SALI SALLANIR, KILIÇDAROĞLU ÇARŞAFA DOLANIR!

Geçen yazın, İmralı süreci başlamadan önce bilindiği gibi Ak Parti ile CHP’nin buluşması olmuş, basında günlerce gündemde kalmış, CHP yine içi boş Kürt raporlarıyla çözüme katkı vermek istediğini belirtmiş ve en nihayetinde söz konusu girişimin fos olduğu ortaya çıkmıştı.

            Bu buluşma sırasında yazdığım makalelerde CHP’nin samimi olmadığını ve bundan bir şey çıkmayacağını yazmıştım. Ayrıca Diyarbakır’da TRT Şeş’de program yapan arkadaşım Şeyhmus Çakan ve Zaman Gazetesi Bölge Temsilcisi Aziz beyin, Ak Parti ile CHP’nin buluşması konulu programlarına katılmıştım.

            Söz konusu programda CHP’nin bu girişiminden bir şey çıkmayacağını, Kürt oylarının avının peşinde koşan Kılıçdaroğlu’nun Kürtlerin ağzına bir parmak bal çaldığını, 12 Eylül referandum sürecinde yaptığı 104 konuşmadan tek bir Kürt kelimesini dahi kullanmadığını, soruna daha isim koymaktan çekinen bir zihniyetin sorunu çözemeyeceğini ve soruna ad koymamanın bir yalan söyleme sanatından başka bir halt olmadığını da canlı yayın programında anlatmıştım.

            En son CHP Lideri Gandi’nin, İmralı süreci başlarken hükümete açık çek ve kredi verdiğini belirtirken onun samimiyetine inanmamış ve çözüme katkı vermeyeceğini söylemiştim. Son günlerde ulusalcıların hegemonyası altına giren Gandi’nin nasıl da barışı baltalamak ve sürece zarar vermek için çabaladığını görmekteyiz.

            Bunun açık nedeni şudur: Kemalist zihniyet ve onun mirasçısı Ergenekoncular hiçbir zaman İslam kimlikli bir partinin eliyle Kürt sorununu çözdürmek istemez. Ergenekon’un Avukatlığına soyunan CHP’nin neden bugünlerde saldırgan olduğu, İmralı tutanakları üzerinden hükümete yüklendiği ve detaylara takıldığını anlamak için belki de Öcalan’ın uzun süre önce yaptığı açıklamaya bakmakta faydalı olacaktır.

            Öcalan, Ergenekon Terör Örgütü davasında tutuklananların açığa çıkmış basit kişilikler olduğunu belirterek, “Asıl gövde dışarıdadır ve eylem halindedir. Bu Silivri'deki Ergenekon değil bana göre o Ergenekondan daha kapsamlı bir şeydir bu Silivridekiler bence deşifre olmuş kesimidir (…) 

Ergenekon var dışarıdaki gücü bir numara hâlâ tutuklanmadı biliyorsunuz bir numara hâlâ tüm duruma hâkim bunu tarihi bir açıklama olarak belirtiyorum hükümetin de üstündedir.”demesi önemliydi.

Ben önceki yazılarımda PKK içinde Ergenekon var diye yazdığım zaman PKK ve BDP tabanından tepki ve tehdit alıyordum. Ancak bunu bizzat Öcalan’ın kendisi anlatınca köşeye sinmiş kedi gibi gık bile çıkarmadılar. Söyleyen Öcalan olunca akan sular durur onlar için.

Ergenekon’nun PKK’nin içine sızmasıyla ilgili Öcalan bakın ne diyor;

“PKK içinde de o dörtlü çete mete tahlillerini bunun için yaptım. Biz daha 80 yılındaki şeyleri bile tam çözmüş değiliz. PKK biraz bu konuda fazla çözümü derinleştirmiyor veya ben bilmiyorum.

