TEK BİR BAĞLAR’IMIZ VAR…

Son günlerde herkes gibi şahsımda Diyarbakır gündemini takip etmekteyim. Genel anlamı ile hizmetlerin, çalışmaların, gayretlerin ve en önemlisi de ideallerin şekillenmeye, vücut bulmaya, gelişmeye başladığı böylesi önemli bir dönemde bahse konu çabaların değil de belli konulara odaklanmanın, manipüle etmenin, enformel gayretlerin gereksizliğine şahitlik ediyorum.

Diyarbakır büyük bir metropol konumunda, hızlı bir değişim ve dönüşüm dönemi geçiriyor. En sancılı bölgeler aslında hizmete de en aç olan bölgeler ki buna en çokta merkez ilçe konumunda olan Bağlar ilçesini işaret edebiliriz.

Son dönemlerde Bağlar ilçesinin MEDYADA sıkça yer alması hali ile gözlerin de o bölgeye çevrilmesine neden oluyor ve dikkatler o bölgeye yoğunlaşıyor. Tabi bundan memnuniyet duyanlar olduğu kadar kinle, nefretle, entrika planları yapanlarında olması bu gözle bakanlarında bulunması normal. Sonuç itibari ile meyve veren ağaç taşlanmazsa bir anlam ve mana ihtiva eder mi?

Tabi bu Bağlar Belediyesinin çalışmaları ile gündeme gelirken bazı kesimler bu olaya kan davası gibi bakarak olayı farklı göstermenin gayreti ve telaşı içine giriyorlar. Sonuç itibari ile Bağlar belediyesinde yapılan tüm güzel ve olumlu çalışmalar işbirliğinin bir neticesi değil mi? Mesela işe alımları ele alalım. İşe alınanların tümü Ak Partili mi yoksa farklı siyasi kulvarın içinde yer alan arkadaşlarda var mı? Elbette ki var, kim yok derse doğru söylememiş olur, ne hikmetse meslektaşlarımız bir şekilde hedef gösteriliyor, akıl ile izahı var mı! Sonuç itibari ile o haberleri yapan kimliklerin gerçekleştirdiği başarılı çalışmalar toplamda 37 meclis üyesini de içine almıyor mu, bu çalışmaların bizimle ilgisi yok diyen birini ben şahsen hiç duymadım.

Ya da örneği bir farklı boyuttan ele alalım. Dün Bağlar Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu sahada, eline çekici ve çimentoyu da alarak bir basın açıklaması düzenledi. Yapılan açıklamada 90 Bin metre kareden fazla bir bölgenin ki bu bölgelerin arasında en çok ta yıllarca kaldırımı yapılmamış alanları işaret ederek çalışma yapacaklarını müjdeledi. Hem de karayolları tarafından başka bir ile yapılması planlanan malzemeleri ikna yolu ile Diyarbakır’a aktararak, hem de bir TL para bütçeden malzemeler için harcamadan. Yani 60 Milyon TL Bağlar Belediyesinin kasasında kaldı, bu kötü mü? Peki, bu karar alınırken sadece Ak Partinin 7 meclis üyesi ile mi alındı veya yarın ki gün bu başarılı çalışma sadece Ak Partililerin başarısı olarak mı okunacak? Tabi ki değil, basın açıklaması yapan Beyoğlu, konuşmalarının satır aralarında hep belediyemiz dedi, farklı bir cümle kullanmadı. Sonuç itibari ile yapılan bu çalışmanın altında her ne kadar Başkan Beyoğlu’nun ve ekibinin imzası var ise de HDP’li meclis üyelerinin de başarısı olarak okunamaz mı, farklı siyasi kulvarda bulunan meclis üyelerinin ‘Hayır, biz bu hizmeti istemiyoruz’ diyebileceklerine ihtimal bile vermiyorum. Hal böyleyken yapılan çalışmanın güzel, örnek ve aynı zamanda farklı siyasi görüşlerin hizmet noktasında bir çatı altında birleşmelerinin zor olmadığını da aslında gösteriyor. Herkesin şiarı önce millet, önce hizmet ise sıkıntı bunun neresinde? Ne diye gereksiz atışmalar, tartışmalar, hedef göstermeler gerçekleştiriliyor! Biri bunu mantık çerçevesinde gündemleştirmeli.

Bağlar ilçesi nüfus yoğunluğu bakımından Türkiye’nin birçok vilayetinden daha büyük ve daha sıkıntılı bir çerçeve içersinde. Bunu bir kere herkes böyle bilmeli, böyle okumalı, soruna çözümcül yaklaşmalı, ideolojik değil. Yine her kesimin, tüm siyasi görüşlerin farklılıkları, ideolojik yaklaşımları bir tarafa bırakarak siyaset üstü bir bakış açısı ile yılların sıkıntıları ile yorulmuş olan Bağlar ilçesini rahatlatması gerekiyor. Yanlışsam düzeltin.

Sözüm o ki; Bağlar Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu’nun yaptığı bazı konuşmalara şahit olmuş bir birey olarak yine onun bir sözü ile noktalamak istiyorum: “Hepimiz insanız, her şeyin en iyisini hak ediyoruz. Siyaset zamanı değil, hizmet zamanıdır. Ve biz milletin hizmetkarı olmalıyız.”

Umalım ki ve eminim ki Başkan Beyoğlu’nun verdiği derin mesajı algıladığımızda kavganın, tartışmanın ne kadar gereksiz olduğunu göreceğiz. Sonuçta her şey halk için değil mi?