SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() PKK, Kürdistan’ın Bütün Parçalarında İşgalci ve Yıkıcıdır: Kürdistan'ın Güney, Doğu ve Güney Batı Parçalarından Çıkmalı / Çıkarılmalı…![]()
ibrahim GÜÇLÜ ibrahimguclu21@gmail.com
PKK, son dönemlerde, her zaman ki gibi ve özellikle de Güney Batı Kürdistan’daki merkezi hükümet ve Kürdistan yönetimi arasındaki çelişkilere ve gelişmelere; kendi işgalci konumuna bağlı olarak yıkıcı eylemlerine devam ediyor. Yıkıcı eylemlerini gerçekleştirmek için de keyfi ve olmadık bahaneler buluyor. Son zamanlarda Kürdistan yönetiminin sınırda kazdığı hendekler ve Türkiye ile yaptığı petrol anlaşması, yıkıcı eylemler için gerekçe gösteriliyor. Kürdistan Yönetimi de buna karşılık, PKK’nın yan ve uydu kuruluşlarına karşı hukuki tedbirler ve kararlar alıyor. PKK de,, Kürdistan’ın bütün parçalarında ve özellikle Kürdistan’ın Kuzeyinde, yurt dışında, Avrupa ülkelerinde Kürdistan Yönetimine karşı karanlık, tehlikeli, hukuk dışı bir eylem ve kampanya başlatmış durumda.. PKK bu karanlık, tehlikeli kampanyayı yürütürken, kavramları ve gerçekleri çarpıtmaktadır. Bu da, sağduyulu olması ve tutum takınması gereken kişilerin, kesimlerin, siyasetçilerin, siyasi grupların ve aydınların tutum takınmasını engellemektedir. Daha doğrusu her zaman ki gibi PKK, bir akıl tutulmasına yol açmış bulunmaktadır. PKK’nın bütün bu atraksiyonlarının güncel nedeni, son sözü önce söyleyeceksek, Kürdistan’ın Güney parçasından bağımsız devlet olmayı, Kürdistan ve Arabistan Konfederal Devlet yapılanmasının engellemek istemesi; İran, Suriye ve Maliki yönetiminin isteklerinin yerine getirilmesi; Kürdistan Yönetiminin müttefiklerinden uzaklaştırılarak yalnızlaştırılması; kolay yutulur lokma haline getirilmek istenmesidir. Bunun yanında, Kürdistan’ın bütün parçalarından egemenlik alanının genişletmek, hegemonik olmak, diktatörlüğünü tesis etmek; Kürtlerin özgür iradeleriyle kendi kaderlerini tayin etmesini, sömürgeci devletlerin iradesine bağlamak; Kürtlerin de bütün milletlerin sahip olduğu devlet kurma hakkını engellemek istemesidir. Bu bağlamlarda bazı kavramsallıkların açığa çıkması ve belirlenmesi, bilimsel ve gerçekçi sentezlerin yapılması, soğuk gerçekliklerin ifade edilmesi gerekmektedir. Çünkü ancak o zaman akıl tutulmasının son bulması olanaklı olacak, ezberler bozulacak, aydınların ve siyasetçilerin tarihsel derin uykudan kaldırılması için şartlar olgunlaştırılacak, aydınların üstüne örtülen akıl tutulması toprağının yavaş da olsa kürelenmesi sağlanmış olacaktır. Ayrıca ancak o zaman Kürt milletinin çıkarlarına, Kürtlerin kendi iradeleriyle kendi kaderlerini tayin etmesine, bilimselliğe, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, kişisel ve grupsal hak ve özgürlüklere saygı duymaya uygun davranma olanaklı olabilecektir. O zaman devam edelim. Daha derinlere inmeden sadece son dönemdeki PKK yaklaşımıyla, Kürdistan’ın diğer parçalarında yaptıklarının çelişkili olduğu ve bu çelişkili durumun, PKK’nın ikiyüzlülüğünü, riyakarlığını ve tehlikeli durumunu açığa çıkardığını söylemek olanaklı. PKK, Kürtlerin bağımlı olduğu sömürge otoritelerine ve devletlerine bağlı yapılanmadan ve çözümden yana olduğunu liderlerinin ağzından