SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() RÜYALARIN SIRRI VE ANNEM!Öncellikle tüm islam aleminin mübarek Regaip Kandilini kutlar, bütün insanlığa barış, kardeşlik ve huzur getirmesini dilerim...
Bu duyguları yazıp yazmama arasında çok turlandım durdum.
Ama kafama bir şey takılınca veya üzülünce yazarak rahatlıyorum tıpkı yazarak yaşadığım gibi. Üzülünce veya canım sıkılınca yatığım bir şey daha vardır. Telefonu kapatmak ve yatmaktır.
Bazen arkadaşlarım ve özellikle yalnız yaşadığımdan dolayı kaygılanan sevdiklerim bana kızıyorlar.
“Yahu ne adamsın, insan telefonunu kapatır mı? Ya acil bir şey olursa?” vs deyip duruyorlar.
“Ya acil bir şey olursa!..” diyenleri düşünüyorum da özel hayatımda acaba nasıl bir “acilliğim” olabilir ki? Dur düşüneyim; ıııııııı:
Hiç!!!
Hem kainatta her şey yüce Allah’ın takdirinde olduğuna göre bu “aciliyet” korkusu neden?
İstesek de, istemesek de Allah(c.c) takdir ettiği zaman o “aciliyet” vuku bulur. O zaman insanoğlunun bu telaşı ve kaygısı neden?
Diğer “bana bir şey olursa!...” aciliyetine gelince:
Varsayalım ki nalları diktim, annemin yanına gitmek üzere gökyüzüne doğru yelken açtım. Ne olacağını ben söyleyeyim. İlk hafta da bir avuç gözyaşı dökülür, sömükler sürme gözlere vurulur ve birkaç vah vah çekilir ama ikinci haftadan sonra Cüneyt unutulur gider...
Hani derler ya “ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar” diye.
İnsan annesiz olduktan sonra, bütün kainat ağlasa da göreceli ve sınırlıdır.
Ve kainatta bütün nimetler ne kadar sınırlı, geçici, göreceli ve tadımlık ise annenin gözyaşının dışındaki bütün gözyaşları da sınırlı, göreceli ve tadımlıktır.
Sizde de var mı bilmiyorum ama çocukluğumdan beri çok rüya görüyorum. Eskiden rüyaların sırrını merak eder ama pek takmaz “rüyadır” diye geçiştiriyordum.
Özellikle rahmetli annemden sonra rüyaların sırrını, nedenini, rüyaların hayatımızdaki rolünü ve motivasyonunu daha çok merak etmeye başladım.
Hani müflis tüccar eski defterlerini karıştırır ya, bende medresedeyken hemen hemen hiç okumadığım rüyaların tabirnamesini baştan sonuna kadar okudum ve rüyaların sırrını çözmeye çalıştım, kendimce.
Yetinmedim bendeki diğer kaynakları ve google üzerinden pek çok makaleyi de okudum. Ve bir şey daha itiraf edeyim ki; medresede okumuş, Allah’ın varlığına ve birliğine olan inancını pekiştirmiş biri olarak, ruhların ölümsüzlüğüne ve bizi koruduğuna olan inancımı da annemi kaybettikten sonra daha çok perçinleştirdim.
Çok dindar biri değilim, annemin deyişiyle deli dolu, tahtı bahtı belli olmayan ve günahkar bir kulum ama Allah’a olan inancım sarsılmaz ve tamdır.
Dini bütün, saf, mazlum ve masum annemin rüyada bana söylediklerinin çoğununun gerçekleştiğini görünce daha çok dehşete kapılıyor, sarsılıyor ve kendime geliyorum.
Gerek okumalarımdan ve gerekse annemi gördüğüm rüyalardan sonra artık kesinlikle şu kanaate vardım.
1-Kesinlikle rüyalar bilinç-milinç altı veya üstü değil Cenab-i Allah’ın biz insanoğluna armağan ettiği en kıymetli hazinelerden biridir.
Rüyalar temiz kalbin ve kirli kalbin de aynasıdır.
Kainatta her şey denge, eşitlik ve adalet üzerinde yaratıldığı gibi rüyalar da “kirli” ve “temiz” dengesi üzerinde kurulmuştur.
2- Rüyalarda zaman “algısı” olmadığı ve bir dakika içinde “günleri” yaşadığımız/veya yaşayabileceğimiz gibi, rüyalar geleceğin de işaretidir. Bu işaretler şahsi hayatımızla ilgili olabildiği gibi yaşadığımız coğrafyamız, çevremiz ve sevdiklerimizle ilgili de olabilir.
3- Eğer gördüğümüz rüyanın tamamını kare kare hatırlıyorsak, orada müsbet veya menfi bir işaret vardır diye düşünüyorum.
Üç gün önce yine annemi gördüm. Annemin elinde Güneş, bir tandır ekmeği gibi görünüyordu. Güneşi evirip çeviriyordu annem. Bana doğru ekmek gibi güneşi fırlatınca o heybet ve korku içinde uyandım.
Sonraki gün yine bulgur pilavından yapılmış çok ince ve tepsi şeklinde ekmek ile pirinç pilavından yapılmış yine tepsi şeklinde ekmeği üst üste koyan annem, bana;
“bulgur ekmeği pilav ekmeği üzerine geldiği zaman bu bir deprem alametidir.”diyordu.
Yine yaklaşık bir ay önceydi. Annemle köy ambarının içindeydik. Birden ateş alevi her tarafımızı sarıyordu. Ben can havliyle önce annemi kurtarmaya çalışıyordum. Kolundan tutup yukarı çıkardım.
O yukarda eline su alıp etrafımızdaki alevleri söndürdü. Yanımda ufak bir alev kalmıştı ve ben hafif korkuyordum. Annem bana bir iğne şırıngası içinde suyu uzattı ve kızarak “ne biçim erkeksin bir avuç ateşten korkuyorsun.”dedi. Verdiği suyla o alevi de söndürdüm.
Yani siz, siz olun; annenizin dualarını almayı asla ihmal etmeyin. Gördüğünüz rüyaları yabana atmayın ve benim eskiden yaptığım gibi “takmamazlık” da etmeyin derim. Bu satırları okuyan tüm okuyucularımdan da anneme dua etmesini ve Fatiha okumasını, hatta mümkünse Yasin okumasını da dilerim…
Unutmayın! Dualar döner size… Yükleniyor...
|