SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() SDE Toplantısı: Parçalanmış Kürdistan’dan Bütünleşmiş Kürdistan’a…Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE), 2 Aralık 2013 tarihinde Ankara’da önemli ve ismine laik starejik bir toplantı düzenledi. Toplantının gündemi: 1- Tarihsel Süreçler ve Siyasi Mücadele Bağlamında İran, Suriye, Irak ve Türkiye’deki Kürt Sorunu, 2- Kürt Partilerinin Önerdiği Siyasi Çözüm Önerileri, 3- Diyarbakır Buluşmasının (Kürdistan Federe Devlet Başkanı ile Türkiye Başbakanı arasındaki görüşme) Tarihsel ve Siyasi Önemine Dair Düşünceler ve Çözüm Önerileri. Toplantıya Kürtlerden ve Türklerden önemli isimler çağrılmışlardı. Kürtlerden, tek tek aydınlar ve siyasetçiler, örgüt ve eğilim temsilcileri çağrılmışlardı. Türklerden de önemli aydınlar, akademisyenler, siyasetçiler, gazeteciler; eski milletvekilleri ve halen milletvekili olanlar da toplantıya çağrılmışlardı. Kürtlerden toplantıya çağrılı olanlar, değişik eğilimlerden olan kesimlerdi. İslamcılar, sosyalistler, demokratlar, liberaller, miliyetçi Kürtlerdi. Bu konuda bir dengenin sağlanmasına özel önem gösterilmişti. Toplantıya çağrılı olanların çoğunluğu, gündemin niteliği gereği Kürtlerdi. Toplantının gelişim sürecind daha fazla Kürtlerin konuşmasının istendiği ve onların görüşlerinin bilinmek istendiği ortaya çıktı. Bu nedenle toplantıda genel olarak Kürtler konuştular. Türkler dinlediler. Çok az sayıda Türk arkadaş konuştu. Konuşan Türk arkadaşların tutumları da geçmişte yapılan ve benim de katıldığım birçok toplantıdan farklıydı. Geçmişte yapılan toplantılara, biz Kürtlerin söylediklerine daha fazla itiraz etme, çoğu zaman da çatışmalı bir ortamda tartışmalar yapılırdı. Oysa bu toplantıda biz Kürtlerin söylediklerini anlama gayreti daha fazlaydı. Konuşma yapanlarda farklı bir yaklaşımla Ortadoğu ve Kürt Millet sorununu ele almaya çalışıyorlardı. SDE’nin toplantı yaptığı salonda başka iki toplantıya katılmıştım. O toplantılarda çoğunlukta Türk akademisyenler, siyasetçiler, yazarlar, gazeteciler bulunuyordu. Bizim ve özellikle benim dile getirdiğim görüşlerden çok hoşlanmıyorlardı. O toplnatıya katılan çoğu Kürt de bu olumsuz tutum içinde olurdu. Benim görüşlerim, aykırı karşılanıyordu. Bu son toplantıda atmosferin tümden değiştiğini, ortak konuların ve noktaların geçmişten daha fazla olduğu görülüyordu. Bu toplantıda katılımcılar daha özgürce konuşma olanağına sahip oldular. Bu da toplantının kalitesini yükselttiği gibi, toplantıyı daha katılımcı ve yararlı kıldı. Daha çok önemli konuların konuşulmasına da olanak sağladı. Ben ilk konuşmacıydım. Benden sonra konuşan Kürtlerin tutumları da geçmişteki toplantılardan farklıydı. Bu başlı başına sevindirici ve önemli bir gelişmeydi. Toplantıda insanların paradigma ve tutum değişikliği içinde olması tesadüf değildi. Son tarihi gelişmelerle, Kürdistan Federe devlet Başkanı ile Türkiye Başbakanının Diyarbakır’da görüşmesinden sonra; Başbakanın “Kürdistan” tanımı kullanması, Kürdiatan Federe Devlet’ini kabul etmesi ve Mesut Barzani o develtin başkanı olarak saygılı ve eşitlikçi olarak benimsemesi, Kürdistan’ın dörde bölünmüş haline, başkentlerine ve şehirlerine işaret edilmiş olmasının bundan belirleyici bir payının olduğu inkar edilemezdi. Kürt ve Kürdistan sorununda tartışmaların seviyesinin ve çıtasının yükseldiği; ama otoriteler ve başbakanlardan önce özgürce konuşmanın gerekliliği benim tarafımdan anlatıldı. Toplantının bu görüşme sonrasında yapılmış olamasının, bu paradigma ve tutum değişikliğinde önemli bir rolünün olduğu da açıktır. ***** Toplantıda