açıklıyor. Bu yaklaşımla PKK’nın Kürtlerin bağımsız ulus devletini kurmasına karşı. Kürditan’ın Birliğine de karşı. Buna rağmen, PKK’nın temelde bağlı olduğu yer, Türk Devlet Otoritesi. Zaten işlerini de Türk Sömürgeci Devleti’nin istihbarat örgütüyle çözmeye çalışmakta. O zamanda Kürdistan’ın diğer parçalarıyla ilgilenmesi, Kürdistan’ın birliği ve Kürtlerin kendi kaderlerini kendi iradeleriyle bağımsızlık çizgisinden tayin etmesinden kaynaklı olamaz. Yukarıdaki paragrafta da belirttiğim gibi başka nedenleri olabilir. Onun için de, PKK’nın Kürdistan’ın diğer parçalarında neden söz, otorite, hegemonya sahibi olmak istediğinin anlamı açığa çıkar. PKK taraftarlarının bu konuyu kendi kendilerine sormaları ve analiz etmeleri gerekir. Bu soruya cevap buldukları zaman, kendilerinin ve Kürtlerin büyük bir oyun, tehlike, aldatılma ile karşı karşıya olduklarını göreceklerdir. PKK, Yıkıcı, Terörist, İşgalci Bir Örgüttür… Kürdistan, Ortadoğu’da bölünmüş sömürge bir ülke. Kürt ulusu da bölünmüş sömürge bir ulus. Kürdistan’ın ve Kürt ulusunun birliği stratejik amaçtır. Kürdistan ve Kürt ulusunsun birliğinin gerçekleşmesi, Kürdistan ve Kürt ulusunun bölünmüş gerçekliğine bağlı olarak, çok temel stratejik farklı aşamalardan geçerek sağlanacaktır. Kürdistan ve Kürt ulusunun parçalanmışlık gerçeği, Kürdistan’ın değişik parçalarının bağımlı ve sömürgesi olduğu devletlere göre her parçada farklı bir evrimleşmenin olduğunu da ortaya çıkarıyor. Bu evrimleşmenin farklılığı, sosyal ve ekonomik olmasından daha fazla siyasi farklı evrimleşmedir. Bunun bilimsel ve gerçekçi ifadesi de, Kürt ulusunun iradesinin parçalanmış halde olmasıdır. Bütün parçalardaki Kürt ulus iradesi ise, değişik siyasi partiler ve siyasi olmayan kurumlar tarafından temsil edilmekte ve tanıma kavuşmaktadır. Rizgarî – Ala Rizgarî’de 1975 yılından sonra Kürdistan ve Kürt Ulusunun Birliğine ilişkin oluşturduğumuz ve inşa ettiğimiz ideoloji şuydu: “Kürdistan bölünmüş bir sömürge ülke, Kürt ulusu da bölünmüş sömürge bir ulus. Kürdistan’ın ve Kürt ulusunun birliği Kürtlerin vazgeçilmez hedefidir. Ancak Kürdistan ve Kürt ulusunun birliği belirli stratejik aşamalardan geçerek gerçekleşecektir. Bu da Kürtlerin ortak ve özgür iradesi ile gerçekleşecektir. Kürtlerin özgür iradesi de, değişik toplumsal ve siyasal çıkarlar etrafından örgütlenmiş örgütler eliyle temsil edilecektir. Milliyetçi Kürtler kendi örgütleriyle, Sosyalist Kürtler kendi örgütleriyle temsil edilecekler. Milliyetçi örgütler kendi aralarında ve Sosyalist örgütler kendi aralarında yine özgür iradeleriyle kendi aralarında geçici ittifak oluşturacaklar ve şartlarının olgunlaşması halinde ortak tek birleşik örgütlenmeye gidecekler. Kürdistan’daki tüm değişik görüşlerden örgütler de mili çıkarlar merkezinde ulusal bir cephede birlik oluşturacaklar, birleşecekler.” Rizgarî-Ala Rizgarî olarak da Kürdistan’ın diğer parçalarındaki siyasi parti, örgüt ve kurumlarla ilişkilerimizi bu ilkelere göre ayarladık. Her parçanın iradesini çok önemsedik. Kürdistan’ın diğer parçalarındaki özgür iradelere saygı duyulmaması halinde, karşılıklı çatışmaların gündeme geleceği, karşılıklı demokratik ilişkilerin gelişmeyeceğini, hegemonik, işgalci ve yıkıcı davranışların