|
SON DAKİKA
AVŞAR.‘KADINLARIMIZA HAK ETTİĞİ DEĞERİ VERMELİYİZ’
Cantürk'den 24 Kasım Öğretmenler Günü…
AY:ÖĞRETMENLERİMİZİN ÜZERİMİZDEKİ HAKLARI YADSINAMAZ
Prof. Dr. Sacit Günbey Yeniden…
TERÖR İSLAMA VE İNSALIĞA ZARAR VERİYOR–5
Nitekim ülkemizde her konuyu bildiklerini varsayarak basında boy gösteren bazı kişilerin nasıl gülünç hale geldikleri bilinmektedir. Zira din ciddi bir uzmanlık ister. Terör örgütlerinin âlimleri saf dışı etmek için ne çabalar gösterdikleri, hatta bunun her terör örgütünün temel hedeflerinden biri olduğu bu mesele ile daha iyi anlaşılmaktadır. Kısacası her fert için, dar bir çerçevede ve sınırlı konularda sözlü olarak kötülükten sakındırmak ahlakî-dinî bir prensiptir, ancak asıl sorumluluk işin ehli olan âlimlere aittir. Bu iş için günümüzde en güzel araç ise basın-yayındır.
Halka gelince, biz bununla hem güvenlik görevlisi hem de ilim ehli olmayan sıradan vatandaşı kastediyoruz, ona düşen kalpten buğz etmektir. Yani yapılan işi onaylamamak, hoşlanmamak, alkışlamamak, yeri geldiğinde yasal çerçevede tepkisini göstermek, beddua etmek, seçimle tepkisini göstermek, suçun- günahın işlendiği mekânı terk etmek, bunu yapan akraba ve arkadaş ise dostluğu kesmek, şikâyet etmek vs. Anlaşılıyor ki hiç kimsenin kötülükler karşısında tepkisiz kalması, halk tabiri ile kalabalığa uyması hoş karşılanmamıştır. Çünkü aksi durum, toplumun tamamen yozlaştığının ve başkaları tarafından köleleştirmeye hazır hale geldiğinin bir göstergesidir. Son olarak şu noktaya da işaret etmek isteriz: Fertlerin Allah'ın emir ve yasaklarını gözeterek yaşamaları, aile içerisinde, çarşı pazarda, işyerinde, yolda, memuriyette, amirlikte vs. kul ve kamu hakkından sakınması, sorumluluğunu yerine getirmesi, kısacası güzellikleri bizzat yaşayarak temsil etmesi en güzel tebliğ yani en güzel 'iyiliği emretme ve kötülükten sakındırmadır. Evet, ne âyetler, ne hadisler ne de bu iki kaynağı yorumlayan din âlimleri terör örgütlerinin anladığı ve uyguladığı anlamda bir 'iyiliği emretme ve kötülükten sakındırma' prensibini öngörmektedirler. Yapılanlarla din adına hiçbir yararın elde edilememiş olması da bu iddianın en açık göstergesidir. Oysa başta peygamberler olmak üzere, tarih boyunca bu prensibi gereğine uygun işleten kişi ve toplumlar insanlığa büyük bir medeniyet ve huzur götürmüşlerdir. Terör örgütlerinin tamamı birçok yönden insanlığa zarar vermektedirler. Ancak din maskeli terör örgütleri daha çok, görünüşte kendisine hizmet ettiklerini söyledikleri dine zarar vermektedirler. Bu zararın iki konuda yoğunlaştığını söylemek mümkündür: İslam İmajını lekelemek ve bazı İslamî konuları yanlış yorumlamak. Dine verilen bu zararların önüne geçmek, dolayısıyla din maskeli terörle etkili bir mücadele için, öncelikle bu örgütlerin çıkış nedenlerinin ciddi şekilde araştırılması ve bu sebeplerin ortadan kaldırılmasına yönelik çaba harcanması büyük önem kazanmaktadır. Terörün sebepleri arasında dinin yanlış anlaşılması, yanlış yorumlanması, devletler tarafından baskı altına alınması, siyasete alet edilmesi, üvey evlat muamelesi görmesi, din adamlarının yeterince yetişememesi, var olanların horlanması gibi birtakım yanlışlıklar ve eksiklikler de bulunmaktadır. Durum böyle olunca yapılacak işlerden biri de, insanlığın hayatından çıkarılması mümkün olmayan, ama manipüle edilmesi de her zaman söz konusu olabilen din gerçeğine, gereğine uygun ve pazarlıksız bir şekilde yaklaşmak olmalıdır. Bu arada bütün dünya, terörün dini olmadığı noktasında birleşmeli, bunların hiçbir din adına hareket etmediklerini insanlığa deklare etmeli ve dinleri temize çıkarmalı; masum dindarları farklı değerlendirmeli ve teröristle de gereğine uygun metotlarla mücadele etmelidir.Devamı yarın Yükleniyor...
|