SON DAKİKA
![]() ![]() ![]() ![]() USTA SUSTU-RANDEVU İPTAL!...Kainatta tüm canlılar bir gün elbet susacaklardır. Kuran-ı Kerim’in “tüm canlılar mutlaka ölümü tadacaklardır” ve “ondan (Cenab-i Allah c.c) geldik ona gideceğiz” dediği gibi hepimiz mutlaka son günümüzü göreceğiz.
Elbette bir gün kainatta, şu gördüğümüz muhteşem evren ve kusursuz doğa harikası da bir gün susacaktır. Kainatın, evrenin ve yedi göğün de kıyameti olacaktır. Kendi kıyameti ve kendi son gününü görmeyen sadece ve sadece tüm kainatın sahibi yalnız ve yalnız Allah olacaktır.
Bir tek baki o kalacaktır…
Yeryüzü ve Gökyüzünü ayetlerle dolduran Kuran der ki;
“Güneş dürüldüğü zaman ve yıldızlar bulandığı zaman, ve dağlar yürütüldüğü zaman, ve kıyılmaz mallar bırakıldığı zaman, ve yabani hayvanlar toplandığı zaman ve denizler ateşlendiği zaman ve canlılar eşleştirildikleri zaman ve o diri diri gömülen (kız çocuğu) hangi günahla öldürüldüğü sorulduğu zaman ve defterler açıldığı zaman…”
Evet işte o zaman kainat susar Allah konuşur…
Ve Allah “Ey Resülüm! De ki onları ilk defa var eden kim ise, ikinci defa da o diriltecektir ve o her türlü yaratmayı bilir.
Ey Muhammed! De ki; Evet hem de bayağılaşmış olarak dirilecekler. Tek bir çığlıkla, hemen ayağa kalkıp baka kalırlar, vay halimize! Bu hesap günüdür derler” der…
Sokrates “Aklın göze alması gereken tehlike, ruhun ölmezliğine inanmaktır. Bu tehlike gerçekten güzeldir. Bunu, büyülü sözler ve dualar gibi kendi kendimize tekrarlamalıyız” demişti.
Bu sözü okuduğumda rahmetli annemin rahmi bana gülistan ve bu benamus dünya bana zindan gibi gelmektedir.
Ne güzeldi anamın rahmi, ekmek elden su gölden. Ne soğuk derdi, ne sıcak cehennemi, ne açlık, ne yoksulluk, ne acı, ne de gözyaşı, ne cehennem korkusu ve ne de cennet sevdası...
Ne Kürt-Türk kavgası, ne Alevi-Sünni çatışması, ne Sağ-Sol davası ve ne de enflasyon, zam furyası…
Anamın rahminde kalsaydım hiçbiri olmayacaktı…
Keşke insanlar bana Türk’müsün, Kürt’müsün diye soracaklarına önce insan mısın, inek misin, öküz müsün diye sorsalardı?
İnsan olmadıktan sonra Kürtlüğümün veya Türklüğümün hiçbir kıymeti harbiyesi ve Allah katında hiçbir değeri yoktur.
Önemli olan yaşarken bir arada kardeşçe, barış, huzur ve esenlik içinde yaşamaktır. Bir saatlik barışı, bin saatlik ibadetten daha hayırlı olduğunu kavramak ve içselleştirmektir.
İşte barışın güvercini, halkın sevgilisi, medyanın medaiftiharı, cesaretin ve güvenin sembolü Mehmet Ali Birand’ı yani ustayı dün aniden kaybettik.
Gece sabaha kadar çalışmış ve akşam saatlerinde ancak uyanabilmiştim. Gözlerim mahmurlu ve sersem gibiydim. Her zaman yaptığım gibi saat 19.00’dan önce Kanal D’yi açtım ve arka sokaklar dizisini haber saatine kadar izleyeyim dedim. Birand’ın sayesinde o diziyi de sevdim. Dostum Metin Murat Arslan sayesinde de o dizideki polisleri ve gerçek hayattaki tüm polisleri sevmeye başladım.
Hani insan, sevdiği insanın sevdiklerini de sever ya, benim ki de öyle işte…
Birde ne göreyim… Kocaman bir başlık vardı ekranda.
“MAALESEF OLMADI!...”
Herhalde Paris’ten Diyarbakır’a getirilen cenazeler töreninde olaylar çıktı ve barışa darbe vuruldu dedim. Kanepe de oturdum ve haberi izledim. Her ana haber bülteninde “aman kimselere randevu vermeyen” diyen usta susmuş ve randevusunu iptal etmişti. Yapışıp kaldım kanepe de.
Hayatı anladığım günden bugüne değin takip ettiğim, ekol kabul ettiğim, demokrat, cesur ve örnek aldığım gazetecilerin başında Mehmet Ali Birand gelmektedir. Rahmetli annemle de sürekli Birand’ın haberlerini izlerdik. Birand ekranda göründüğü zaman, annem “aha Api Feyat çıktı” derdi. Annemin “Api Feyat” dediği Silvan-Gündicano köyündeki yaşayan rahmetli amcamdı.
Annem, Birand’ı sima olarak hep o amcama benzetirdi. Ama ben o amcamı hiç hatırlamıyorum bile.
Türk medyasının ekolu olan 32. Gün programın yapımcısı Birand, Türk siyasal tarihine damga vururken, Cumhuriyetin kirli ve haram bağırsaklarını temizlemesine de yardımcı olmuş, yüzlerce karanlık olayları Türk milleti ve bütün dünyanın önüne sermiştir. Birand’ı anlatmak için ne sayfalar ve ne de sözcükler yetmez. Hayatını dolu dolu ve başarıların kıvancıyla yaşayan Birand’ın dayandığı en güçlü duvar; dualardı.
Ama milyonlarca insanın duası, Birand’ın susmasını engelleyemedi. Dilerim Allah’tan o dualar ve bundan sonra yapılacak tüm dualar, onun Cennetül Firdevs’te yaşamasına vesile olur. Dilerim Allah’tan onun için akıtılan tüm gözyaşların, cennet ırmaklarının, Birand’ın önünde akmasına vesile olur.
Mekanın Cennet, ruhun şad ve Allah seninle olsun Usta!..
YOLUN AÇIK OLSUN AMMA DA EZİYET ÇEKMİŞ KÜÇÜK MEHMET ALİ… HOÇAKAL…
Yükleniyor...
|