Bu Ergenekon denilen veya JİTEM denilen şeyin bu yöntemlerle PKK'yı kullanmak istediği çok açık bu böyle…

Korkut Özal, ‘Ağabeyim kesinlikle öldürüldü' diyor. ‘Şüphem yok, kesin bilgi' dedi, yani ‘Kesin kanaat' dedi, bugün. Çok yaşlı, ölümüne yakın konuşuyor, daha önce korkuyordu bunu söylemeyi. Ölümüne yakın günlerde konuşuyor, artık ölüme şey yok yani korkmaya gerek yok. ‘Kesin' diyor ‘Öldürüldü' diyor.

‘Abim zehirlendi veya öldürüldü' Şimdi ‘Dış güçlerin' diyor ‘Türkiye'deki işbirlikçileriyle birlikte yapıldı bu'. Ben de bu teoriyi ilk defa ben ileri sürdüm biliyorsunuz.”diyor Öcalan.

Öcalan’ın Özal’ın ölümüyle ilgili şu ifadesi de çok çarpıcı. “Kaldı ki, benimle görüşme olacağı gündür Özal'ın öldüğü gün. Yani iki gün daha yaşasaydı diyalog başlayacaktı bu konu çok önemli… Şimdi sol uyutulmuş şu anda o Dev-Yol, Dev-Sol şu bu bunlar hepsi Gladyo'nun parçası haline gelmişler işte Ergenekon'da hepsinin maskesi düşüyor.”demişti.

Öcalan, Bucak aşireti ve Ergenekon bağlantılarını şöyle açıklamıştı.

“Yüzlerce insan öldürttü Bucaklar, hatta Bodrum modrumlarda özel köyler möyler emirlerine verilmiş. Halen kimse üzerlerine yaklaşamıyor. Savcı buraya gelsin ben hepsini savcıya anlatayım. Ben Ergenekon değilim, Ergenekon'un bütün numaralarını savcıya ben açıklayabilirim.

Bu PKK'de kadın çoluk çocuk PKK içine geldiler örgütlendiler. Onları da ben savcıya anlatayım. Kaldı ki buraya askeri savcı geldi. ‘Doğan Güreş'e' dedi ‘siz mi suikast düzenlediniz?' ‘Hayır' dedim ‘Düzenleseydik ben söylerdim' dedim. ‘Yaşar Büyükanıt'a siz mi suikast düzenlediniz?' ‘Hayır Yaşar Büyükanıt'a ben suikast düzenlemedim, düzenleseydim söylerdim haberim bile yok.

Ama PKK adına bazıları düzenlemiş'. Hatta bu son Ankara'daki o büyük bombalama oldu ya o da öyle yani o da bu Başbuğ ile şeye Yaşar Büyükanıt'a. İkisi herhalde arabadaydı. PKK değil PKK adına üslenildi şey edildi ama PKK’ye sızma. Buna benzer birçok şey daha var. Tansu Çiller'e de düzenlenmek istendi ben ona da onayımı vermedim. Kaldı ki Sabancı suikastını yapanın onlar olduğu açıklanmıştır..”demişti.

CHP ve Kemalizmle ilgili Öcalan “Mustafa Kemal üzerinden oyun oynayan bir çete var. Yani yüz yıldır ünü var. Yani bu ülke Ergenekonu öğrenmek istiyorsa en az 1906'dan alıp günümüze kadar getirecek. Çete denen şey o zaman başladı. Hatta, Sultan Abdülaziz'in şeyden indirilip, hâlâ karanlıkta, intihar mı etti öldürüldü mü? 1876 da. O günden beri geliyor bu çeteleşme…

JİTEM', yani. Esas tasfiye eden yani ve bu örgüt çok güçlüdür. Hâlâ bu örgüt, varlığını da koruyor. Ergenekon da kısmen yargılanıyor. Ama Özal'ın tasfiyesini şey eden güç, üzerine kimsenin de gideceğini sanmıyorum.”diyor Öcalan.

İşte bu yüzdendir ki her Salı günü grup toplantılarında Kılıçdaroğlu konuştukça sözü çarşafa dolanıyor, tıpkı yaptıkları çarşaf açılımının ayaklarına doladığı gibi. Kılıçdaroğlu, Öcalan gibi derin devletle bağını koparmadıkça bırakın barışta ortak olmayı hep engel olacağı unutulmamalıdır.