çok temel konular konuşuldu. Konuşulan konuları özetlemek istiyorum. Kürtlerim Ortadoğu’nuın en eski ve yerleşik bir milleti olduğu, Kürtlerin Ortadoğu’da yerleşik bir millet olarak her zaman önemli bir role sahip oldukları, önemli devletler ve imparatorluklar kurdukları anlatıldı. Kürtlerin, imparatorluklar dönemindeki siyasi, toplumsal statüleri üzerinde duruldu. İmparatorlukların hayatlarının son bulmasından sonra, ulusal devletlerin, özellikle de Kemalist Türk ve Fars ulusal devletlerinin oluşmasından sonra, Kürtlerin siyasi toplumsal statüleri üzerinde de duruldu. Hayatın Kürtlere zindan edildiği de ifade edildi. Ulus devletlerin oluşmasından sonra, Kürdiatan’ın ve Kürt milletinin daha çok bölündüğü, Kürdistan’da klasik sömürgelerdendaha geri bir statünün oluştuğu, Kürtlerin millet olarak inkar edildiği, Kürtlerin bütün ulusal haklarının gasp edildiği, ülkelerini işgal edildiği, imparatorlular dönemindeki sınırlı özerkliklerinin ve otonom hallerinin tasfiye edildiği konuşuldu. Sevr ve Lozan Antlaşmaları üzerinde duruldu. Kürtler bu sömürge gerisi statülerinden kurtulmak ve kendi gasp edilen haklarını kazanmak için İran, Türkiye ve Irak’ta direndikleri ve ayaklandıkları; Kürdiatan’ın Güneyinde Şeyh Mehmud Berzenci’nin kurduğu Kürt kırallığı, Kürdistan Mehabad Cumhuriyeti’nin kuruluşu, Kürdistan’ın Güneyinde 1958 yılında Irak’tak Anayasa değişikliğinde Irak’ın Kürt ve Arap milletlerinden oluştuğu, Kürtlerin 1961’de ayaklanması, 1970 Kürdistan Otonomisinin ve şimdilerde Kürdistan Federe Devleti’nin kuruluşu, Kürdistan’ın Kuzeyinde ulusal aykalanmalar, Kürdistan’ın Batısındaki gelişmeler üzerinde duruldu ve konuşuldu. Kürtlerin, günümüzde de, Ortadoğu’nun şekillenmesinde, mevcut statükonuın değişmesinde ve yeni statükonun oluşmasında önemli bir aktör olduğu; Kürtlerin birlikte yaşadığı milletlerle yeniden bir hayat kurma konusunda istekli oldukları bunun da federal ya da konfederal çerçesevidne olabileceği; Kürtlerin devlet kurmalarının hakları olduğu; birlikte yaşamak istedikleri milletlerin federal ya da konfederal bir devlet çerçevesinde yaşamak istememeleri halinde Kürtlerin devletlerini kurabilecekleri açıkça konuşuldu. Ulusal devletlerin aşılmadığı, ulusal devletlerin halen varolduğu, S. Birliği ve Yugoslavya’da birçok ulusal devletin farklı karakterde de olsa kuruldukları; ya da ulsal devletlerin federal devletlere dönüşmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekildi. Kürdistan’ın dört parçasındaki siyasi örgütlerin 20. Ve 21. Yüzyılda Ortadoğu’nun şekillenmesi, Kürtlerin kazanacağı yakın dönemdeki statüsü ve uzun vadedeki statüsü hakkındaki programları ve görüşleri aktarıldı. Kürdistan ve Kürtlerin bütünleşmesinde, Kürdistan meselesinin çözümünde, otoriter bölge ve sömürgeci devletlerin engel oldukları kadar, PKK otoriterliğinin ve totaliterliğinin de büyük engel olduğu anlatıldı. Kürdistan Federe Devlet Başkanının Diyarbakır ziyaretinin tarihi anlamı, yarattığı sonuçlar, bu ilişkinin ve ziyaretin Türkiye ile Kürdistan Federe Devlet ilişkisini ileri bir noktaya, stratejik bir noktaya taşıdığı; psikolojik eşiğin aşılmasında büyük rol oynadığı da analiz edildi. Elbette birçok başka temel konular da konuşuldu. Toplantı anında bir çok televizyon (Kürt ve Türk) benimle, başka katılımcılarla röportaj yaparak toplantının içeriğini zenginleştirdiler, kamuoyuna da toplantıda konuşulanları daha sağlıklı aktarma olanaklarını yarattılar. Bu toplantı da, Kürtlerin ve Kürdistan’ın parçalı halden bütünlüklü hale doğru hızla gelişmekte olduğunu ortaya koydu. Yükleniyor...
|