ortaya çıkacağını saptadık. Kürdistan’daki siyasi parti, örgüt kurumların çoğu da bu ilkelere bağlı kalmaya çalıştılar. Ama ne yazık ki, PKK bu ilkelere aykırı hareket eden bir tutum içinde oldu. Kürdistan’daki siyasi parti, örgüt ve kurumları meşru kabul etmedi. Liderleri meşru görmedi. Kürdistan’daki örgütlerin ve liderlerinin tasfiye edilmesi, itibarsızlaştırılması için olağanüstü karanlık planlar içine girdi, kanlı süreçler oluşturdu. PKK, Kürdistan’ın Kuzeyinde : Bir devlet projesi olması nedeniyle, bu kirli, tehlikeli, kanlı planında başarılı oldu. Kürdistan’daki tüm siyasi parti ve örgütlerin tasfiyesini sağladı. Kürt olmayan sol partilerin de Kürdistan’da örgütlenmemesi için büyük bir şiddet uyguladı, yüzlerce Türk muhalifini ve solcusunu katletti. Kendi hegemonik, otoriter, diktatörce yapılanmasını sağlamış durumda. Bunun bedeli, devlet merkezli sadece PKK içindeki 20.000 infaz ve binlerce yurtseverin katledilmesi, 100.000 Kürdün öldürülmesi; Kürdistan’ın çölleşmesi, insansızlaştırılması ve 7 milyona yakın Kürdün Türk Bölgelerine ve şehirlerine güç etmesi; Köylerin basılması, toplu köylü katliamlarını devlet merkezli gerçekleştirİlmesi oldu. PKK, Kürdistan’ın Güney’inde: Kürdistan Demokrat Partisine (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliğine (KYB) karşı planlı ve şiddete dayalı bir savaş yürüttü. Kürdistan’ın Güneyindeki örgütleri ve liderleri meşru görmedi. Onları itibarsızlaştırmak için, elinden geleni yaptı. Körfez Savaşında sonra Kürdistan Özgür Bölgenin yapılanmasına karar verilmesinden sonra, Kürdistan’ın Güneyine yerleşti. Sömürgeci dört devlet de bu Kürdistan Özgür Bölgesinin oluşmasından rahatsızdılar. Ama bu bölge, Amerika ve müttefiklerinin denetiminde olduğu için, sömürgeci devletler kendileri Kürtlere karşı savaşmaktan korkuyorlardı. Bu nedenle, PKK’yı Kürdistan Özgür Bölgesine karşı savaştırdılar. Kürdistan’ın Federe Bölge olmasına karar verilmesi, Kürdistan Parlamentosunun demokratik seçimlerle oluşması ve Kürdistan Hükümetinin kuruluşundan sonra PKK bu yıkıcı ve terörist eylemlerine hız verdi. İşgalci konumu da daha güçlendirdi. KDP ve KYB’ye hem ayrı ayrı ve hem de birlikte savaş açtı. Binlerce pêşmergenin ve PKK bünyesindeki Kürt gencinin ölümüne yol açtı. Öcalan, Türkiye’ye geldikten sonra da Kürdistan Federe Bölgesini 2. İsrail Devleti olarak nitelendirdi. Yıkılması için çalışma yürüteceklerini Türk Devlet yetkililerine açıkça iletti. Yakalanmasından sonraki PKK’nın ilk büyük toplantısına da devletin icazeti ile gönderdiği mektupla, Kürdistan’ın Kuzeyinde kuzu kesilmelerini, Kürdistan’ın Güneyinde iktidar olunması için saldırı başlatılması direktifini arkadaşlarına iletti. O günden bugüne PKK’nın Kürdistan Federe Devleti’ne karşı stratejisinde bir değişiklik olmadı. Bulunduğumuz aşamada da Kürdistan’ın Güneyinin Bağımsız ve Konfederal bir devlet olmasının önüne geçilmesi için olağanüstü savaş başlatmış durumda. Ayrıca Kürdistan yönetiminin dost ve müttefiklerinden izole olması için de son dönemlerde de Hendek ve Petrol Antlaşması gerekçesiyle özel bir yıkıcı kampanya başlatmış durumda. Kürdistan’ın sömürge devletlerle birlikte kuşatılması ve sonuçta yıkılması için çaba gösteriyor. Kürdistan’ın