şunu der;
“İstanbul’a gelince bu şehir sizin olmalı…”
Kurulduğu günden bu yana İsrail’in hamisi olan ABD yönetimi, 1949 yılından 1997 yılına kadar İsrail’e yaptığı mali yardım toplam olarak 133.132 milyar dolardır.
Ariel Sharon- 2001 yılında söylediği şu ifade Obama’yı bir kez daha doğrulamaktadır.
“Şunu açıkça söylememe izin verin. ABD’nin İsrail’e baskı yapması söz konusu olamaz, bundan kaygı duymayın… ABD biz, yani Yahudiler yönetiyoruz ve Amerikalılar da bunu biliyor.”demektedir.
Ancak İsrail Nil’den Fırat’a kadar olan toprak hayalinden vazgeçmelidir. Aksi halde Ortadoğu büyük bir cehenneme dönüşecek ve bu cehennem ateşi içinde sadece Ortadoğu halkları değil İsrail’de cayır cayır yanacaktır.
Türkiye’de hükümet acilen Kürt meselesini çözmeli, PKK saldırılarından vazgeçmeli, silahı bırakmalı. BDP barış dilinden çok uzak şiddet dilinden vazgeçmeli ve daha çok toplumsal barış dilini kullanmalıdır.
Türkler ve Kürt arasında varolan bin yıllık tarihsel kardeşlik heba edilmemeli, duygusal kopuşa izin verilmemeli ve kırgınlıklar sonlandırılmalıdır.
Batı yakasında yaşayan Türk kardeşlerimden özellikle şunu rica ediyorum:
İsrail’in, AB’nin ve bütün emperyalist güçlerin istediği olan aramızdaki duygusal kopuşun olmaması, kardeşliğimizin daha da pekişmesi ve bütünlüğümüzün sağlanması için Kürtlere kiralık ev vermemeler, kız vermemeler, işten çıkartmalar, kamuda zorluk yaşatmalar ve önyargılardan vazgeçmeliler.
Kürtler ve Türkler yaşadıkları acıları toprağa gömmeli, yepyeni bir sayfa ve birbirlerine kucak açmalıdır.
Aksi halde yavaş yavaş cehenneme ateşine dönüşen Ortadoğu’da bizimde yanmamız kaçınılmazdır.
Yükleniyor...
|