SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() SAYENDE DEĞİŞTİK AMA DÖNÜŞMEDİK...Bilindiği üzere Türkiye geneli Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü bünyesinde ‘Değişim ve Dönüşüm’ kapsamında 26 kişilik gazeteci heyeti ile birlikte ben de İzmir seyahatine katıldık. İzmir iline vardıktan sonra ben dahil hiçbir arkadaşım İzmir’e neden geldiğimizi bilmiyorduk. Nihayetinde ‘Değişim, dönüşüm programı’ adı altında ne yapılması planlanıyordu hiç kimse bilgi sahibi değildi. İlk gün İzmir Büyükşehir Belediye Başkanını ziyarete gitmiştik. Bizi başkan yardımcısı karşıladı. Kısa süreli sohbet sonrasında bizlere sorularımız var mı diye soruldu. Arkadaşlarımız birer birer sorularını sorarken Başkan yardımcısının rahat olmadığı ve belli ki İzmir basınının soru sormadığı kanaatinin bizde oluşmasına vesile oldu. Tabi sorular peşi sıra ve zorlayıcı olarak gelince daha bir rahatsızlığın olduğu hissedildi. Başkanı ziyaret ettikten sonra tabi ki arkadaşlarla mini bir kritik yaptık. Biraz da sorduk soruşturduk. Öğrendik ki Belediyeler, Ticaret odaları, STK’lar ve birçok kamu kurum ve kuruluşu kendi bünyesinde basın büroları açarak, medya mensupları ile de muhatap olmadan kendi reklam içerikli haberlerini sallıyorlar. Sorgulayan bir gazeteci olur ise patronlarına baskı kurularak işten atılmasına neden olunuyormuş. Sohbetler derinleşince İzmir’de faaliyet gösteren gazetecilerin süreç içerisinde sorgulayıcı kimliklerini kaybettikleri de ortaya çıkıyor. Yani önlerine ne konulursa onunla idare ediyorlar. İzmir seyahatinin bana göre en verimli tarafı bölge gazetecileri ile metropol gazetecileri arasındaki fark ile birlikte bölgemizde çalışma koşullarının ağırlığı ve sorgulayıcı bir gazetecilik anlayışının hakim olduğu izlenimine vardım. Memlekette hiç yolsuzluk, yanlışlık yok mu? Sorumuza ise verilen yanıtlar ‘Kurumlar kendi haberlerini geçiyor. Biz irdelesek işten atıyorlar’ cevabı oldu. Verilen cevap aslında o kadar önemliydi ki, Gazetelerde okunan haberlerin kaynağından tutun ülke insanının gerçek manada haber alma hakkının da ortadan kaldırılışının bir deliliydi bu. Sermayenin hükümdarlığında gazeteci olmayan ama yaşamlarını bu işle sürdüren insanların nasıl da kolay harcanılabilir olduğunun da bir yerde deliliydi. Ben şahsen bölgede gazeteci olmanın zorluğunu iyi biliyorum ama ülkenin batısında gazeteci olmak çok daha zormuş bunu öğrendim. Zira işvereninizin sırtını pek, karnını tok tutmanızla birlikte terazinin kefesine de dikkat etmenizin gerekliliğini gördüm. Sevgili batılı meslektaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunmakla birlikte, oradaki gazetecilik anlayışını da ‘Rahmetle’ anıyorum. Ruhun şad olsun İzmir’in gazetecilik anlayışı… Sayende değiştik ama dönüşmedik...
Saygılarımla besenk@hotmail.com Yükleniyor...
|