Güney Batısını, Kürdistan liderliğine ve Kürdistan Federe Devleti’ne karşı bir üst olarak kullanıyor. PKK’nın Kürdistan’ın Doğusunda yaptıkları yıkıcı faaliyetler de, Kürt ulusal örgütlerinin tasfiye edilmesi ve itibarsızlaştırılması için bundan farklı değildir. PKK, Kürdistan’ın Güney Batısında: Şam Yönetimi ile anlaşarak Kürtlere ve Kürt yurtseverlerine karşı şiddet ve terör uyguladı. Kürt yurtseverlerini katletti. Ana akım Kürt yurtsever örgütlerini tasfiye etmek, onun liderlerinin itibar ve onuru düşürmek, için sistemli ve planlı bir çalışma yaptı. Bu çalışmasında da başarılı oldu. Bunun sonucu olarak örgütlerin altını boşalttı, binlerce Kürt gencinin dağa çıkarılması ve katledilmesini sağladı. 2011 yılında Suriye’de halk ayaklanmasının başlamasıyla Beşar Esat ve Baas Rejiminin uydusu olarak hareket etti. Gelinen noktada kendi diktatörlüğünü kurmuş, Kürt örgütlerinin tasfiyesi için oldukça planlı bir hareket yürütüyor. Kendi dışındaki siyasi örgüt ve güçlerin, aydınların siyasi ve bilimsel faaliyetlerini yasaklamaya çalışıyor. Kürdistan’ı Şam yönetiminin isteklerine uygun olarak da üçe bölmüş durumda. SONUÇ OLARAK: Sonuç olarak diyebilirim ki PKK, Kürdistan’ın bütün parçalarında terörist ve yıkıcı bir örgüt. Kürdistan’ın Güney’i ve Güney Batısında aynı zamanda ulusal ve uluslar arası hukuka göre işgalci bir örgüttür. Saddam’ın Kuveyti işgali ile PKK’nın Kürdistan’nın Güney ve Güney Batısındaki konumu aynıdır. Ayrıca PKK’nın Kürdistan’ın Güneyinde işgalci bir güç olduğuna, Kürdiatan’ın Güneyinden çıkarılmasına dair yıllardır da yazıyorum. NE YAPILMALI? Bu konuda bütün Kürtlere ve Kürdistan örgütlerine büyük görev düşüyor. Ama Kürdistan liderliği ve yönetimibne daha belirleyici ve görev düşüyor. Güney Kürdistan yönetimi ve liderliği, başından beri PKK’ya karşı yanlış bir siyaset izlemektedir. Kürdistan yönetimi ve liderliğinin, ABD istemesine rağmen 2003 yılından sonra, Irak’ın federal bir devlet olarak yapılanmaya karar verilmesiyle birlikte, PKK’nın Kürdistan’ın Güneyinden çıkarılmasını istememesi yanlıştı - bu konuda Kürdistan Başkanının açık beyanları oldu- , ulusal ve uluslararası hukuka da aykırıydı. Egemenlik haklarınınm ihlaliydi. Bu konuda da Kürdistan yöneticileriyle yapılmış çok tartışmamız var. Kürdistan yönetimi ve liderliği, bilmelidir ki, sömürgeci devletler, özellikle bu aşamada İran, Irak ve Suriye devletlerinin desteğiyle PKK, Kürdistan’ın Güneyinde bir kuşatma, yıkıcı, terörist faaliyet içindedir. Bu nedenle Kürdistan Yönetimi ve liderliği hiç vakit geçirmeden PKK’nın yıkıcı, terörist, işgalci bir örgüt olduğuna karar vererek, PKK’nın Kürdistan’ın Güneyinden çıkarılması için ulusal ve uluslararası planda siyasi, diplomatik, askeri çabalar içine girmesi gerekir. PKK’nın Kürdistan’ın Güneyinden çıkarılması, Kürdistan’ın diğer parçalarında PKK’nın statütüsünde değişikliğe yol açacaktır. Kürdistan’ın Güney Batısında PYD denilen paravana bir örgütün olduğu, gerçekte Kürdistan’ın Güney Batısına ait olmayan PKK işgalci gücünün orada olduğu hızla Kürt kamuoyuna ve dünya kamuoyuna anlatılmalıdır. Kürdistan’ın bağımsızlık ve konfederalizm için mücadelesinin başarıya ulaşması da bu yeni siyasete bağlı olacaktır. Yükleniyor...
|