SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() RAMAZAN AYININ BEREKETİYLE…![]() Merhaba sevgili okurlarım, Sizlerle bir köşe yazısında daha buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum. Değerli kardeşim Diyarbakır Sevdalısı Dermanbaba lakaplı Yılmaz Acu kardeşimin bize ayırdığı bu sütunlardan sizlere seslenmek ayrı bir güzel. Bize bu imkanı sağladığı için değerli kardeşim Yılmaz Acu’ya teşekkür ediyorum. Evet sevgili okurlarım, elimizi, dilimizi, kalbimizi bütün kötülüklerden yılın 365 günü ve her günün 24 saati korumamız gerektiği yüce dinimizin vecibelerindendir. Hemen hemen bütün dinlere indirilmiş yasaklar benzerdir ki bu davranışlar vicdani ve insani değerlerdendir. Yani adam öldürmek, hırsızlık yapmak, başkasının malına ve namusuna göz dikmek, zina,fuhuş ve alet olmak, dedikodu ve iftira etmek, yalan söylemek, haksız kazanç, rüşvet, karaborsa, zulüm vs gibi eylemler bütün dinlerde yasaklanmıştır. İlkel veya ateist toplumlardaki vicdani kurallar da bunlardan pek farklı değildir. Dikkat edilirse bazı başlıklarını saymaya çalıştığım toplumsal kurallar başkasına zarar verebilecek ve başkasının özgürlük alanına müdahale olabilecek mahzurlu davranışlardır. Zira: insan kendi hayatını düzenlemeye çalışırken başkasının hayatını zehir etmeye, zarar vermeye, müdahale etmeye hakkı yoktur ve de olmamalıdır. İşte toplumsal hukuk dediğimiz çözüm mercii bunları düzenler, kişilerin zararını tazmin ve tahsil eder. Geriye kul hakkı denen ve özellikle kaçınmamızın emredildiği manevi durum kalır ki o nun da gereğini hepimizin hakkının, hukukunun kefili ve vekili olan yüce Rabbimiz yapacaktır. İnsan olmamızın ve özellikle Müslüman olmamızın bizlere yüklediği toplumsal sorumluluklarımızın yanında inancımızın gereği ibadetlerimiz vardır ve bu ibadetlerimizden bedeni olarak yaptığımız oruç ayının haftasına girmiş bulunmaktayız. Yukarıda başlıklarını saymaya çalıştığım dini ve toplumsal sorumluluklara ilave olarak Ramazan ayında oruç tutarak Rabbimize kulluğumuzu yapmaya çalışacağız. Yani sadece midemizi belli bir süre yiyecek ve içecekten alıkoymayacağız, orucun bizlere yüklediği bütün kural ve kaidelere riayet edip elimizle, dilimizle, gözümüzle, kulağımızla, kalbimizle, ruhumuzla yani her şeyimizle oruç tutacağız ve affedilmeyi niyaz edeceğiz. İşte kulluğumuzun gereği bunu emretmektedir. Yukarıda bahsedilen eylemleri yapmaya devam edenlerin sabahtan akşama dek aç kalmalarının ne kendilerine ne inançlarına bir katkısı ve faydası olmayacaktır. Aksine yüklendiği sorumluluk gereği Allah katındaki cezası belki de kat be kat fazla olacaktır. Rabbimizin söylediğinin dışında kim ne derse desin, hiç kimsenin söylediği bağlayıcı değildir. İbadet yapan kişinin vicdanını titretmiyorsa, gönlünü yumuşatmıyorsa, gözlerini nemlendirmiyorsa ve de ellerini Rabbine açtırmıyorsa, o yapılanın ibadet mi yoksa ritüel mi olduğunun sorgulanması gerekir. Zira, Ramazan ayında her gün her kanalda sohbet edenlerin, camilerde vaaz verenlerin, cemiyetlerde din adına konuşanların orucu bozan şeyler konusuna etraflıca açıklama yapmaya dikkat etmesi ve dinleyicilerine sadece mideyi aç bırakarak değil bütün uzuvlarıyla oruç ibadetini yerine getirmelerinin gereği ve faziletini anlatmaları omuzlarına yüklenen sorumluluk olduğunu unutmamalıdır. Son söz: Hz.Ömer (R.A) den…Kimsenin namazı, orucu sizi kandırmasın, siz o kişinin akçeli işlerle münasebetine bakın, ölçünüz bu olsun..… Ramazanınız mübarek, ibadetleriniz makbul, orucunuz bereketli ve hayırlı olsun… Selam ve dua..
Yükleniyor...
|